3 Eylül 2010 Cuma

Gelgit

Geldim ama yine gidiyorum ama bu kez keyif için, işler bitti ve sonunda tatil geldi. Verdiğim uzun arada baya bir şeyler oldu. Bunları bloga kısa kısa not edeceğim. Bazen neyin ne zaman olduğunu bulmak ve olanı nasıl yorumladığımı görmek için blogda arama yapıyorum. Bu 10 günlük dönem de eksik kalmasın..
.
.
.
Öncelik basketbolun. Turnuva öncesinde hiç umut vermeyen ve çok eleştirilen bu takım için şimdi final yolu çiziliyor. Başarma şansları da var. Bu takım geçtiğimiz sene hemen hemen bu zamanlarda bize heyecanlı günler yaşatıyorlardı, yine aynı şeyi yapıyorlar. Kim ne derse desin, bu takımın ortaya çıkmasında büyük payı olan Tanjevic’e teşekkür etmek lazım. Hatta bu turnuvanın sonucuna göre bazılarımızın özür dilemesi bile gerekebilir.
.
Dün Yunanistan’ın rezil oluşu çok hoşuma gitti, umarım İspanya onlaruı 30’a bağlar da kıçlarına baka baka ülkelerine geri dönerler. Ben de şanslı adammışım. Turnuvada sadece 2 gün maçlara gidebilecektim ve çok önceden 4-5 Eylül için biletlerimi almıştım. Yarın çok güzel iki maç oynanacak, İspanya-Yunanistan ve Sırbistan-Hırvatistan. Pazar günü ise milli takım. Biletix belası ile uğraşmaktan kurtuldum, milleti yine çıldırtmış. Önce sadece Zone 4-5 biletleri kalmış gözüküyordu, dün akşam ise bir gün önce ortada olmayan Zone 3 biletleri satılıyordu.
.
Yunanistan dedikten sonra geçtiğmiz Perşembe gününe dönmek lazım. PAOK maçı hakkında bu saatten sonra uzun şeyler söylemenin anlamı yok. Ben en çok uzatma dakikalarında gelen golden sonra takımın maçı tamamen bırakmasına sinirlendim. Fenerbahçe golü kalesinde gördüğü anda maç bitti, bunu kabul edemiyorum. Neyse, neticede Fenerbahçe yanında Galatasaray ile birlikte Avrupa’ya Ağustos ayında veda etti. Tek tesellim D-Smart’ın patlaması. Beter olsunlar.
.
Fenerbahçe Yobo ve Serkan Kırıntılı ile transferi kapattı. Yobo transferine ağırlıkla Bilica etkisiyle çok sevindim ki zaten çoğunluk da bu durumda. Sakatlık belasından uzak kalabilirse çok faydalı olacağını düşünüyorum. İki stoperimizin de ülkelerinin milli takımında kaptanlık yapıyor olması güzel bir şey. Herkesin hayalinde yeni bir “Uche-Högh” ikilisi var. Neticede transfer sezonu bitti ve bence Fenerbahçe’nin iyi bir kadrosu oldu. Okan Alkan ile ilgili bir şey söylemeyeceğim, o çocuk bir süre biraz geri planda kalsın. Aykut Kocaman ise bu hamlesiyle birçok Fenerbahçe taraftarını çok mutlu etti, biz böyle şeylere pek alışık değiliz.
.
Önder Turacı Kayserispor’a gitti, yolu açık olsun. İlk senesinde onda büyük potansiyel görüyordum ve “Türk Nesta” olacak diyordum ama o kendini zerre geliştiremedi ve ayrılmak zorunda kaldı. Keza Volkan Babacan da öyle. Ondan da umutluydum ama belli ki o da çalışmayı pek sevmiyor. Bu arada Önder’in Fenerbahçe karşısında forma giymemesi için kulübün uğraşmasını kabul edemiyorum. Küçük hesaplar bunlar, yakışmıyor. Burak Yılmaz etkisi olsa gerek.
.
Beşiktaş transfer sezonunu başladığı gibi hızlı bitirdi. Robinho’nun gelebileceğine pek inanmamıştım ama gelmesini çok istiyordum. “Ülkemizde böyle futbolcuları izlemek güzel” gibi bir kafada değilim, sadece Beşiktaş için olumsuz bir hamle olduğunu düşündüğümden bir Fenerbahçeli olarak bunu söylüyordum ama olmadı. Robinho’yu hiç sevmemem bir yana ayrıca iyi bir oyuncu olduğuna da inanmıyorum. Neticede transfer gerçekleşmedi ama birileri bu tiyatro sırasında Beşiktaş hisseleri sayesinde sağlam paralar kazandı.
.
Aurelio beni şaşırttı. Beşiktaş forması giyecek diye çok yıkılmış değilim ama ondan böyle bir şey beklemezdim. Bu ülkeye geri geleceğini düşünmüyordum. Beşiktaş taraftarı ise zamanında Ricardinho yüzünden ona çok tepkiliydi ama birçoğu bu transferi sindirdi ve bunu savunmak adına argümanlar üretiyorlar. Bu işler böyle işte, nasıl ki birçok Fenerbahçeli Emre’yi sindirebildiyse onlar da Aurelio’yu sindirebilir. Yanlış anlaşılmasın, Aureilo normal karşılandığı için kimseyi suçlamıyorum. Sadece ben kendi çevremdeki arkadaşlarımla bu tip konuları tartışırken onlar hep “farklı” olduklarını söylerdi, ben de buna karşı çıkardım. Yok işte bir farkımız, hepimiz aynı b*kun soyuyuz.
.
Galatasaray da haftalardır beklenen transferlerini son gün bitirdi. Misimovic’in futbolculuğuna laf edecek değilim ama Galatasaray’ın ihtiyacı olan oyuncu tipi olduğunu düşünmüyorum. Insua’nın satın alma opsiyonu varsa mantıklı bir hamle, Hakan Balta’nın durumu da ortada zaten.
.
Dün Ntv Spor’da Adnan Polat konuşuyordu. Bir saat boyunca televizyondan bir mırıldanma geldi ama aklımda adam gibi bir şey kalmadı. Sadece Keita gittikten sonra arkasından söylediği ahlak temelli kelimelere biraz tebessüm ettim o kadar. Bu arada söylemeden geçemeyeceğim Galatasaray, Atletico Madrid ve Arda olayı büyük komedi.
.
Papazın Çayırı blogda harika bir video gördüm, buradan izleyebilirsiniz. Ne kadar çok kişi görürse o kadar iyi. Koca stadyum oradan ayrılalı 5 yıl olmasına rağmen Alex diye inliyor. Böyle bir oyuncuyu taraftarı olduğum takımın forması ile izleyebildiğim için çok şanslı olduğumu bir kez daha anladım..
.
.
.
Cumartesi ve Pazar günü buralardayım, basket maçlarına gideceğim ama sonrasında bir şeyler yazabilir miyim bilmiyorum. Tatil öncesinde yola çıkmadan buraya bir daha uğrayamayabilirim. Bakalım bu kez ben yokken neler olacak..

Hiç yorum yok: