Formula 1 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Formula 1 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Kasım 2010 Pazartesi

Formula 1 Abu Dhabi GP / Yas Marina

Hafta sonu sportif anlamda kötü geçti ve bloga sadece Vettel’in şampiyon olduğunu not edebildim, fazlası içimden gelmedi. Ferrari’nin son yarışa pilotlar şampiyonası lideri ile girmesi beklenmedik bir şeydi, Alonso’nun şampiyon olması da çok büyük bir başarı olacaktı. Ama daha iyi olan takımın pilotu ve en hızlı araç sezonu zirvede bitirdi. Red Bull markalar klasmanındaki şampiyonluğundan sonra Sebastian Vettel ile duble yapmış oldu.
.
İlginç bir yarış oldu. Alonso yarışa üçüncü sırada başlıyordu ve en büyük rakibi Webber ile arasına da bir pilot koymuştu. Webber saf dışı kalmış sayılırdı, Vettel’in yarışı kazanması halinde ise Alonso’ya 4. olmak bile yetecekti. İyi start alan Button üçüncülüğe yükselince Alonso ve Ferrari biraz stres altına girdi, yarışın henüz başıydı ve sağlam bir Webber baskısı yiyecekti. Henüz ilk turun ortalarındayken yarışın ve şampiyonanın kaderi çizildi. Schumacher’in basit hatası sonrasında olan kaza ve güvenlik aracının girmesi ilk başta o kadar önemli bir olay gibi gözükmüyordu ama turlar ilerledikçe bu güvenlik aracı periyodunda Rosberg ve Petrov’un yaptığı pit stopların işleri ne kadar değiştireceği ortaya çıktı. Belki de Schumacher’in bu kazası vatandaşı Vettel’i dünya şampiyonu yaparken Ferrari’yi üzüntüye boğdu.

Her şeyi bu basit kazaya bağlamak olmaz, gerizekalı Domenicali bizi şaşırtıp da biraz akıllı davranabilseydi o kaza yarışa bu kadar etki edemeyecekti. Önce Webber erken bir pit stop yaptı. Ferrari tüm dikkatini Webber’e vermişti ve stratejisini de yarışı 5. sırada götüren pilota göre yapıyordu. Önce Massa’yı pite alarak Webber’in önüne geçirmeye çalıştılar ama başarılı olamadılar. Kısa bir süre sonra da Alonso’yı pite aldılar. Alonso yarışa beklendiği gibi Webber’in önünde döndü ama işte hesaplamadıkları bir şey vardı. Güvenlik aracı periyodunda pit stop yapan pilotlar Alonso’nun önüne geçmiş ve İspanyol pilotu 7. sıraya itmiş oluyorlardı. Yarış sonuna kadar da bu heyecanı izledik. İki Renault pilotu Kubica ve Petrov, Hamilton ve Alonso’yu arkalarında tutarak tüm yarış boyunca Red Bull’a çalışmış oldular. Düzlüklerde Petrov’u yakalayamayan Alonso atak şansı bulamadı ve yarışı 7. sırada tamamladı. Onun yarışı bitirmesiyle birlikte de Sebastian Vettel Formula 1 tarihinin en genç şampiyonu oldu ve biz de onun gözyaşları içinde yaptığı telsiz konuşmalarını dinlemeye başladık.

Sebastian Vettel çok yetenekli ve iyi bir pilot ama bu şampiyonluktaki en büyük faktör altındaki mükemmel araçtı. Hatalar yaptı, şampiyonluk yarışında geride kaldı ama mücadeleyi bırakmadı ve son 4 yarıştaki performansı ile hak ettiği bir şampiyonluk aldı.

Üzüldüm, ekran karşısında bir süre taş oldum. Ferrari Massa’dan sonra Alonso ile de son yarışta trajik bir şekilde şampiyonluk kaybetti. Yine de Vettel’in şampiyon olmuş olması üzüntüyü biraz hafifletti, Hamilton falan olsaydı yıkılırdım.

Alonso bu sezon boyunca çok iyi bir iş çıkarmıştır. Red Bull’dan çok daha yavaş, hatta sezonun büyük bölümünde McLaren’den de daha yavaş bir araç ile “Domenicali’ye rağmen!” son yarışa kadar şampiyonluğu kovalamıştır. Red Bull ile yarışıyor olsaydı belki de bitime 7-8 yarış kala şampiyonluğu ilan edebilirdi. İticidir, zaman zaman çirkeftir ama bence bireysel performans olarak baktığımızda bu sezonun en iyi pilotu Fernando Alonso’dur. Son yarışa kadar harika bir şekilde gelip takımının yaptığı taktik hata sebebi ile de şampiyonluğu kaybetmiştir. Tüm çabaları aptal bir karar ile boşa gitmiştir.

Ferrari başkanı Luca di Montezemolo’nun açıklamasını gördüm, bir yerinde “Domenicali bu sezon harika bir iş çıkardı” gibi bir cümle geçiyordu. Domenicali’de başarılı olduklarına dair bir şeyler söylemiş. Bu ikisi arasındaki ilişki Galatasaray’daki Adnan’ların ilişkisini andırıyor. Ferrari’nin şampiyon olmadığı bir sezon nasıl başarılı sayılabilir anlamıyorum. Bu takım geçen sezonu 2010’a hazırlanma gerekçesiyle çok gerilerde bitirdi ve buna rağmen ortaya yine vasat bir araç çıktı. Mesela Massa’nın hali araç hakkında daha iyi bir değerlendirme imkanı verebilir. Sadece Alonso sayesinde başarılı gözüktüler. Son yarışta Alonso 7. Massa da 10. olunca markalar şampiyonasında ancak üçüncü olabildiler. Domenicali bu başarısız sezonun içine bir de eline yüzüne bulaştırdığı takım emri olayını karıştırdı ve bu adam için hala başarılı diyebiliyorlar. Takımdan kovulmadığı sürece Ferrari’nin iyi işler yapabileceğine inanmıyorum, pilotların yaratacağı mucizelerle ne kadar olacaksa en fazla o kadar olur. Ross Brawn ve Jean Todt’u çok özlüyoruz.

Ferrari başarısız oldu, çok istememe rağmen Schumacher’i de podyumda göremedim ama bunlara rağmen F1 2010 sezonu çok keyif aldığım ve heyecanlandığım bir sezon oldu. Bu arada başta Serhan Acar olmak üzere TRT’ye de teşekkür etmek lazım, ben bu sezon yaptıkları yayıncılıktan memnun kaldım. Özellikle son yarışta bir kez bile reklama gitmeyerek bizi çok sevindirdiler.

Önümüzdeki sezon için öncelikli dileğim İstanbul Park için hayırlı haberler duymak ve tabii ki Domenicali’siz bir Ferrari..

14 Kasım 2010 Pazar

Dünya Şampiyonu


Sebastian Vettel..

Bu mükemmel sezona yakışan, çok acaip bir son oldu. Alonso ilk dörde giremeyince yarışı kazanan bu genç Alman zirveye çıktı..

Adam o kadar sempatik ki insan Ferrari'nin geride kalmasına olması gerekenden daha az üzülüyor..

13 Kasım 2010 Cumartesi

Ve Son..

