.
29 Kasım 2008 Cumartesi
Fenerbahçe - Beşiktaş #2
.
28 Kasım 2008 Cuma
Fenerbahçe - Beşiktaş
.
Beşiktaş tarafında ise maçı belirleyecek isim bence Mustafa Denizli olacak. Tello’nun durumu belirsiz, oynamassa yerine Seric oynayacak ve Beşiktaş’da da yabancı kontenjanı sıkıntı yaratacak. Aslında Beşiktaş’ın dizilişi için şu şöyle olursa bu böyle olur gibi tahminler yapmak kolay değil çünkü Beşiktaş’ın tam anlamıyla bir sistem takımı olduğunu söylemek çok zor, aynı 90 dakika içinde bile hangi düzende oynadıklarını çözmekte bazen zorlanıyorum. Mustafa Denizli’nin maçı belirleyecek isim olacağını söylerken de dizilişten çok oyuncu tercihlerinden bahsediyordum, kendisi böyle maçlarda hiç beklenmeyen işler yapmayı sever. Mesela benim yapmasından korktuğum şey Delgado yerine Uğur İnceman’ı oynatması olur, orta sahanın mücadele gücünü arttırması Fenerbahçe’nin hiç işine gelmeyecektir. Oyuncu tercihinin kısıtlı olduğu yer sol kanat, burada diziliş ne olursa olsun ağırlıkla Tello ve İbrahim Üzülmez’i göreceğiz. Bu ikili son haftalarda formda olan Gökhan Gönül ve Galatasaray maçındaki performansı sergilediği takdirde Deivid’i durdurmakta ne kadar başarılı olabilirler bilmiyorum. Aslında sahaya çıkacak 11 oyuncuyu görmeden Beşiktaş hakkında sağlıklı bir değerlendirme yapmak çok zor.
Beşiktaş derbilerinin öncesinde Galatasaray maçları kadar net olmasa da stada girip havayı kokladığınızda, santra öncesi ilk “omuz omuza”ya kulak verdiğinizde maçın gidişatının ne olacağı hakkında bir fikir sahibi olabilirsiniz.
Umarım yarın santra ile birlikte omuz omuza başladığında Saraçoğlu sallanır..
Çünkü Saraçoğlu sallandığında, rıhtımdan o tribünün sesi duyulduğunda ve taraftar 90 dakika boyunca maçı futbolcularıyla birlikte oynadığında genelde Fenerbahçe Kadıköy’de kazanır..
Fenerbahçe - Beşiktaş
29 Kasım 2008 / 19:00
Şükrü Saraçoğlu Stadyumu
Biletix & İstanbul Valiliği
Tv'de Futbol / 28-30 Kasım
20:00 Kayserispor - Trabzonspor / Lig Tv
21:30 Hertha Berlin - Köln / Kanal 24
29 Kasım Cumartesi
13:00 Samsunspor - Kasımpaşa / D Spor
14:00 Sivasspor - Gaziantepspor / Lig Tv
17:00 Middlesbrough - Newcastle United / Spormax
19:00 Fenerbahçe - Beşiktaş / Lig Tv
20:00 Lyon - Valenciennes / Kanal A
22.00 Sochaux - Bordeaux / Kanal A
23:00 Sevilla - Barcelona / Ntv
30 Kasım Pazar
13:00 Orduspor - Giresunspor / D Spor
15:30 Manchester City - Manchester United / Spormax
16:00 Inter - Napoli / Ntv Spor
18:00 Chelsea - Arsenal / Spormax
18.00 Toulouse - Marsilya / Kanal A
18:00 Recreativo Huelva - Villarreal / Ntv Spor
19:00 Galatasaray - Hacettepe / Lig Tv
21:30 Palermo - Milan / Ntv Spor
22.00 Rennes - PSG / Kanal A
Fenerbahçe Ülker Spor Salonu
27 Kasım 2008 Perşembe
Biletix
Şampiyonlar Ligi - 5. Hafta
Cluj 1-3 Roma
Anorthosis 2-2 Werder Bremen
Shaktar Donetsk 5-0 Basel
Atletico Madrid 2-1 PSV
E Grubu
Villareal 0-0 Manchester United
Aalborg 2-1 Celtic
F Grubu
Fiorentina 1-2 Lyon
Bayern Munih 3-0 Steaua Bukres
G Grubu
Fenerbahçe 1-2 Porto
Arsenal 1-0 Dinamo Kiev
H Grubu
Zenit 0-0 Juventus
Bate Borisov 0-1 Real Madrid
26 Kasım 2008 Çarşamba
Karl-Heinz Feldkamp
Galatasaray Spor Kulübü’nde 1992 - 1993 ile 2007 - 2008 tarihlerinde Teknik Direktörlük, 1993 - 1994 sezonunda ise Teknik Danışmanlık yapan Karl - Heinz Feldkamp, 27 Kasım 2008 / 27 Mayıs 2009 döneminde Teknik Danışman olarak görev yapacaktır.
