Not: Dizilişlerle ilgili, Trabzon'u yazmak kolay nispeten de mesela Bursa bayağı zor, ben son hallerini yazıyorum, yani sezon genel gidişatı, son haftalar ve önümüzdeki yakın gelecek toplamında yorumumdur. Sezonu kapatan sakatlar, transferle giden oyuncular veya hiç denenmemiş görev/oyuncu seçimleri elendi mesela.
22. Hafta itibariyle Puan Durumu
- Trabzonspor, 50, +30
- Fenerbahçe, 48, +28
- Bursaspor, 45, +20
- Kayserispor, 42, +12
- Gaziantepspor, 37, +7
- Beşiktaş, 32, +7
- Eskişehirspor, 32, +1
- Galatasaray, 32, -1
- Manisaspor, 31, +1
- İstanbul BB, 30, +3
- Karabükspor, 29, -2
- Ankaragücü, 25, -8
- Antalyaspor, 25, -9
- Gençlerbirliği, 24, -12
- Bucaspor, 18, -15
- Konyaspor, 16, -14
- Sivasspor, 16, -19
- Kasımpaşa, 14, -29
Trabzonspor'la başlamamız yakışırdı zaten. Şenol Güneş geldiğinden beri beğeniyorum. Daha sezon başındaki Süper Kupa maçında haa dedim, bunlar olmuş baya baya takım. Bu sezon özellikle takım halinde oynama konusundaki ilerleme önemli. Takım olununca bireysel performansların da nasıl parladığını görmek açısından kıymetli bir örnek. Fiziksel yeterlilik ve takım oyununa uygunluk asıl önşartlar. Ondan sonrasında 6-7 hücum formasyonlu oyuncuyla birden oynayabilen, bunu yapmak üzere de saçma sapan goller yemeyi kader görmek zorunda kalmayan bir takım seyrediyoruz. Başka bir yerde Hagi'nin takım savunmasını güçlendirmek için Neill'ı, Hakan Balta ve Sabri'yi orta üçlüde görevlendirdiğini görüyoruz örneğin. Trabzon ise sadece Ceyhun'lu oynadığında defans formasyonlu oyuncu kullanıyor orta sahada. Kaldı ki o zaman rakip pas mas yapamıyor zinhar. Eğer Brozek kardeşler ikinci yarıda takımın yüküne omuz verebilirlerse çok iyi olur. Şampiyon olsa da olmasa da Trabzon, lütfen Şenol Güneş oyunun içinde birkaç yıl daha kalsın. Daha detaylı bir Trabzon yazısını bir maç arkasına saklıyorum ve pupa yelken Fener'e geçiyorum.
FENERBAHÇE
48 Puan, +28 Avj., Galibiyet %68, Gol/Maç 2.36
48 Puan, +28 Avj., Galibiyet %68, Gol/Maç 2.36
Önce Alex. Sonra daha Alex ve en sonunda Alex. Tabi ki dolaysız yoldan bu takım ve etrafındaki organizasyonun gayretleri değerli. Tabi ki tek başına bir oyuncudan bahsetmek yanlış ve ayıp olur, üstelik işini iyi yapanların sayısı hiç de az değil. Ama Alex konuşulacak, anılacak, bundan çok uzun zaman sonra bile. Başka hiç kimse değil, Aziz Yıldırım bile bir noktaya kadar, kaldı ki Alex'siz başkanla başkansız Alex'e bakarsak bunun sağlaması çıkar sanki. Yine de, takım savunması geleneğine sahip çıkan Fenerbahçe çok büyük ihtimalle yine ilk 2 içinde olacak sene sonunda. Üstelik en büyük iki rakibine karşı da derbi morali konusunda üstün senelerdir. Beşiktaş>Fenerbahçe>Galatasaray>Beşiktaş gibi bir equilibrium vardı he mi? İstatistiklerden de ziyade toplum hafızasınca. 'Alexli Fener kazanır' a dönüştü bu değil mi? Malesef 2 sene daha var bunu yıkmaya çalışacağımız. Yahu bir de Aziz Amca'nın Brezilya'daki en iyi stoperi pide siparişi verir gibi yapıp getirdiği Lugano var kafama takılan. Gidin siz de alın yahu. Neyse ne, iki tane canavar stoper transferi yapıp da sonra başarısız olmuş takım var mı lig tarihimizde? Gidin lan, önce kalecinizle stoperlerinizi alın. En iyisini oraya alın. Delirtmeyin beni.
Şu ana kadar bu sezonun asıl sürprizi Stoch'un kayboluşu. Yalnız kopmuş gibi görünen çok oyuncu comeback yaptı bu takımda, yaşı itibariyle potansiyeli bakidir. Bunların dışında Volkan-Gökhan-Emre rakiplerde olmayan seviyede yerli oyuncular. Alex'in dışında fark yaratabilecek faktör de budur bence son düzlükte. Arkhe dönene kadar bir-iki tane maçını yazmamız icap edecektir, o zaman detaylandırırız.