Formula 1'de Kore yarışı öncesindeki duruma yer vermiştik. Tahmin ettiğimiz gibi çok heyecanlı ve sıradışı bir yarış olmuştu. İki Red Bull pilotu yarış dışı kalınca 25 puanı alan isim Fernando Alonso olmuş ve mükemmel geçen sezonun bitimine iki yarış kala şampiyona liderliğine yükselmişti.

Geçtiğimiz hafta düzenlenen Brezilya GP'de ise Red Bull takımlar klasmanında şampiyonluğunu ilan etti. Son yarış öncesinde pilotların fazla risk alma şansları yoktu, özellikle ilk üç pilot için öncelik yarışı bitirmekti. Bu yüzden belki Kore GP kadar atraksiyonlu geçmedi ama yine de heyecanlı ve her an bir aksilik olacak diye diken üzerinde izlediğimiz bir yarış oldu.

Ve artık son yarışa geldik, bu hafta sonu Abu Dhabi'de bir dünya şampiyonu çıkacak. Pist çok acaip, çok güzel. Para ile yapılabilecek hiçbir şey eksik değil. Yarış sırasında gerçek anlamda şampiyonluk için mücadele eden 3 pilot olacak. 246 puanlı Fernando Alonso, 238 puanlı Mark Webber ve 231 puanlı Sebastian Vettel. Hamilton'ın işi ise mucizelere kalmış durumda, hatta ben rahatça ve keyifle "hiç şansı yok" diyebilirim.

Birçok ince hesap yapılıyor, bu hafta içinde çok şey konuşuldu. Özellikle iki takım arkadaşının, Webber ve Vettel'in nasıl bir yarış geçireceği çok merak ediliyor. Yarışı Vettel'in kazanması halinde Alonso'ya 4. olmak bile yetecek, Webber kazandığı takdirde ise 2. olmak İspanyol pilotu dünya şampiyonu yapacak. Kısacası işler baya karışık. Her şey olabilir, her sonuca hazırlıklı olmak lazım.

Sonuç ne olursa olsun 2010 Abu Dhabi GP mükemmel bir yarış olacak ve bu sezon kolay kolay unutulmayacak.

Ve umarım Pazar akşamı zirvede kırmızı araba olacak..




Formula 1 Abu Dhabi Grand Prix
Yas Marina
Sıralama: 13 Kasım 2010 / 15:00
Yarış: 14 Kasım 2010 / 15:00
TRT 3

Not: Yarışın gün ışığında başlayıp spot ışıklar altında biteceğini de hatırlatalım..

22 Ekim 2010 Cuma

Formula 1 Kore GP Öncesi

Blogda Formula 1 yazılarını sürekli hale getiremedim ama hala yakından takip ediyorum. Bu hafta sonu sürücüler yeni bir piste çıkıyorlar. Kısa bir süre öncesine kadar yarışa yetişip yetişmeyeceği belli olmayan Kore GP Pazar sabahı 09.00’da başlayacak.

Her ne kadar fazla yer vermesem de Formula 1 2010 sezonu mükemmel geçiyor. Son üç yarış öncesinde yukarıdaki fotoğrafta yer alan 3 ayrı takımdan 5 pilotun da şampiyonluk şansı var. Kazanan pilotun 25 puan aldığı sistemde 5 pilotun sezonun son bölümüne sadece 31 puan aralığında girmesi kolay kolay görebileceğimiz bir şey değil. Bir daha ne zaman böyle çekişmeli bir sezon izlenir bilinmez.

Bu spora azıcık ilgisi olanlara Kore yarışını kaçırmamalarını tavsiye ederim. Pilotlar bu piste ilk kez çıkıyorlar ve yarış sonunda her türlü sonuç çıkabilir. Sanırım çok heyecanlı bir hafta sonu olacak.
.
.
Mark Webber - 220 p.
Fernando Alonso - 206 p.
Sebastian Vettel - 206 p.
Lewis Hamilton - 192 p.
Jenson Button - 189 p.

2 Ağustos 2010 Pazartesi

Formula 1 Macaristan GP / Hungaroring


Her yarışı yazmak gibi bir adetim yok ama yukarıdaki aksiyon gözden kaçmasın istedim. Yarışın son turlarında yeni lastikleriyle tur başına 2 saniye fark kapatarak eski takım arkadaşı Schumacher’in dibine giren Barrichello’nun yaptığı bu atak ve Schumacher’in savunması yarışın en heyecanlı anı oldu. Geçiş anında içim kalktı, Rubens adeta duvara sürtünüp de geçti. Schumacher bu tehlikeli savunması yüzünden bir sonraki yarışa 10 sıra geriden başlama cezası aldı. İlk açıklamalarında bir hatası olmadığını düşünüyordu ve “Eğer beni geçmek istiyorsanız, bunun için mücadele etmeniz gerekir. Burada da öyle oldu.” demişti ama bugün, belki de görüntüleri bir kez daha izledikten sonra hatasını kabul etmiş.

Bunun dışında Macaristan standartlarına göre nispeten keyifli bir yarış izledik. Ferrari’lerin start ile beraber sıra kazanacağını düşünüyordum, Alonso da Webber’i geride bıraktı. Pistin geçişe müsade etmeyen yapısı nedeniyle fazla bir aksiyon beklemiyorken sürpriz bir güvenlik aracı yarışa bir anda heyecan kattı. Pilotların çoğu pite girdi ve bir anda ortalık karıştı. Rosberg’den fırlayan lastik bir Williams mekanikerinin yaralanmasına ve Rosberg’in yarış dışı kalmasına yol açtı. Bir başka yerde de pitten yanlış bir zamanlamayla çıkan Kubica, o anda pite giren Sutil’e çarptı. Bu karmaşada Webber pite girmeyerek liderliğe yükseldi. Güvenlik aracının çıkışı sırasında ise Vettel önündeki araç ile arasındaki mesafeyi olması gerekenden fazla açınca pitten geçme cezası aldı ve yerini Alonso’ya kaybetti.

Güvenlik aracının çıkışından sonra ise Webber’in tek kişilik gösterisini izledik. Arkasında Vettel olsaydı hedeflediği farkı yakalayamayacaktı ama Alonso’nun Vettel’e atak fırsatı vermemesi çok işine yaradı. Lastiklerini çok iyi koruyan Webber 43. turda pite girdiğinde kendisine liderliğini devam ettirmesi için gereken zamanı yakalamıştı ve yarışı da lider bitirdi.

Ferrari için bundan iyisi olamazdı çünkü Red Bull Macaristan’da bambaşka bir siklette yarışıyordu. Hamilton’un yarış dışı kalması ise hem Red Bull hem de Ferrari için mükemmel oldu. Macaristan GP sonrası, yaz tatili öncesinde 5 pilot 20 puan aralığına, 3 takım da 75 puan aralığına sıkışmış oldu. Sezonun 2. bölümü çok zevkli geçecek.