***
Fenerbahçe 1-2 Porto
25 Kasım 2008 Salı
Fenerbahçe - Porto
Geçtiğimiz senenin tadı hala damakta, umarım aynı duyguları bu akşam da yaşarız..
24 Kasım 2008 Pazartesi
3-6-1'den 2-1-4-1-2'ye Beşiktaş
Son maçta gördüğümüz takım ile başlayalım:
Sivok'un orta sahadaki ekstralığı Delgado+2santrfor lüksünü taşımaya yardım ediyor, kaldı ki önünde Holosko gibi patlayan bir kontra tehlikesi ile Nobre gibi savaşan bir adam olunca Delgado'dan daha rahat ve yaratıcı bir oyun bekliyor futbol seyircisi. Yalnız rakip Sivok'un ileriye yardım etmesini engellerse, hem orta sahanın yumuşaklığı, hem kanatlarda 1'er adam oluşu kabus gibi çökebilir kartalların üstüne. Bazen duruma göre 4'lüye de dönüyoruz dedikleri şu tarz bir kayma:
Gung-ho Kartal:
Bu kadronun, dizilişin en önemli iki oyuncusu Zapo ve Sivok. Zapo'nun yokluğunda defans güven vermez, Sivok'un yokluğunda ise orta sahada vasatlaşırsın. Bir anda kenardan az orta gelmesi, hücum yükünün Delgado'ya ağır geldiği, Cisse'nin otra sahada defansif olarak yalnızlığı konuşulmaya başlayabilir. Geriye kalan tüm oyuncular birbirleriyle yeterli alternatifli bir durum içindeler.
Zurnanın zırt dediği yer ise kanatlar. Diyelim Seriç - İbrahim Ü - Tello sol kanat için mutlaka iyi bir aday çıkarabilir. (Zira ağır işçiliktir bu iş, üstelik işin zorluğunu umursamayan taraftar da acımasız, hoşgörüsüzdür yanıbaşındaki oyuncuların formsuzluğuna.) Peki ya sağ kanat? SerdarK - Ali - Ekrem... Serdar'ı çok beğeniyorum ama bu pozisyonun adamı değil gibi. Umarım gelişme kaydederek formasını kaptırmaz. Yoksa ocakta transfer gözüküyor buraya. SerdarK da Cisse ve Sivok'un neler yaptığına dikkatlı baksın, lazım olabilir.
Kısa vadede camia ve kadro iştahlanırsa bu sezon başarılı olma şansı var bu takımın. Bir çıt daha yüksek seviyedeki maçlara hazır mı emin değilim ama ligin ikinci yarısında daha net görebiliriz belki bazı şeyleri.
