11 Temmuz 2011 Pazartesi

Kazanılan Bir Şey Yok

Bir haftadır çok uğraştık, her anlamda çok yorulduk. Detaya girmeyelim ama dün de çok hırpalandık. Bundan sonra da mücadele etmeye ve sesimizi çıkarmaya devam edeceğiz.

Bugün Futbol Federasyonu'nun kararı ile sadece olması gereken oldu, henüz kazanılan hiçbir şey yok. Biz ancak aklanınca kazanmış sayılacağız. Ben kulübümün küme düşmemesi için mücadele etmiyorum, sadece yapılması gereken bir şey varsa doğru şekilde yapılsın istiyorum. Bundan sonrası için de istediğim o. Dava sonunda şike ispatlanırsa, her şey bana açıkça gösterilirse bu kez de Fenerbahçe'yi küme düşürmeleri için yürüyebilirim.

Bugün Federasyon en doğru kararı vermiştir. Fenerbahçe'yi küme düşürdükten sonra aksi bir yargı kararında yaptıklarının altından kalkmaları mümkün olmazdı. Böyle bir karar vermeyerek bu büyük riskten kaçtılar, doğrusunu yaptılar. Yargı Fenerbahçe aleyhine karar verirse yapacakları zaten belli, hiç zaman kaybetmeden küme düşürecekler. Belki o zaman da süreç her şeyiyle doğru sonuçlanmış olmayacak ama bu yaptıkları seçimin getireceği yük kesinlikle çok daha hafif. Hem Fenerbahçe küme düştükten sonra o büyük mutluluk yaşarken kimse de çıkıp "sezon başlamadan düşürmeniz gerekirdi" diye ortalığı yangın yerine çevirmez.

Şu an cezasız kalmış bir şey yok, hiçbir şeyin de üzeri örtülmedi. Çünkü her ne kadar bazıları anlamak istemese de hala ortada bir suç yok. İsteğimiz gerçekten bir şeyler varsa bunun ispat edilmesidir, o zaman Fenerbahçe'nin küme düşmesi için en yüksek sesi de biz çıkartırız. Aksi takdirde elimizden geldiğince sonuna kadar mücadele edeceğiz. Her şey bittikten sonra da kendi içimizde hesaplaşacağız.

Henüz hiçbir şey bitmedi. Daha yeni başlıyor.

...

8 Temmuz 2011 Cuma

Pazar Günü Sarı-Lacivert Cepheye


Camiada ve kulüpte bir ufak hareketlenme, ilk şoku atlatıp ayağa kalkma belirtileri var ama en önemlisi taraftar.

Fenerbahçe'yi şu an taraftarından başka kimse koruyamaz ve savunamaz. Herkes çok korkuyor. Normal.

Mesela Nihat Özdemir ne diyebilir? Ne kadar savunabilir? Bir ton davası var, onu da içeri tıkarlar.

Ya da Ali Koç? Ne kadar sert çıkabilir? O aile hiç izin verir mi?

Şansal mı? Rıdvan mı? Kuyruklarını kıstırdılar, seslerini çıkaramıyorlar.

Sahip çıkmamız lazım, Fenerbahçe başı boş kalmamalı.

En azından bu adamların bize çok ihtiyacı var.

6 Temmuz 2011 Çarşamba

Var ya da Yok



Hazırlık maçlarını bekliyordum. Yeni sezon değerlendirmesi ile bloga ufak ufak yazmaya başlarım diyordum ama kısmet başka türlü oldu. Şimdiye kadar olanlar ile ilgili bir şey söylemenin anlamı yok, herkesin safı belli oldu zaten. Medyanın da durumu ortada. Önemli olan bundan sonra ne olacağı.


Öncelikle şu geçmişi ve diğerlerini bir kenara bırakmak lazım. "Ama onlar da yapıyor, onlar da yargılansın" kafasından kurtulmak lazım. Bu doğru savunma değil ve bize de hiçbir faydası yok. Fenerbahçe taraftarının bu dönemde üzerinde durması gereken sadece iki seçenek var, şike yapıldı ya da yapılmadı. Yapıldı diyorsak olması gereken şey belli. Kulübün, yöneticilerin, camianın en ağır şekilde cezalandırılması ki zaten böyle bir sonucun getireceği utanç hepimiz için Bank Asya'da oynamaktan daha ağır bir ceza olur.


Ama ben bu suçlamaları kabul etmiyorum, söylenenlerin hiçbirine inanmıyorum. Artık bu ülkede olan birçok başka şeye inanmadığım gibi. Ben izlediğim maçları biliyorum ve ben Fenerbahçe futbol takımının bu sene şampiyonluğu herkesten fazla hak ederek kazandığını düşünüyorum.


Ve tabii bir de Aziz Yıldırım var. Ben onu çok destekledim ve hala da bu bahsedilen hataları yapacak bir adam olmadığı kanaatindeyim. Ama bir noktada yanıldım, ben onun gerçekten Fenerbahçe'yi işinin de önüne koyduğunu düşünüyordum. Öyle değilmiş. O hiçbir şeyden vazgeçmemiş, o Fenerbahçe'yi tehlikeye atmış. Şike işinin içinde olmadığına inanıyorum ama yine de onu affetmeyeceğim.


Yukarıda dediğim gibi şike yapıldı ya da yapılmadı, bizim için bundan başka bir üçüncü ihtimal yok. Olmamalı. Artık bekleyeceğiz. Her ne olacaksa bir an önce olsun o yeter.