Bu arada Vettel’in cezası belli olunca akıllara ister istemez Valencia geldi. O yarışta göstere göstere güvenlik aracını geçen Hamilton’a ceza ancak Alonso’nun da uyarılarıyla 20-25 tur sonra verilebilmişti. Hatırlanacağı gibi Hamilton da kendisine gereken mesafeyi yaratmış ve cezasını hiçbir şey kaybetmeden çekebilmişti. Dün ise çok kolay verilebilecek bir karar olmamasına rağmen Vettel’in cezası çok hızlı belirlendi ve Vettel bu ceza sebebiyle belki de yarış birinciliğini kaybetti. Umarım bundan sonra hakemler konu McLaren olduğunda da aynı şekilde hızlı düşünüp hızlı karar verebilirler.

26 Temmuz 2010 Pazartesi

Formula 1 Almanya GP / Hockenheim

Kısa bir tatile kaçtım ve bu arada da birçok şey kaçırdım. En basitinden "dostluk!" derbisinin özetlerini bile izleyemedim. Gerçi zaten izlemek için çok da heveslendiğim bir maç değildi. Sadece para kazanmak amacıyla, biraz da Almanya’da yaşayan vatandaşların cebinden almak için düzenlenen bu organizasyona başından beri soğuktum. İzleyemediğim bir maça özel bir yazı girmeyi de düşünmüyorum. Benim için galibiyet hanesine eklenen +1’den başka fazla bir şey ifade etmiyor.

Dün eve geldiğimde FB Tv forma tanıtımının tekrarını veriyordu. Tatilde gazete bile okumaktan kaçtığım için formaları da ancak bu tekrarda görebildim. Formalar hakkında da bir ufak yorum yapacağım ama önce sinirim geçmeden yazmak istediğim başka bir konu var. Forma tanıtımını izlerken Formula 1 Hockenheim yarışında Ferrari’nin duble yaptığını öğrendim ve tanıtımın bitmesi ile birlikte detayları almak için bilgisayar başına koştum. O detayları okudukça da darlandım.

Olanı biteni kısaca özetleyeyim. Alonso ve Massa yarışa sırasıyla 2. ve 3. cepte başlıyorlar. İlk sırada start alan Vettel tüm dikkatini Alonso’ya verince Massa ilk viraja lider giriyor ve Alonso da Vettel’i geçince Ferrari pilotları ilk iki sırayı alıyorlar. Alonso Massa’yı birkaç kez zorluyor ama Massa iyi ve bazen de riskli bir savunma ile liderliğini korumayı başarıyor. Son 20 tura girerken Alonso tekrar temposunu arttırıyor ve Massa’ya yaklaşıyor. Yanılmıyorsam 49. tur içinde de olan oluyor.

Massa’nın yarış mühendisi Rob Smedley telsizden “Fernando senden daha hızlı. Mesajı anladığını konfirme eder misin” anonsunu geçiyor. Bu mesajdan kısa bir süre sonra da Alonso Massa’yı normalde geçişin çok zor olduğu 6. viraj çıkışında rahat bir şekilde geride bırakıyor. Geçiş sonrasında da Smedley telsizden Massa’ya üzgün olduğunu söylüyor. Yarış da Alonso’nun galibiyetiyle sona eriyor.
.

Bunun bir takım emri olmadığını savunmak kolay değil. Takım emrinin çok yanlış bir şey olduğuna inanmıyorum ve zaten birçok takımın da bunu yaptığını görüyoruz. Red Bull’da Vettel’in kollanması tüm tazeliği ile önümüzde duruyor. İstanbul’da Hamilton ile Button arasında geçen ama sessiz sedasız geçiştirilen telsiz görüşmelerinin de bu Massa-Alonso olayından bence çok farkı yok. İki pilotun mücadelesinden çekinen McLaren ekibi Button’ın Hamilton’ı zorlamasına izin vermemiş ve Hamilton’ı podyumun tepesine çıkarmıştı. Ama tabii onlar bu işi düzgün bir şekilde yapıp lobilerinin de yardımıyla olayın üzerini kapatabildiler. Ferrari için kopan kıyametin 10’da 1’ini bile o olayda görmedik.

Ferrari’de patron Domenicali adında bir beceriksiz olunca ise ortaya çıkan sonuç bu oldu. Tekrar edeyim, bence yapılan çok yanlış değil. Vettel ve Webber arasındaki kaza çok tazeyken iki pilotu her türlü riski alarak kapıştırmak tercih edilmeyebilir. Alonso hızlanmıştı ve Massa’yı yine zorlayacaktı. Muhtemelen 1-2 tur içinde yine şiddetli bir mücadele başlayacaktı ve bundan korktular. Alonso’ya da Massa’yı zorlamaması söylenebilirdi ama onların tercihi şampiyonada daha önde olan ve bu yarışta da daha hızlı olan Alonso oldu. Eğer yarışmalarına müsade edilseydi ve bir kaza olsaydı bu kez de Ferrari McLaren gibi yapmadığı için eleştirilecekti.

İşe Massa tarafından bakmak haliyle biraz tatsız oluyor. Geçen sene geçirdiği kazanın yıldönümünde bir yarış kazanmasını ben de çok isterdim. Belli ki o da çok istiyordu ve bu yüzden de takımının menfaatlerini ikinci plana attı. Ona kızamıyorum ama bazı şeyleri kasıtlı yaptığı da çok açık. Geçişin olduğu virajı muhtemelen özellikle seçti ve çok açık bir şekilde gaz keserek yarışı izleyenlere yol verdiğini açıkça göstermek istedi. Yarış sonrasındaki tavırları ve basın toplantısında Alonso’nun onu geçişi ile ilgili olarak gelen soruya verdiği “Bir şeyler söylemeye gerek olduğunu düşünmüyorum” diyerek de her şeyi ortaya dökmüş oldu. Böyle şeyler yapmak yerine yarış içinde takım emrine karşı gelip yol vermeseydi çok daha büyük bir hareket yapmış olurdu.

Massa’yı suçlamıyorum. Bu olayda suçlanacak tek isim Domenicali. Duble geldi ama takımda kimsenin tadı yok. Yarışa hiç müdahele etmeseler olabilecek en kötü sonuç bile bundan daha kötü olmayabilirdi. İki pilot çarpışsa bile belki bu kadar sinirler bozulmazdı. Şu işi bu hale getirdiğine gerçekten inanamıyorum. Herkesin arka planda yaptığı bilinen bir şeyi bu kadar açık bir şekilde ortaya dökmeyi ancak o becerebilirdi.

Yarışın sonunda yaptıkları ise tam rezillik. Massa’ya yaptığı hareketler, iki pilotu podyuma geri çağırması falan çok gereksiz ve sahte. Gerizekalı adam o hareketlerle her şeyi onayladığının da farkında değil. Adamın gelişiyle beraber koca Ferrari’de her şey ters gitmeye başladı. Eskiden de daha yavaş araçlar ile yarışıldığı olurdu ama Ferrari kenar yönetimi hep en iyiydi. En iyi stratejiler, en iyi taktikler hep Ferrari’den çıkardı. Bu adamın yönetiminde ise Raikkonen ile gelen mucizevi şampiyonluk dışında elle tutulur hiçbir şey yok ama yaşattığı rezillikler saymakla bitmez. Bu da en büyüğü olarak hanesine yazıldı. Ferrari ilk etapta 100.000 $ para cezası aldı ve Dünya Motor Sporları Konseyine gönderildi. Sonuç herhalde Macaristan yarışı öncesinde açıklanır.
.
Domenicali’nin aptallıkları bıktırdı. Umarım sezon sonunda sonuç ne olursa olsun Ferrari’den kovulur.