TSL 12. hafta
Ligdeki sıralamayı deplasman performanslarının belirlediği çok açık bir şekilde ortada, Trabzonspor 6 deplasman maçından 15 puan çıkartırken Beşiktaş 9, Galatasaray ve Fenerbahçe ise deplasmanlardan 5’er puan toplayabilmişler. Anadolu kulüplerinin artık daha iyi seviyede futbol oynadığının, özellikle deplasmanlarda puan almanın kolay olmadığının ben de farkındayım ama bu kadar da değil. Deplasmanlarda büyüklerin bir puana razı gibi gözükmelerini, bu maçları öylesine oynar bir görüntü sergilemelerini anlayamıyorum.
23 Kasım 2008 Pazar
Birşeyler değişsin - Sarı-kırmızı versiyon
Yok yahu. Bu maç yüzünden değil. Fener maçı azabı da değil. Hoca, idari menejer filan da değil. Hepten rezalet bir düşüşe geçen Meira da değil. Tek santrfor-iki forvet, çift santrfor-iki kanat filan da değil dediğim. Bre nedir o zaman? Tam olarak bilmiyorum ama açmaya çalışacağım.
Fenerbahçe'nin ligi domine etmesini önlemek adına önemliydi Galatasaray'ın son üç şampiyonluğu (2002-2006-2008). Ama ne yazık ki bundan öte bir anlamları olmadı. Hatta eminim ki 2000'li yıllarda Fenerbahçe değil de Beşiktaş veya 4. başka bir takım yükselişe geçmiş, istikrar yakalamış olsaydı bu şampiyonlukların hiçbirine böylesine sevinmezdik.
Avrupa'da iddialı olmak bir fetiş değildir. Buna duyulan özlem aynı zamanda iyi futbola, sağlam ve istikrarlı defans ile verimli bir hücum hattına duyulan özlemdir. Sonuçlar ne olursa olsun taraftarın güvendiği bir takıma olan özlemdir. Bu sene bu yüzden iki maçtan sonra heyecanlandık Galatasaraylı olarak, Olympiakos ve Benfica maçları tabi ki. Gruplardan sonra göreceğiz bu karşılaşmaların bu takımı ne denli doğru yansıttığını. Şu an gördüğümüz takım ne hücum edebiliyor ne de geride güven veriyor. Ne baskısı var dile getirilebilecek; ne duran top meziyeti; ne takım, hatta tribün ruhu. Fenerbahçe maçından sonra filan olmadı bu. İşte Süper Kupa, işte Eskişehir maçı, işte Bursa maçı vesaire. Ya da ne bileyim, diyelim ki takım toparlanmıştı tam, Kadıköy'de moraller bozuldu. Pardon ama üzüntülerine cevabın hırslanmak ve daha çok çalışmak/istemek değilse (hele daha kasım ayında) işin çok zor. Şeytan Rıdvan dalga geçiyor 'ruh' lafıyla. Ben naçizane yanıldığını düşünüyorum. İstersen ruh deme başka şey de adına ama zafer ile yenilgi arasında çok zaman santimetreler vardır, işte o ekstra iki santimi dişini sıkarak yakalayan takımı illa ön liberoyla, santrforla filan anlatamazsınız. Maç maçın ardından, pozisyon pozisyon ardından o ekstra santimi almaya şartlanan takımı arıyor benim de gözlerim. Sene başında da buna değinmiştim. Yetenekli oyuncular ama yadırgıyorum demiştim. Yadırgadığım buydu. O ekstra santimetreyi kovalasınlar diye Fatih Terim'in yaptığı kimi motivasyon hareketlerini ti'ye aldık, eleştirdik, demode dedik vesaire. Kendimize göre de haklıyız, ki İsviçre maçı bu eleştirilerin vücuda gelmesidir. Yalnız kaç kez farklı farklı futbolculardan duyduk ki onlar da kendilerine bunu yakıştırıyorlar. Bir özeleştiridir ama doğru tespittir futbolcular adına "biz de böyleyiz işte" demeleri. Fatih Terim'in hareketlerini Fenerliler, Aziz Yıldırım'ın tekmeyle soyunma odasına girmelerini Cimbomlular konuşur. Lakin bu iki adam Türk futbolunun (en parlak) son 15 senesine damga vuran '1 numaralar'.