BURSASPOR
45 Puan, +20 Avj., Galibiyet %59, Maç/Gol 1.72
45 Puan, +20 Avj., Galibiyet %59, Maç/Gol 1.72
Ömer Erdoğan'ın milli takıma seçilişidir Bursaspor. Aynı takıma neden Volkan Şen'le Sercan Yıldırım'ın seçilemediğidir de aynı zamanda. Ertuğrul Hocadır belki de en önce. Takım savunması, oyun disiplinidir haliyle de. Enteresan geniş bir kadrodur bir de son tahlilde. Olmadığı, ona uymayan da önde koşan takım olmak, favori olmak, lider olmak sanki, kovalayan bir underdog olmak daha iyi oturuyor üstüne. Bu sene asıl sıkıntıyı İvankov'da yaşıyorlar, bir anda çok sıradan-altı bir kaleciye dönüştü sanki. İstikrarı filan bir yana seyretmesi pek zevkli gelmiyor Bursa maçlarını, kusuruma bakmayın. Oysa bir üst seviyede top oynayacak potansiyeli olan bir kadro bence. 4.5 yıldızlı bir stoper veya bir bek o sıçramayı yapabilir, bir de kaleci gerekecek malum. Altidore ve Miller yine FMvari transferler oldular Bursa adına sanki, umuyorum ki faydalanılsınlar. Bursa'nın ideal 11'ini yazmak zor dedik, Volkan/Turgay tercihi örneğin, veya Ozan/Sercan, Miller/Altidore, Batalla/Insua vs. Hem gücü hem de limiti aynı yerden geliyor, oyuncular hep birbirinin ayarında. Kimi zaman BİR kişinin kral olması da gerekebiliyor sahada. Volkan buna soyundu ama kaldıramadı. Bakalım, kadroyu bozmaz, son dönemdeki çatırdamalar klüp içinde parçalanmalara dönüşmezse yaş ortalaması genç bu kadro, ne yaptığını bilen bu teknik adamla daha da güzel günler görebilir.
KAYSERİSPOR
42 Puan, +12 Avj., Galibiyet %55, Maç/Gol 1.32
42 Puan, +12 Avj., Galibiyet %55, Maç/Gol 1.32
Kayserispor'u çok çok seyretmedim aslında. Sezon başında biraz, son haftalarda biraz daha. Cangele sakatlanmasaydı neler yaparlardı bilmem. Zalayeta yavaş yavaş toplanır gibiydi ama o hali bile Makukula'nın geçen seneki performansına yaklaşamazdı. Sahi Kahe'nin Maku'ya tercih edilir hale gelmesi de acayip Manisa'da, biz Baroş'un yarısını oynatmaya mecburken, neyse. Ama Selim Teber'iyle, ucundan acık Moritz'iyle, yeni kanları Amrabat, Ziani ve Kujoviç'le belli bir standartta top oynuyor Şota'nın takımı. Amısulaşvili'nin kaçması kötü oldu ama. Hasan Ali Kaldırım, Serdar Kesimal gibi çocuklar da yine yerlileri dökülen bir takım ve onun genel menejerini akıllara getiriyor ama neyse. Şota da sakin, efendi, Türkçe konuşıyor filan, bayılıyorum ne yalan söyliyim, iyi hoca olmasaydı da on numara yorumcu olurdu.
GAZİANTEPSPOR
37 Puan, +7 Avj., Galibiyet %45, Maç/Gol 1.09
37 Puan, +7 Avj., Galibiyet %45, Maç/Gol 1.09
Aynen Cenk Tosun'dan devam edelim de ateş harlansın. Galatasaray'la parada anlaşılmasına rağmen Kayseri'den beri kendisini isteyen Tolunay Hoca kendisini ikna etmiş. İlk 11 garantisi heralde ikna sebeplerinden biri. Öte yandan Galatasaray hakkında başka bir takım bilgiler de vermiş olabilir Hoca. Haklıdır kendince, oyuncunun doğru seçim yapmasına sebep olmuş olabilir buradaki vaziyet belliyken. Başka deyişle tam aradığımız tipte, üstelik genç ve Türk olduğunu Antep yerine Florya'ya gelseydi belki anlamaya fırsatımız olmayacaktı. İşte bu Tolunay Kafkas aslında Abdullah Avcı'yla birlikte Galatasaray teknik direktörlüğünün ilk adaylarındandır önümüzdeki yıllarda. Bu ikili için büyük takım hocalığı yapma adına dillendirilebilecek şüpheler Aykut Kocaman için de Rıza Çalımbay için de söylendi zamanında. Sonuçta teknik direktörün başarısı birçok değişkene bağlı. Tolunay'a dönecek olursak, ben futbolculuğunu Galatasaray'a gelene kadar çok severdim aslında. İnsan olarak da düzgün bulurum. Hoca olarak ise sıkıcı, metodik, defansif filandır da önemli olan kadrodan verim almak ise Ertuğrul gibi ona da saygı duymak gerekiyor. Ivan sol arkada, Murat Ceylan ortada, Wagner önünde çok çok iyi. İleri üçlü de mükemmele yakın bir Anadolu takımı için. Karcemarskas da yine Galatasaray'ın transfere başlaması gereken noktayı gösteriyor: Alınacak oyuncuları seçen pozisyona. Yabancı sınırlamasıyla Zurita'ya tercih edilen Hürriyet yerine daha düzgün bir önliberoya ihtiyaç var sanki sezon sonunda. Ama bu kadroyu bir arada tutabilecekler mi bakalım?
Zirvenin şu genel resmine baktığımızda Beşiktaş ve Galatasaray'ın bu 5'e girememesi çok süper enteresan değil. Elbette iyi bir hocanın sıradan oyunculara bile neler kazandırabileceğinin resmidir herşeyden öte ama devre arası transferlerine kadarki iki takımın kadrosu şu yukarıda yazdığımız kadroların hangisinden *ÇOK* daha iyi denebilir? Bir takımın herşeyiyle oturması için gereken ortam yaratılmadıkça oyuncular da bir yere kadar gelirler, e rakiplerin kadroları iyi, sizden daha iyi çalışıyorlar, daha akılları başlarında, e ne olacağıdı? Anlatabiliyor muyum acep, yok bence çok da iyi olmadı...