3 Haziran 2010 Perşembe

Formula 1 Türkiye GP / İstanbul Park

Biraz geç oldu farkındayım ama bu yarışın arşive girmesi gerekir. Ne yazık ki bu sene gidemedim ama en azından televizyondan izlemeyi başardım. Mükemmel bir yarış oldu, bir de yağmur yağsaydı iyice unutulmayacak bir yarış olabilirdi ama yağmurun her an beklenmesi de işe ayrı bir heyecan kattı. Sezonun en güzel yarışı oldu, sezonun geri kalanında kuru zeminde bundan güzel bir yarış izlememiz pek kolay değil. 4 pilotun yarışın başından sonuna kadar 2-3 saniyelik bir zaman aralığında gitmesi kolay görülebilecek bir şey değil. Dördü de o kazaya kadar hatasız bir sürüş sergilediler, mükemmel iş çıkardılar.

Yarışın unutulmayacak anı için koca Red Bull takımı bile bir fikir birliğine varamamışken bizim net bir şeyler söylememiz pek mümkün değil. Bir taraftan Vettel’in acemilik yaptığını, viraj öncesinde Webber’i geride bırakma şansı olmasına rağmen tam olarak geçmeden sağa kaydığını söyleyebiliriz. Diğer taraftan ise yarış sonrasında söylenenlere göre yakıt tasarrufu nedeniyle düşük motor gücüne geçmiş Webber’in daha hızlı olan takım arkadaşını çok zorlamaması gerektiğini, biraz geri çekilip geçmesine izin verebileceğini ve temastan kaçınabileceğini de söyleyebiliriz. Ama dediğim gibi pilotlar ve takımın bile hala üzerinde tam olarak anlaşamadığı bu çok sık göremeyeceğimiz tipten bir kazayı yarış içinde olabilecek normal bir kaza olarak değerlendirmek sanırım en doğrusu olacaktır. İki tarafın da bu kazadan kurtulma şansı vardı, yapamadılar. Sezon sonunda ortaya çıkacak puan durumuyla Red Bull Istanbul Park’ı tekrar tartışmaya başlayabilir.

Benzer bir sahne Button ve Hamilton arasında da yaşanabilirdi, hatta Hamilton’un ufak temasına Button tepki gösterse anlayışla karşılanabilirdi ama o güzel mücadeleyi ellerine yüzlerine bulaştırmadılar. Button da sınırını iyi bildi ve böylece kucaklarına düşen duble fırsatını geri çevirmemiş oldular. Ben son turlara doğru yapılan yakıt tasarrufu uyarısını pek inandırıcı bulmadım, bence o mücadeleden biraz ürküp iki pilotu sakinleştirmek istediler. Bu yarışta gördük ki Mclaren performans olarak Red Bull’u yakalamış durumda ve geride bırakacak gibi gözüküyorlar. Sezon içinde araç gelişiminde yine çok iyi iş çıkartıyorlar.

Schumacher bu yarışı da Rosberg’in önünde bitirdi, içimden bir ses kürsünün yakında olduğunu söylüyor. Mclaren kadar gelişim gösteren bir takım diğer takım da Renault, Ferrari ile aynı seviyeye geldiler.

Ve geldik taraftarı olduğumuz Ferrari’ye.. Alonso’nun performasından çok şikayetçi değilim, Monaco’da da fena iş çıkarmamıştı. Bu yarışa da 12. başlamasına rağmen 7. olarak bitirebildi. Massa için ise aynı şeyleri söyleyemeyeceğim, bu aralar iyice pasif bir görüntü sergiliyor. Yarışa başladığı sıralamaya razı gibi duruyor ama aslında pilotlardan önce takımın durumu üzerinde durmak lazım. Duble ile başlanan bir sezonda rakiplerin bu kadar gerisinde kalmış olmaları kabul edilemez, resmen artık Renault ile kapışıyorlar. Bu araç üzerinde çalışmaya geçen sezonun ortasında başladılar ama sonuç ortada. Valencia’da kullanacaklarını söyledikleri yeni paketten iyi sonuç alamaz ve bizlere yine geçen seneye benzeyen bir sezon yaşatırlarsa bu kez Domenicali’nin kurtulabileceğini sanmıyorum ki çok da doğru bir karar olacaktır. Adam başa geldiğinden beri bambaşka bir Ferrari izliyoruz, eski günleri fazlasıyla aratıyor.

Bu heyecanlı yarış İstanbul’u takvimde tutabilmemiz adına iyi oldu. Seyirci sayısının artması güzel, bilet fiyatlarının düşmesi ile beraber böyle bir sonuç bekleniyordu ama fiyatlardan başka düzelmesi gereken şeyler de var. Yarışa gidip de yaşadıkları trafik çilesinden dolayı bir daha gitmemeyi düşünen çok insan gördüm. Trafik sorununu halletmekle beraber insanların zaman geçirebileceği aktiviteler de yaratmak lazım. Bunlar küçük detaylar gibi ama güneşten kaçabileceğiniz adam gibi bir yer olmaması, yiyecek içecek fiyatlarının yüksekliği gibi şeyler seyirci sayısını ciddi anlamda olumsuz etkileyebiliyor. İstanbul’un takvimde kalması çok önemli, bir şekilde bunu başarmalıyız. Sadece bilet fiyatlarıyla ve “gelin, ilgi gösterin” demekle bu iş bitmiyor.


15 Mart 2010 Pazartesi

Bahrain Grand Prix 2010 / Sakhir

Sonuç olarak mutlu eden ama seyir zevki olarak büyük hayal kırıklığı yaratan bir yarış oldu. Yakıt ikmalinin kalkması ile ağırlaşan araçların ve azalan pit stop’ların yarışları etkilyeceğini biliyorduk ama bu kadar keyifsiz hale getireceğini tahmin etmiyordum. Bütün yarış çok sıkıcı geçti, neredeyse hiç çekişme olmadı. Düşünsenize, yarışın en heyecanlı anı Vettel’in aracında problem olduğunu söylediği telsiz anonsuydu. Bunun haricinde yarış neredeyse başladığı gibi bitti. Son yıllarda geçişler iyice azaldığı için yarışların en çok zevk veren tarafı pit stop stratejileri ve taktik savaşları olmuştu ama bu sene o heyecanı da kaybettik. Lastikler uzun turlar boyunca dayanıp iyi de performans verince araçlar tek ve kısa bir pit stop ile yarışı bitirdiler. İleride belki daha zevkli yarışlar izleriz ama Bahreyn’in verdiği izlenim hiç iyi değil.

Testlerin yarışlara yansımasında farklılık olabileceğini söylemiştik, en büyük farklılığı Red Bull yarattı ve rakiplerinden çok daha hızlı bir görüntü verdi ama bilindik dayanıklılık problemleri yine kendini gösterdi. 15 tur kala aracında problem yaşayıp liderliği Alonso’ya kaptıran Vettel’e üzülmedim dersem yalan olur, iki Ferrari’ye geçilmesine tabii ki bir itirazım yok ama keşke en azından podyuma çıkabilseydi. Gerçi bu sorun yaşanmasaydı da Alonso Vettel’i geçebilirdi, hızlanmaya ve son 10 tur rakibini iyice sıkıştıracağını hissettirmeye başlamıştı.