E ne peki bu mudur? Fatih Hoca mı gelsin başımıza geri. Yok mersi almayalım. Ama birşeyler değişsin. Geçen sene itin kıçına sokulan Feldkamp birşeyler yaptı, yaptı yapamadı, yaptırılmadı vesaire ama kritik birşey vardı, kim oynar kim oynamaz takımda farketmeden belli bir disiplin, istek, tempo vardı. Savaş vardı, direnç vardı. Ne yoktu, kalite pek yoktu, golcü aslında yoktu. Bunları da Avrupa'da gördü alenen. Öte yandan, bu sene isterse Lincoln 18 gol 18 asistle bitirsin ligi, 9-10 deplasman mağlubiyetinin yanında ne faydası kalacak o sayıların? Lincoln'e çıkarmıyorum faturayı, yanlış anlaşılmasın. Ama kazançlarıyla kayıplarının muhasebesini yapsın Galatasaray. Zaman ihtiyacı var diyorduk, ki vardı. O zaman geçti, birşeyler oturmaya başladı gibi geldi Benfica maçı sonrasında bu sefer de ateşi düştü takımın. Birşeyler değişsin. İlla ruhsuz ile beceriksiz arasında kalmayalım artık. Belli bir seviye yakalansın. Tek derdim bu. Samimi olarak söylüyorum bu sezondan tek dileğim budur. Dördüncü beşinci olalım ligde farketmez (diyeceğim de, bu denge yakalandı mı bu ligde aşağıda kalmak imkansız olur zaten), şampiyon olup da Şampiyonlar Ligi'ni kaçırmışız zaten, bu sene şampiyonluğu da kaçmak üzere, önümüzdeki sene aynı meymenetsiz takımı seyretmeyecek isek gerekirse 12. olalım. Ne fark eder?
22 Kasım 2008 Cumartesi
Ankaragücü - Fenerbahçe
Maç öncesi Cemal Aydın'ın yediği naneler ve bu skandalın sonrasında gelen TFF açıklaması ile ortam gereksiz gerginleşti. Fırat Aydınus'un işi de kolay olmayacak, çaldığı her düdüğü iki kez düşünüp öyle çalacaktır.
Sakatlıklar bu sefer Aragones hatta ondan çok belki de Guiza için sanki biraz şans oldu. Alex'in dönüşü ile birlikte kimin kesileceği tartışmaları bir sonuca bağlanamadı. İki forvetten vazgeçmesi halinde kimi kesmek Aragones için herhalde büyük bir dertti. Diğer zor seçim de oynayacak 6 yabancının kim olacağıydı ve aslında bu iki tartışmayı da ortadan kaldırabilecek tek şey Guiza'nın kesilmesi olabilirdi.
Semih sakatlandı, Fenerbahçe sahaya yine son haftalarda başarılı olduğu düzenle çıkacak. Roberto Carlos sakatlandı, yabancı kontenjanı sorunu ortadan kalktı, yerine Wederson oynayacak. Sakatlığına en çok üzüldüğüm isim ise Uğur Boral oldu, bence bu senenin tamamında hatta özellikle son haftalarda çok iyi oynuyor, hücumda yaptığı işlerin dışında orta sahaya ciddi bir mücadele gücü de katıyor.
Carlos-Wederson değişikliği ile birlikte son haftalarda zor pozisyon veren Fenerbahçe'nin oyunun bu bölümünü daha da güçlendireceğini, Alex'in katılımı ile birlikte de hücumda iyi işler yapabileceğini düşünüyorum. Bu maç Guiza için çok iyi değerlendirebileceği bir şans olabilir. Uğur'un yerine ise muhtemelen Emre oynayacak, hücum ve savunma anlamında daha dengeli olan bu kadroda nasıl oynayacağını ben de merak ediyorum. Bu maç Fenerbahçe için çok önemli, Porto karşısına daha güvenli çıkabilmek için büyük bir şans..
