8 Aralık 2010 Çarşamba

Akatlar'da Iverson

Hafta sonu gidiyorum ve uzun bir zaman buralarda olmayacağım. Geldiğimde Iverson ülkesine dönmüş olabilir, neticede Beşiktaşlı arkadaşlar her ne kadar onun burada olmaktan çok mutlu olduğunu söyleseler de öyle karakterlere güven olmaz. Ben de Iverson'ı bir kez canlı izlemek için dün Akatlar'a gittim.

Bu transferin çok fazla sportif katkı sağlayamayacağı, Beşiktaş'ı zirveye taşımayacağı belliydi ki muhtemelen transferin öncelikli hedefi de bu değildi. Ama işin diğer tarafında da yani ürün, pazarlama, tanıtım, gelir vs. açısından baktığımızda da durum pek parlak gözükmüyor. NBA Tv Beşiktaş-Fenerbahçe maçını banttan verdi, Avrupa'da birçok basketbol izleyicisi Beşiktaş'ın adını öğrendi tamma ama neticede burada tribünler dolmuyor. Düşünün, ben bu transfer gerçekleştiğinde Beşiktaş'ın bundan sonra maçlarını Sinan Erdem olmuyorsa da Abdi İpekçi'de oynaması gerektiğini söylüyordum.

Normalde İnönü kapalısının yerleştiği pota arkası dün boştu ama muhtemelen bunun Bursa olayları ile ilgisi var. Zaten alınanlar olmuş, diğerleri de alınma tedirginliği ya da salona gidilmemesine dair yapılan telkinler sebebiyle Akatlar'a gelmemiş olabilir. Onlar olsaydı ortam mutlaka farklı olurdu ama ne olursa olsun, yukarıda da dediğim gibi ben daha fazlasını bekliyordum. Yanılmışım.

İstatistiklere bakmadım ama Iverson fazla oynamadı, hakemlerin saçma sapan düdükleriyle erken faul problemine girdi. Maçı da yanılmıyorsam 9 sayı ile bitirdi. Akatlar malum ufak ve basketbolcularla iç içe olunan bir salon, Iverson'ı o kadar yakından görmek de çok değişikti. Fiziğini az çok tahmin ederdik ama ben bu kadar ince ve zayıf gözüktüğünü hiç düşünmemiştim, çok şaşırdım. Sahadaki o ufak tefek çocuk zamanında korkusuzca Shaq'in üzerine giden Iverson'dı. Öyle bir fizik nasıl en iyiler arasına girmiş, nasıl bir NBA efsanesi olmuş buna inanmak çok zor ama Iverson da işte öyle büyük bir yetenekti..

Akatlar'da tribünde bir 'Murat' var, bilen zaten biliyordur. Çok normal bir adam olduğunu söylemek zor ama belli ki kötü niyetli de değil. Maçı ilk saniyesinden son saniyesine kadar yaşıyor, basketbolcularla birlikte oynuyor ve en az onlar kadar yoruluyor. İşi de biliyor. Zamanında tribünleri susturmaya çalışıyor, doğru zamanda ıslık başlatıyor. Savunmada oyunculara gerekli uyarıları da yapıyor. Bir basketbol takımına en kral amigodan daha çok faydası olur.

Maçı yorumlayabilecek kadar dikkatli izlemedim ve oynanan basketbol hakkında bir şeyler yazacak durumum yok. Zaten Akatlar'a gidiş amacım da başkaydı. Basketbol izlemek ve takım desteklemek için ise yarın Sinan Erdem'de olacağım.

3 yorum:

armgn dedi ki...

buralarda olmasan da yazacaksın diye anlıyorum. Tez dönmen dileğiyle

Arkhe dedi ki...

Umarım yazabilirim..

Teşekkürler Armağan.

tofi dedi ki...

insanlar ekranda 5kg fazla cıkarmıs:) gecen hafta alexi gördüm, W hotel önunde, aksamına da ligtv de 21 adlı programa katılmıs, kıyafeti aynıydı, o da manyak zayıftı, formayla daha kilolu duruyo stadda..