En çok Massa’nın ikinciliğine sevindim, o ölümcül kazadan sonra ilk yarışında böyle bir sonuç alması çok güzel. Yarışı onun kazanmasını tercih ederdim ama start anında yerini Alonso’ya kaptırdı. Sonrasında da benzin sarfiyatında problem yaşamış ve bu sebeple fazla zorlayamamış. Alonso’nun Ferrari ile ilk yarışını kazanması da mutluluk verici. Son 2 senedir, özellikle McLaren’in hırsızlık olayındaki tavrı ile Alonso’ya olan nefretim gitmişti. Onun da biraz daha düzgün bir adam olduğu ortada, Ferrari öncesinde de bana eskisi kadar itice gelmemeye başlamıştı.


Kırmızı kask ile yarışan Schumacher’in ilk yarışında podyum yapmasını isterdim ama bir problem yaşamadan yarışı bitirdiği için memnun oldum. Önümüzdeki yarışlarda mutlaka hızlanacak ve zirveye oynayacaktır, ona birkaç yarış için müsade etmek gerekiyor.
.
Red Bull dayanıklılık problemlerini çözerse zirveyi çok zorlayabilir. Bu daha ilk yarıştı, takımlar hala araçlarını geliştiriyorlar. Testlerde görüldüğü gibi Ferrari şu an en iyi takım ama takımlar hakkında daha net bir şeyler söylemek için 3-4 yarış daha beklemek gerekiyor. Zaten şu an takımların durumunun ne olacağından çok yarışların eski heyecanı verip vermeyeceğini düşünüyorum. Ferrari’nin duble ile başlaması muhteşem ama yarışın sıkıcılığından dolayı buna bile çok sevinemedim. Bu kadar iyi pilotun ve birbirine yakın araçların olduğu bir sezon yeni kurallar sebebiyle zevksiz geçerse çok yazık olacak.

12 Mart 2010 Cuma

Formula 1 - 2010 Sezonu


Ve Formula 1 2010 sezonu bu hafta sonu Bahreyn GP ile başlıyor, hatta bugün başladı diyebiliriz. Yarışlara ilgi son yıllarda ciddi anlamda düşmüştü, birçok kişi Formula 1’i takip etmeyi bıraktı. Geçtiğimiz sezon Formula 1 tarihinin en zevksiz sezonlarından biri olunca da ilgisizlik iyice tavan yaptı.

Ama bu sezon çok farklı olacak gibi gözüküyor. Tabii ki en önemlisi Schumacher’in pistlere dönmüş olması. Bu sezon takım sayısı da arttı, pistlerde 12 takım ve dolayısıyla 24 araç yarışacak. Önemli kural değişiklikleri de yapıldı. En önemlisi yarış içinde benzin ikmalinin kaldırılmış olması. Bu değişiklikle araçlar yarışa ciddi bir ağırlıkla başlamış olacaklar. Pit stop’larda sadece lastik değişimi yapılacağı için lastikleri korumak da artık çok daha önemli. Bu sezon puan sistemi de tamamen değişti, artık yarış kazanmak ile ikinci olmak arasında çok fark var. Aynı zamanda ilk 8 araç yerine ilk 10 araç puan alacak. Puanlama 25-18-15-12-10-8-6-4-2-1 şeklinde yapılacak. Bu değişiklik benim hoşuma gitti, en azından iki sezon önce Massa’ya olduğu gibi en çok yarış kazanan pilot büyük bir ihtimalle sezonu üzgün bitirmeyecek.
.
Takımların performansları sezon başı testleri itibariyle birbirlerine yakın gözüküyor ki sezonun zevkli geçeceğini düşünmemin en önemli sebeplerinden biri de bu. Geçtiğimiz sezonun başında yapılan testlerde Brawn GP yaptığı derecelerle sezonu domine edeceğini göstermişti ama bu sene ortada öyle bir durum yok. Yine de bir sıralama yapmak gerekirse takımların şu an ki durumunu Ferrari-McLaren-Mercedes olarak sıralayabiliriz ama söylediğim gibi takımların şu an ki durumları birbirlerine çok yakın. Bu 3 takımı ise Red Bull takip ediyor ama şampiyonluk şansları yok.
.
Ferrari geçtiğimiz sezon fişi erken çekmiş ve 2009 aracını geliştirmeyi bırakmıştı. Bu sezonun aracı üzerinde çalışmaya erken başlamalarının avantajını özellikle sezon başında iyi kullanacaklar gibi gözüküyor. Lastik korumanın çok önemli olduğundan bahsettim, Ferrari de bu noktada iyi iş çıkarmış gibi duruyor. Lastikleri sağlam tutmak, tur zamanlarını fazla düşürmeden çok daha fazla tur atmak ve hatta rakiplerden daha az pit stop yapmak anlamına geliyor. Son yıllarda geçmişi aratan dayanıklılık sorunu da ortadan kalkmış gibi ama tabii ki sezon içinde testlerden çok daha farklı şeyler görebiliriz. Yine de testler sezon için önemli ipuçları veriyor ve o testler de Ferrari’nin hız ile birlikte dayanıklılık konusunda da çok iyi bir noktaya geldiğini gösteriyor. Zaten iki dünya şampiyonluğu yaşamış olan Fernando Alonso da F10’un şu ana kadar kullandığı en iyi araç olduğunu söylüyor.

McLaren testlere çok iyi başlamasa da zaman geçtikçe çok daha iyi işler çıkarmaya başladı. Ferrari ile aralarında çok büyük fark olduğunu söyleyemeyiz, onlar da sezona fazlasıyla hazır gözüküyorlar. Sezonun başlamasına kısa bir süre kala yeni bir arka kanat kullanmaya başladılar ve bu kanat kurallara aykırı olduğu gerekçesiyle rakiplerden tepki aldı. FIA ise bu parçaya dün onay verdi ve diğer takımlar da bu kanat sistemini kopyalamaya mecbur oldukları yönünde açıklamalar yaptılar. Biraz geçtiğimiz sezonun difüzör tartışmalarına benziyor ama bu parçanın ne şekilde bir avantaj sağladığını açıkçası çok bilmiyorum.
.
Geçtiğimiz sezona damga vuran Brawn GP bu sezon Mercedes çatısı ve adı altında yarışıyor. Şimdilik Ferrari ve McLaren’in biraz gerisinde gibiler ama özellikle Schumacher ve tabii ki Ross Brawn faktörüyle sezon ilerledikçe çok da geride kalmayacaklarını rahatça söyleyebiliriz. Schumacher de testlerin başındaki açıklamalarının aksine gün geçtikçe aracın performansından daha memnun olduğunu söylüyor. Tur zamanları hala biraz geride gibi ama görünen o ki Mercedes’in neler yapabileceğini henüz tam olarak görmedik.


Schumacher, Alonso, Massa, Hamilton, Button ve hatta Vettel.. Bu üst düzey pilotları birbirlerine yakın performansa sahip araçlar üzerinde izleyeceğiz. Bu sezon belki de şahit olacağımız en güzel ve en heyecanlı sezon olacak. Pazar günlerimi yarışlara göre programlamayı özlemiştim, birçok kişi gibi ben de o eski heyecanı hissetmeye başladım..