Ankaragücü - Fenerbahçe
22 Kasım 2008 / 15:00
Ankara 19 Mayıs Stadyumu
21 Kasım 2008 Cuma
Misyoner@Saraçoğlu
Tv'de Futbol / 21-24 Kasım
21:30 Karlsruher - Borussia Dortmund / Kanal 24
22:30 Rio Ave - Leixoes / Spormax
22 Kasım Cumartesi
13:00 Kayseri Erciyesspor - Boluspor / D Spor
15:00 Ankaragücü - Fenerbahçe / Lig Tv
17:00 Manchester City - Arsenal / Spormax
19:00 Ankaraspor - Galatasaray / Lig Tv
23 Kasım Pazar
13:00 Sakaryaspor - Malatyaspor / D Spor
15:00 Trabzonspor - Sivasspor / Lig Tv
15:30 Tottenham - Blackburn / Spormax
18:00 Sunderland - West Ham United / Spormax
19:00 Beşiktaş - Eskişehirspor / Lig Tv
21:00 Vasco de Gama - Sao Paulo / Spormax
24 Kasım Pazartesi
20:00 Kasımpaşa - Altay / D Spor
22:00 Wigan - Everton / Spormax
20 Kasım 2008 Perşembe
Ike Kasırgası
Porto'nun lig maçı ertelendi
???
Ankaragücü'nün Fenerbahçe ile oynayacağı Turkcell Süper Lig 12. hafta mücadelesi için atanan Halis Özkahya'nın, MHK'nın haftanın hakemlerini basın bülteni ile duyurmasından sonra Ankaragücü Kulübü Başkanı Cemal Aydın tarafından telefonla arandığı tespit edilmiştir.
Haftanın hakemlerinin açıklandığı basın bülteninin yayınlanmasından daha önce Başkan Cemal Aydın'ın, 'söz konusu maçın hakeminin Halis Özkahya ya da adını vermediği başka bir hakem olacağı' iddiası üzerine, Türkiye Futbol Federasyonu derhal harekete geçmiş ve bilgisine başvurmak için Başkan Aydın ile görüş alışverişinde bulunmuştur. Bu görüşmede Aydın'dan, iddialarının kaynağını Türkiye Futbol Federasyonu ile paylaşması talep edilmiş ve bir bilgi paylaşımı olmaması halinde tüm hakem camiasının töhmet altında kalacağı vurgulanmıştır.
Ancak bu görüşmeye rağmen Sayın Cemal Aydın'ın, haftanın hakemlerinin açıklandığı basın bülteninin yayınlanmasından sonra, başkanlığını yaptığı kulübün maçını yönetecek hakemi telefonla araması, konuşmanın içeriği ne olursa olsun bir yönetici duyarlılığı ve sorumluluğuna yakışmamaktadır.
Ankaragücü Kulübü Başkanı Cemal Aydın, bu girişimi nedeniyle Türkiye Futbol Federasyonu Hukuk Kurulu tarafından tedbirli olarak Disiplin Kurulu'na sevk edilmiştir.
Tüm bu gelişmeler üzerine herhangi bir spekülasyona yol açmamak adına, 22 Kasım Cumartesi günü oynanacak Ankaragücü-Fenerbahçe maçının hakemi MHK tarafından Fırat Aydınus olarak değiştirilmiştir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Tuncay Şanlı
Avusturya 2-4 Türkiye
19 Kasım 2008 Çarşamba
Kayseri Kadir Has Stadyumu
Kayseri'de yapılan yeni stadın inşaatı sanki biraz uzun sürdü, bir ara 29 Ekim'de açılacağı söyleniyordu ama buna da şükretmek lazım.
Koltuklar bile yerleştirilmeye başlanmış, hava şartları müsait olursa stad yıl sonunda bitiyor. Bir aksilik olmassa Türkiye-İspanya maçı burada oynanacakmış, bence güzel bir seçim olur.