Üzerinden zaman geçince heves kaçıyor, ülke gündemi de insanın şevkini
alıp götürüyor. Ofiste de işler karışık olunca burayı unuttuk. Ama bir işe
başladık, yarım bırakmak olmazdı. Barcelona hakkında fikir sahibi
olabileceğiniz onlarca blog yazısı var, o yüzden burası için de turistik
detaylara girmeyeceğim. Kısa notlar ve bol fotoğrafla gezinin Barcelona
bölümüne denk getirdiğimiz iki maçı da bloga koyup seriyi sona erdireceğim.
Futbol maçına biletleri çok önceden almıştık fakat Barcelona resmi
sitesinin sürekli hata vermesinden dolayı basketbol için biletleri Barcelona’ya
geldiğimiz ilk gün merkezdeki Tourist Info’dan aldık. Bu arada Madrid’den
Barcelona’ya Vueling ile uçtuk, tek yön bilet 34.-Euro’ya, hızlı trene göre çok
daha ucuza geldi.
Baya yoğun gezmeyle yorucu geçen ilk günün akşamında, bizim buralardan gelen alışkanlıkla içkimizi alarak içe içe Barcelona-Psg için stada yol aldık. Nou Camp Bernabeu'ya kıyasla çok daha eski, imkanları kısıtlı ve vasat bir stat. Vasat derken tabii ki çok güzel ve etkileyici ama Bernabeu'nun bir tık altında kalıyor. Zamanında boşken gezmiş ve notları şurada yazmıştım, tekrarlamayayım.
Stada çok da erken girmemiş olmamıza rağmen tribünlerde boşluklar görünce bir an şüpheye düştük, hatta seremonide bile hala tribünde boşluklar görülebiliyordu ama 1-2 dakika içinde hiç boş yer kalmadı. Yerimiz iyiydi, Bernabeu'da da hemen hemen benzer bir lokasyondan yer seçmiştik. Tam kale arkası olmuyor, fiyatı da yan tribünlere göre daha uygun. Sahaya yakın, ama maçı izleyemeyecek kadar da değil.
Neymar ve Messi'nin golleri bizim taraftaki kaleye oldu. Bu arada PSG'yi 1-0 öne geçiren golden sonra bizim tribünde baya bir PSG taraftarı hiç çekinmeden bağıra çağıra sevindi ve o anda olay olmadı. Ama sanırım bir kısım Barcelona'lı onları not etmiş ve Barcelona 3'ü bulduktan sonra Fransız taraftarlara yönelik bir şeyler oldu, ufak da bir gerginlik çıktı. Barcelona gollerinden sonra benim yanımda oturan 80'in de üzerinde yaşı olan teyzenin gol sevinci mükemmeldi. Zaten Camp Nou tribünlerinde fazla tezahurat olmamasına şaşırmamak lazım, yaş ortalaması baya yüksek.
Bernabeu'da sigara sorun değildi ama burada içilmiyor. Devre arasında stadın dışına çıkıyorsunuz, çıkarken bilet gibi ufak bir kağıt veriyorlar. Sigara sonrası da kağıdı kapıdaki görevliye verip tekrar içeri giriyorsunuz.
Maçtan sonra yine güvenliklerin zoruyla stattan zorla ayrıldık, insanın çıkası gelmiyor. Nou Camp'a ulaşım Bernabeu kadar kolay değil, neyse ki ekstra otobüs koymuşlardı da onunla merkeze gidebildik. Biraz Türk işi yapmışlar, normal otobüs ücretinin %50 fazlasını alıyorlar ama yine de süper oldu. Ertesi gün basketbol maçında böyle bir hizmet yoktu ama futbol kadar kalabalık olmadığından onun sonrasında rahatça taksi bulabildik.
Ertesi gün aynı yolları bu kez Barcelona-Fenerbahçe Euroleague maçı için teptik. Palau Blaugrana ile Camp Nou yan yana, aralarında sadece Barcelona Store ve birkaç restoran var. Nou Camp'ın diğer yanında La Masia, Palau Blaugrana'nın diğer yanında da Barcelona B takımının maçlarını yaptığı 15.000 kişilik "Mini Estadi" yer alıyor. Kulüp her şeyiyle bu bölgeye yerleşmiş.
Palau Blaugrana 7.500 kişilik ufak bir salon. Yerimiz futbol maçlarındaki gibi yine alt çaprazda kalıyordu. Fenerbahçe taraftarlarına salonun yan tribününde en tepeyi ayırmışlardı. Biz Fenerbahçe formasıyla Barcelona taraftarlarının içindeydik ve tabii ki herhangi bir sıkıntı olmadı. Maç sırasında istediğim zaman istediğim tepkiyi verdim. Ben Barcelona taraftarı olsam oradaki ben model taraftara kesin saldırırdım.
Yaş ortalaması burada da gayet yüksekti, iki tane 60-65 yaşındaki kombineleri olan teyzenin yanlarında kimse olmadan gelip tribünde yerlerini alırken görünce insan şaşırıyor ama onlar gibi baya taraftar vardı. Farklı bir ortam, sahada bir mücadele değil de sanki bir gösteri olacakmış gibi geliyorlar. 80 yaşında teyze de var, 1-2 aylık bebeğiyle saha içi pota arkasında yerini alan da.
Barcelona basketbol takımının "Dracs 1991" isimli ufak bir tribün grubu var, bildiğim kadarıyla futbolla işleri olmuyor. Yerleri belli, full dolduruyorlar ve baya bizim futboldaki tribün grupları gibi sahada olan bitenle pek ilgilenmeden bütün maç bağırıyorlar. Onlar dışında kalan tribünler en fazla 2-3 tezahurata eşlik etmişlerdir ki en çok eşlik edilen birinin içinde "Liberta" geçiyordu ve maçla pek alakası yoktu. Ama tabii ki benim de olması istediğim şekilde maça etki etmeyi, yeri geldiğince hakemin yeri geldiğinde rakip oyuncunun üzerinde baskı kurmayı çok iyi biliyorlar.
Sahada taraftarı olduğun takım oynayınca haliyle maç dışında diğer şeylerle fazla ilgilenilmiyor. Güzel başladı, güzel devam etti. Maç uzatmaya gitti ve Bjelica'nın son saniye basketiyle de harika bitti..
Madrid ve Barcelona, toplam 6 gece, yürünen onlarca kilometre ve gidilen 3 harika maç.. Beklediğimden, planladığımdan da güzel bir tur
oldu. 5 günde önce Ronaldo’nun 3 golünü daha sonra da Messi, Neymar, Suarez ve
Zlatan’ın gollerini canlı izledim. Yetmezmiş gibi bir de Fenerbahçe ile
Barcelona deplasmanında Euroleague zaferi yaşadım. Yurt dışı gezilerinde eşiyle gidip de maç konusunda iknaya zorlananlar ısrarcı olsun, aslında hem turistik bir aksiyon hem de gidilen şehrin insanlarıyla beraber olabileceğiniz bir eğlence. Etrafı izleyip insanları gözlemlemek, ne kadar turist olursa olsun lokal bir ortamda olmak gayet keyif veriyor.
Bundan sonra daha güzel
yerler gezebilirim, daha çok eğlenebilirim ama sportif anlamda bundan iyisinin
denk gelmesi hiç kolay değil..