Not: Bu yazıya antremanlar öncesinde başlamıştım. Bahreyn’de günün antreman sonuçları ile değerlendirmelerini burada ve burada görebilirsiniz.

28 Ocak 2010 Perşembe

Ferrari F10

.
Ferrari 2010 sezonunda yarışacağı aracını bugün tanıttı. Araç F10 olarak adlandırılmış, sebebini tam bulamadım. Anlamının F serisinin 10. yılı olduğu da söyleniyor, sadece 2010 yılı olduğu da.
.
Ferrari geçtiğimiz sezon şampiyonluk yarışından koptuktan sonra F60 üzerinde çalışmayı bırakıp tüm gücünü bu aracın gelişimine vermişti. Bu yüzden beklentiler büyük ama teknik ve idari kadronun son yıllardaki başarısızlıklarını düşününce insan yine de emin olamıyor. Birkaç sene önce olsa bu araca daha şimdiden kefil olabilirdim ama ne kadar başarılı olabileceği hakkında ancak testler başladıktan sonra yorum yapılabilir.
.
Tasarım hoşuma gitti. Gerçi bugüne kadar tasarlanan tüm Ferrari araçlarını beğendim, objektif olamayabilirim. Yeni sponsor "Banco di Santander" sebebiyle bu araçta beyaz renk de kullanılmış. Schumacher'in kullandığı beyazlı araçları hatırlatıyor, belki bir efsane de bu araçla doğar..

Forza Ferrari..
.

Mercedes GP de aracını tanıttı, yani bu sezon gridde desteğimi alacak 3. arabayı.. Aslında aracı değil, araç renklerini tanıttı demek daha doğru olur. Yeni araba 1 Şubat'da tanıtılacakmış, bu sadece geçen sezon kullanılan arabaya yeni renklerin uygulanmış hali. Turkuaz renk ana sponsor Petronas sebebiyle var ve bence fena da olmamış. Sadece aracın üzerinde oturan pilot oraya pek yakışmamış..

15 Ocak 2010 Cuma

Schumacher & Ferrari


Schumacher Mercedes ile test sürüşlerine başladı. Kırmızı bir kask takmış, yarışlarda başka bir kask takacağı ve o kaskın kırmızı olmayacağını söyleyenler de var ama ben yine de onun özellikle böyle bir kask seçtiğine inanıyorum. Ferrari taraftarları da Schumacher veda ettikten sonra, 2009 sezonunda bile yarışlarda onun isminin olduğu Ferrari bayraklarını dalgalandırırdı. Belli ki iki taraf da birbirinden kopamamış.

Mercedes’e geçişini yazarken “Sezon boyunca yarışları karışık duygularla izleyeceğim. Şampiyon olmasını isteyemiyorum ama olursa üzülür müyüm onu da bilmiyorum. demiştim ama kırmızı kask Schumacher sevgimi fena depreştirdi. Ben artık onun için “umarım şampiyon olur” diyebiliyorum. Çok eskiden, Schumacher öncesinde de Ferrari’yi severdim ama yine de bir Ferrari pilotu yerine onun pilotlar şampiyonu olmasını kabul edebiliyorum. Çünkü ne olursa olsun benim için o hala Ferrari demek ve şampiyon olursa gerçekten sevineceğim.

Kısaca bu sezon pistlerde 3 arabam var..
.

24 Aralık 2009 Perşembe

Buruk Dönüş..

.
Söylentiler çok uzun süredir devam ediyordu ama bana bir şekilde bu iş olmayacak gibi geliyordu. Dün resmi açıklamalar yapıldı ve Michael Schumacher önümüzdeki sezon Mercedes GP ile, daha doğrusu yine dün açıklanan anlaşma sonucunda ortaya çıkan Mercedes GP Petronas takımı ile yarışacak.
.
Bir şeyler yazmak için bir fotoğrafını görmek istiyordum, ne hissedeceğimi merak ediyordum. Karışık duygular işte. Dönmesine çok seviniyorum ama kırmızı otomobilin yanında geçip gidebileceği düşüncesine takılıyorum. Muhtemelen sezon boyunca yarışları böyle karışık duygularla izleyeceğim. Onunla kapışırken Alonso’dan nefret ederdim, şimdi ise İspanyol pilotu ona karşı desteklemek durumunda kalacağım.

Aldığı para onun standartları için çok az ki zaten dönüş kararı hakkında kendi web sitesinde yaptığı açıklamada asıl sebebin bir Alman takımında yarışmak olduğunu söylüyor. Eski dostu Ross Brawn faktörünü ve takımın da yeterince iyi olduğunu düşününce bu dönüşte paranın bir etken olmadığı rahatça anlaşılıyor. Konuşulan başka şeyler de var. Yeni FIA Başkanı Jean Todt ve onun Malezya ilişkileri, Petronas markası ve Mercedes 'i bir araya getirip ortaya dökülen teoriler var ama ne kadarı doğrudur bilemiyorum.
.
Mercedes McLaren’den ayrıldı ve Brawn GP’yi satın aldı. Yani Schumacher yıllardır Ferrari’nin en büyük rakibi olan takıma gitmiyor. Ross Brawn, Michael Schumacher ve Mercedes markası çok güçlü bir takım oldu. Henüz araçlar bile ortada yokken konuşmak erken ama herhalde sadece en çok ilgi toplayan takım değil, şampiyonluğun da en büyük adayı olacaklar. Formula 1’e yarayacağı da kesin, düşen ilginin artacağı ve güzel bir sezon geçireceğimiz çok açık. Belki Türkiye için de faydalı olur. Bu sene iyi seyirci gelir de İstanbul F1’i kaybetmez.

Şampiyon olmasını isteyemiyorum ama olursa üzülür müyüm onu da bilmiyorum. Kariyerine leke sürecek bir sezon geçirmesini ise hiç istemiyorum. Şampiyon olmayı başarırsa tarihin en büyük pilotu olduğu herhalde tartışılmaz ama diğer tarafta da Ferrari var, bilemiyorum işte. Ama en azından yarış kazandığında, onu yine podyumun en üstünde deli gibi sevinirken gördüğümde sanırım üzülmeyeceğim..

Keşke kırmızı arabaya dönseydi ama olsun.. Onu çok özlemiştik.. Her şeye rağmen, hoşgeldin The Rain Master..

20 Ekim 2009 Salı

Şampiyon Ross Brawn


Formula 1 2009 sezonunda takım ve pilotlarda zirve Brezilya’da belli oldu. Her ne kadar kağıt üzerinde en üstte gözüken pilot Jenson Button olsa da, şampiyonluğunda onda bile daha çok payı olan Ross Brawn benim gözümde sezonun tek şampiyonu oldu.

