26 Ağustos 2011 Cuma

Diego Alfredo Lugano Moreno


Dün Ali Koç'un yaptığı gurur verici açıklamanın sonunda söyledikleri, yani istemeden de olsa bazı oyuncular ile yolların ayrılacağı bilgisi bu sabah itibariyle gerçek olmaya başladı. Belki de benim gördüğüm en iyi Fenerbahçe kadrosu ilk firesini ne yazık ki Lugano ile verdi.

Duygusal şeyler yazacak halim yok, istemiyorum. Acı veriyor ve yapacak bir şey yok. Kalan sağlar bizimdir diyoruz, oyuncular gitse de Fenerbahçe hep ayakta kalacak bundan şüphe etmiyoruz ama bazı şeylerin bu şekilde sona ermesine insan çok üzülüyor. Satmak zorunda kalmak, bu gerçekten çok üzücü..

PSG'ye gidiyor Lugano. Ginola'lı bir PSG formam vardı artık bir tane de Lugano'lu olur.

Emeklerin için, bu formaya akıttığın her damla ter için, sahadaki ben olduğun için teşekkürler. Bu taraftar seni hiçbir zaman unutmayacak, bu ülkeye her gelişinde seni yine el üstünde tutacak.

Yolun açık olsun Tota.

25 Ağustos 2011 Perşembe

Fenerbahçe Dışarı

Her hafta çok fazla gelişme oluyor, üzerine konuşacak çok olay oluyor. Dün bir nevi final oldu, en azından bu final vuruşunun benim tarafımdan nasıl gözüktüğünü yazayım.

UEFA Türkiye’ye “bir şekilde” gelir, neler oluyor bakalım burada diyerek sorular sorar. Savcı ve TFF Fenerbahçe’nin suçlu olduğuna inandıklarını fakat ülkedeki sistemin hemen küme düşürmelerine müsaade etmediğini söyler. UEFA bunun üzerine standard ve geçmişte de uyguladığı sistemi TFF’ye açıklar. “Eğer Fenerbahçe Şampiyonlar Ligi’ne girerse biz de kendi soruşturmamızı yaparız ve suçlu bulursak kendi cezamızı veririz. Bunun olmasını istemiyorsanız ya Fenerbahçe çekilmeli ya da siz Fenerbahçe’yi men etmelisiniz” der. Bu aslında Fenerbahçe’nin isteyeceği bir uygulamadır, sistemin dışında bir kurum tarafından yargılanmak. UEFA soruşturmasını yapsaydı neler olurdu bilemeyiz. Kendi kurumlarınca suçlu bulunan ama UEFA nezdinde bir suçu tespit edilemeyen kulüpler oldu. Bunun tam tersi de yaşandı. Ama suçu tespit edilmeden kimseye bir yaptırım uygulanmadı.

TFF bunu yani UEFA'nın kendi soruşturmasını yapmasını istemez ve Fenerbahçe’den Şampiyonlar Ligi’nden çekilmesini talep eder. Bu talep kabul görmeyince de Fenerbahçe’yi UEFA'yı öne sürerek Şampiyonlar Ligi’nden men eder. Oysa 23 Ağustos tarihinde yani UEFA’nın Fenerbahçe ile ilgili yazısını TFF’ye gönderdiği söylenen gün Mehmet Ali Aydınlar “UEFA duruma el koydu diyemeyiz, sadece gelip bilgi aldılar.” açıklamasını yapmıştır. Bir sonraki gün ise, UEFA kaynaklarından Fenerbahçe’nin kura çekimine katılacağı bilgisi gelmişken, aynı gün içinde "uluslararası kurumlar önemli" açıklaması yapan Cumhurbaşkanı ile görüşen TFF, UEFA’nın talebi üzerine Fenerbahçe’yi men ettiğini açıklar.

Ama Fenerbahçe’yi UEFA men etmemiştir. Trabzonspor ve Beşiktaş’ın devam ettiği yerde Fenerbahçe’nin men edilmesi gibi bir kararın UEFA’dan çıkmış olmasına imkan yoktur. Hele ki böyle bir kararı dün Mehmet Ali Aydınlar’ın söylediği gibi gazete haberlerine bakarak alması mümkün değildir.

TFF ve savcılık Fenerbahçe’nin suçlu olduğunu UEFA’ya bildirmiştir. Bu UEFA açıklamasında geçen “the decision of the Turkish Football Federation to withdraw Fenerbahçe SK from the UEFA Champions League 2011/12 due to the fact that the club has been involved in match-fixing" cümlesi bunu açıkça göstermektedir. TFF hükmünü vermiştir ve bunu savcı ile birlikte UEFA’ya bildirmiştir. UEFA da "eğer şike varsa ya Fenerbahçe dışarıda kalsın ya da biz de soruştururuz" demiştir. TFF de bu soruşturmanın yapılması yerine Fenerbahçe’yi men etmeyi tercih etmiştir. Ve bunu son dakikada yaparak tüm itiraz haklarının da önüne geçmiştir.

Mehmet Ali Aydınlar dün akşam net olarak “Fenerbahçe genel kurul yapıp tutuklu olan yöneticileri ile bağını koparsaydı Şampiyonlar Ligi’ne gidiyor olurdu” bile dedi. Yani Fenerbahçe suçsuzluğunu savunduğu için, yöneticilerinin içeride haksız yere tutulduğunu düşündüğü için cezalandırıldı.

Çok şey oldu, çok haksızlıklar yaşandı ama dün olanlar çok büyük darbe oldu. Dün UEFA değil ama TFF Fenerbahçe’ye çok ağır ve yanlış bir ceza verdi. Şimdi de Fenerbahçe’nin bir ceza kesmesi lazım ve verilebilecek tek ceza da sistemi Fenerbahçe’den yoksun bırakmaktır. Fenerbahçe an itibariyle hakkı olan Şampiyonlar Ligi'nin dışına atıldıysa bu sistemin de tamamen dışına çıkmalıdır. Kimi çok önemli bir değişiklik olmayacağını düşünebilir, kimi de bunun Türk futbolu için bir yıkım olacağını iddia edebilir. Nasıl etkileri olacağını bilemeyiz ama sonunda her ne olacaksa artık daha fazla bu tiyatronun içinde olmamak lazım.

Ben bir taraftar olarak, geçtiğimiz sezonun büyük bölümünde askerlik sebebiyle Fenerbahçe’den uzak kalan ve Saraçoğlu’nda takımını desteklemeyi çok özlemiş bir taraftar olarak bu zevkimden mahrum kalmaya hazırım.

Ben bu kez de ligden çekilmemiz için yani Fenerbahçe'yi onların elinden almak için kulübe yürümeye hazırım.

2 Ağustos 2011 Salı

Huzur


Bloga yazmaya başlamak istiyorum ama bir türlü yazamıyorum. Sanırım içimden gelmiyor, yazacak şey bulamıyorum. Fikirler, kurulan cümleler hep malum gündem hakkında oluyor. O konu için de Twitter yeterli oluyor.

Ama bu fotoğrafı blog hak ediyordu. Son günlerde gördüğüm en güzel fotoğraflardan biri, belki de Fenerbahçe özelinde en güzeli.

Sanki baktıkça son 1 ay içinde yaşadığımız şeyleri alıp götürüyor, kötü günlerden uzaklaştırıyor. İnsan baktıkça huzur buluyor..