Brawn GP ortaya çıkardığı üstün araç ile sezonun ilk yarısında rakiplerine büyük bir üstünlük sağlamıştı. Bu dönemde Jenson Button 7 yarışın 6’sını kazandı ve sonra kelimenin tam anlamıyla savunmaya geçti. Bunu başarmak da tabii ki önemli bir iş. Bir yerde okudum ne kadar doğru bilmiyorum ama sanırım Button bu sezon sadece start ve pit stoplarda geçilmiş, pist üzerinde değil. Yine de sezonun ikinci yarısında hiç yarış kazanamayıp sadece bir kez podyuma çıkan bir sürücünün şampiyonluğu çok da tat vermedi. Bu yüzden tebriklerin tamamını olmasa da çoğunu Button değil Ross Brawn hak ediyor.

Barrichello’nun şampiyon olmasını tercih ederdim. Takım içinde biraz Button’ın kollandığı hissediliyordu, Barrichello da bunun sinyallerini sezon içinde vermişti ama yine de Brezilya sonrasında Button şampiyonluğu kutlamak için ülkesine çabuk dönebilsin diye özel uçağını ona tahsis etmiş. Güzel bir insan, sevmeyeni herhalde yoktur.

McLaren son yarış öncesinde Ferrari’nin 1 puan önüne geçti. Ferrari araç gelişimini çok uzun süre önce durdurmuş ve bütün gücünü 2010 sezonuna vermeye başlamıştı. Buna rağmen alınan puanlar ve gösterilen direnç tatminkar, araç üzerinde sezon boyunca çalışan McLaren daha yeni öne geçebildi. Belki son yarışta Ferrari tekrar öne geçecek.

Fisichella ise üzdü, bir şeyler başarabileceğini düşünmüştüm. Demek Luca Badoer’e boşuna kaptırmışız, bu işler o kadar kolay değilmiş. En azından Fisichella Abu Dhabi’de 1 puan alsa da Ferrari kariyeri 0 puan ile bitmese.

Bir an önce 2010 sezonu başlasın. Formula 1 izlemeyi özledim.

6 Ekim 2009 Salı

Fernando Alonso & Kimi Räikkonen


Ferrari taraftarı olan kimse Fernando Alonso’yu sevdiğini içine sindirerek söyleyemez, bu bir gerçek. Ben nefretimden dolayı iyi bir pilot olduğunu da kabul etmezdim ama bu düşüncem onu izlemeye devam ettikçe değişti. Sık sık “sanırım bu adam en iyisi” diyordum. “Sevmiyorum ama o kadar da nefret etmiyorum” diyebilmem ise McLaren’in hırsızlık davası ile başladı. Her şeyin ortaya çıkmasında onun da payı büyüktü. O eski itici hareketlerinden ve terbiyesizliklerinden de vazgeçmişti.

Alonso’nun aksine Kimi Raikkonen’i ise Ferrari sevenler arasında herhalde sevmeyen yoktur. Ben de çok severim. Ferrari öncesinde de severdim, McLaren için yarışırken de nefret etmedim. Kazandığı efsanevi şampiyonluktan sonra beni sık sık hayal kırıklığına uğrattı, pek iyi sezonlar geçirdiği söylenemez. Konsantrasyonunu kaybetmiş gibiydi, sanki onu zorla yarıştırıyorlardı. Gitmesinin Ferrari için de kendisi için de daha iyi olduğunu düşünmeye başlamıştım ama yine de “gitsin bu takımdan” diyemiyordum. Raikkonen’i önümüzdeki sezon kırmızıların içinde göremeyecek olmak üzücü ama sanırım takımdaki misyonunu tamamlamıştı. Umarım gelecek sezon Mclaren ile değil de kazanmasını isteyebileceğim bir takımda yarışır.

Bu imzanın maddi boyutunu tartışmanın pek anlamı yok, belli ki Ferrari işin o tarafından kendisine büyük fayda sağlayarak çıkıyor. Takımın ekonomisi ile ilgilinecek kadar da taraftarı değilim, ben sadece piste bakıyorum ve bence Fernando Alonso’nun transferi işin bu tarafında da Ferrari’ye çok şey kazandıracak. Neticede dünyanın en iyi pilotu gelecek sezon dünyanın en iyi takımında yarışacak.

Hoşgeldin koca kafa, güle güle buz adam..

4 Eylül 2009 Cuma

Sonunda Giancarlo Fisichella

Hep o koltukta bir İtalyan otursun istedim ki Ferrari’yi destekleyenler arasında bunu isteyenler zaten çoğunluktadır. Schumacher 1999’da Silverstone’da bacağını kırdıktan sonra gözümü Fisichella’ya diktiğimi hatırlıyorum, takımından koparıp Schumacher yerine sezon sonuna kadar onu yarıştırmak gerektiğini düşünüyordum. Giancarlo o sezon Benetton adına yarışıyordu ve takımın durumu pek iyi değildi. Hatta şimdi baktım, Benetton 16 puan alırken bu puanların 13’ünü Fisichella almış.

O sezon Schumacher yerine Mika Salo geldi ama bende Fisichella-Ferrari takıntısı devam etti. Hatta bilen bilir ne zaman Fisichella’yı görsem onu Ferrari’de yarışırken görmek istediğimi sürekli söylerdim. Açıkçası adı Luca Badoer’in yeri için geçtiğinde pek inanmadım, Force India’nın onu bırakacağını sanmıyordum.


Force India takım patronu Vijay Mallya “Herhangi bir İtalyan pilot için Ferrari’nin yarış koltuğu bir rüyadır.” demiş. Fisichella da rüyalarının gerçek olduğunu söylemiş ki bunda çok samimi olduğuna eminim. Kendisi Ferrari’de yarışmanın en büyük hayali olduğunu ve teklif gelmesi halinde para almadan yarışacağını çok daha önce de söylemişti.

36 yaşındaki Giancarlo Fisichella 1996 yılında başladığı Formula 1 kariyerini hayallerinin takımında sona erdirecek. Şimdi sırada -her ne kadar gelişimi dondurulmuş bir arabayla bunu başarmak çok zor olsa da- onu kırmızılar içinde bir kez de olsa podyumun en tepesinde görmek var.

En sonunda İtalya GP’si Monza'da, en büyük İtalyan markası Ferrari’nin koltuğunda hep görmek istediğim İtalyan olacak..

Forza Fisichella..

31 Ağustos 2009 Pazartesi

Formula 1 Spa - Francorchamps / Belçika


En sonunda oldu. Bütün imkanların, bütün dikkatin önümüzdeki sezona yöneltildiği ve umutların çok azaldığı sezonda Ferrari bir yarış kazandı. Tek pilotla yarışırken Hamilton’ın yarış dışı kaldığı bir günde sezonu McLaren’in önünde bitirmek adına çok önemli bir adım Raikkonen’den geldi. McLaren şu an yarıştığı araç üzerinde hala çalışıyor ve gelişiyor. Ferrari’nin ise buraya yeni parça bile getirmediğini bizzat Kimi’nin ağzından duyduk.

Cumartesi günü yeterince sürpriz yaşadığımızı düşünüyorduk. Şampiyon adaylarından Button ile son şampiyon Hamilton'ın gerilerde kalması ve Fisichella’nın pole pozisyonu değişik bir yarış izleyeceğimizi gösteriyordu. Özellikle Button ve Hamilton’un arka sıralardan alacağı start bize çok geçiş izletir diye düşünürken daha ilk turda bu iki pilot karıştıkları kaza sonrasında yarışın dışında kaldılar.

Startın kazananı beklendiği gibi Raikkonen oldu. Aslında tam önünde start alan ve kalkışta sorun yaşayıp ilk anda kalkamayan Barrichello ona zaman kaybettirdi ama ilk viraj sonrasında 3. sıraya çıkmıştı, hemen sonra da Kubica’yı geride bırakarak ikinciliğe yükseldi. Kaza sonrası piste giren güvenlik aracı çıktıktan saniyeler sonra, startta olduğu gibi o sihirli düğmenin (KERS) yardımıyla Fisichella’yı da geçti. Yarışın geri kalanında da hatasız bir sürüş ve doğru strateji ile pozisyonunu korudu.

Yarışın hatta belki de sezonun en büyük sürprizi ise Fisichella ve Force India takımı oldu. Pole pozisyonunda başlamalarına rağmen puan alabileceğine inananların sayısı pek fazla değildi ama araç bir sorun yaratmayınca ve Fisichella da hatasız bir sürüş sergileyince 2. olarak podyuma çıktılar. Luca Badoer mi? Boşverelim, sinirlenmeyelim.

Zirveyi ve İtalya Ulusal Marşını dinlemeyi özlemişiz. Bu sezon aynı sahneyi en azından bir kez daha görebileceğimize inanıyorum.

27 Temmuz 2009 Pazartesi

Felipe Massa

Forza Felipe..

Siamo Con Te..

5 Nisan 2009 Pazar

Petronas Malaysian Grand Prix 2009 / Sepang

Unutulmayacak bir yarış izledik, yağmurun neredeyse fırtınaya dönmesiyle yarış 32. Turda durdu ve tekrar başlayamadı. Kurallara göre yarış durdurulduğu turdaki sıralama ile bitmiş oldu, sürücüler ise yarışın %75’i tamamlanmadığı için puanların yarısını aldılar. Button yine kazandı, yağmur yağmasa daha rahat kazanacaktı. Glock ve Heidfeld ise podyum gören diğer pilotlar oldular.

Ferrari’de Kimi iyi start aldı ama Alonso’nun arkasında çok zaman kaybedince ön taraftan tamamen koptu. Yine de işin içine yağmur girmeseydi kağıt üzerinde iyi gözüken pit stratejisi ile yarışı üst sıralarda bitirebilirdi. Belki yağmur ile de bir şeyler başaracaktı ama onun da ipini Ferrari yönetimi çekti. Ne yapmaya çalıştıklarını anlayamadım. Eskiden bu tip beklenmedik taktiklerle çok yarış çevirdikleri oldu, bugün de belki fikir güzeldi ama daha yağmur düşmemişken risk alınacaksa en azından ağır yağmur yerine geçiş lastiklerini deneselerdi. Bunu bir yana bırakayım, neticede fena gitmeyen bir Raikkonen vardı, keşke o işe pite daha geç gelme şansı olan Massa ile girselerdi belki çok daha başarılı olabilirlerdi.


Bu sezon gerçekten bir acaip başladı. İlk yarış güvenlik aracı arkasında bitti, yarış sonrasına da yine içinde McLaren’in olduğu pist dışı olaylar damga vurdu. Bu kez de fazladan bir puan için yalan söyleyip ellerindeki puanlardan da oldular. Malezya’da ise mücadele tamamlanamadı, herhalde yarışın başlama saati başta olmak üzere yine çok şey tartışılacak.



29 Mart 2009 Pazar

ING Australian Grand Prix 2009 / Melbourne

Formula 1’de yeni sezon başladı. Bu sezon için yapılan değişiklikleri sadece kural değişikliği olarak görmemek lazım, artık çok farklı arabaların yarıştığı bambaşka bir Formula 1 var. Sezonun bizler adına yeniliklerinden biri de TRT’ydi, Serhan Acar ve Okay Karacan haberleri mutlu etmişti ama daha ilk yayında benden çok küfür yediler. Digitürk-TRT ortaklığı sağolsun, sürünerek uyandığım sabah yarışı 5-6 tur izleyebildikten sonra bilgisayara mahkum oldum. Sorun TRT kaynaklı olmayabilir, hukuki zorunluluk yüzünden uydusal yayınları şifrelemek zorunda olabilir ama buna önlem alması gereken Digitürk ya da herhangi başka bir platform ile iletişime geçip gerekli bilgilendirmeyi ve kontrolü yapmalıydı, ne yapılması gerekiyorsa yaptırmalıydı.
.
Brawn GP, son 20-25 günün parlayan takımı sezon öncesi hazırlıkları ve sıralama turlarında gösterdiği performansı yarış geneline de yaymayı başardı. Massa onlar için sanki başka bir dünyadan gibiler demiş, her şey iyi gitse bile iki takım arasında yaklaşık bir saniyelik fark var. Bu farkın en büyük sebebi de difüzör denen alet, Brawn GP farklı bir difüzör kullanıyor ve farkın 0,5 saniyesini de bu aletin yarattığı söyleniyor. Bu konuda tartışmalar var ve Nisan ayı içinde konu karara bağlanacakmış. Eğer illegal sayılırsa Brawn GP ile birlikte bu farklı difüzörü kullanan Toyota ve Willams’ın puanları tehlikeye girebilir. Legal sayılırsa ise diğer takımlar da hızla difüzörlerini aynı şekilde çift tünelli hale getirip performanslarını onlar da ciddi olarak yükselteceklerdir. Sadece difüzörde iş bitmiyor. Kers, yeni lastikler ve o geniş ön kanatlar ile mühendisler başka farklar da yaratacaklardır. Ne olursa olsun efsane insan Ross Brawn ve yarattığı takım takdir edilmeli, Ferrari’nin süründüğü Melbourne’de yüzüm en azından onu podyumda görünce biraz güldü.
.
Ferrari Avustralya’dan puansız dönüyor. Oysa iki araba da iyi start aldı, Massa yarışta uzun süre tepelerde kaldı ama önce geriye düştü sonra da mekanik arızadan dolayı yarışı tamamlayamadı. Raikkonen’de de değişiklik yok, yine kötü bir hata yaptı ve spin attı, yarışı da tamamlayamadı. Hamilton geriden başlamasına rağmen 10. sıraya rahat tırmandı, sonra da genelde olduğu gibi şansı yanındaydı. Önünde olan kazalar ve yarışı önünde bitiren Trulli’nin yarış sonrası aldığı ceza ile üçüncü sıraya çıktı. Yarışın bitimine 3 tur kala üçüncülük mücadelesi yapan Vettel ve Kubica kaza yapınca yarış güvenlik aracının arkasında sona erdi. İkisine de yazık oldu, çok iyi yarış çıkarmalarına rağmen puan alamadılar. Vettel’in kaza sonrası telsizden “Çok üzgünüm, ben bir idiotum” dediğini duyduk, en azından 4. olacakken yarış dışı kaldı.
.


Muhtemelen Avrupa’ya dönene kadar böyle ilginç yarışlar izleyeceğiz, Ferrari ve McLaren’in Brawn Gp’yi yakalaması bu şartlar altında zor, çok çalışmaları arabaları ciddi anlamda geliştirmeleri gerekiyor ama çok da anlamadığım o difüzör olayı bu sezonu önümüzdeki haftalarda çok daha değişik bir şekle sokabilir.