24 Eylül 2009 Perşembe

Falan Filan


Blogger’ın bu hali insanın bütün yazma şevkini öldürüyor, olanı biteni takip edesim bile kalmıyor. Araya bayram da girip yoğun iş temposuna bol alkollü bir ara verince blog öncelik sırasında çok gerilere düşüyor.

Süper Lig’de değişen bir şey yok. Zirvedeki iki takımın taraftarları ve medya galibiyet serisi üzerine ukalalık yapmakla meşgul, derbi öncesi puan kaybının pek mümkün olmadığı konuşuluyor. Çok da mantık dışı bir düşünce değil ama iki takım da ilginç bir şekilde aynı dönemde kötü futbol oynamaya başladı. Galatasaray daha iyi gibi gözüküyor ama iyi Galatasaray ile kötü Fenerbahçe aynı puanda, bunu atlamamak lazım. 10. hafta maç Kadıköy’de. Bakalım futbolun tanrısı, sihirbaz teknik direktör, mucizevi teknik adam, Rijkaard makus talihi değiştirebilecek mi.

Mustafa Denizli ve Beşiktaş ile ilgili yazmıştık. Ankara rezaletinden doğan bu ara ve önümüzdeki 4 hafta fikstürleri onlar için önemli bir şans. Sivasspor’dan ise bu sezon hiç bahsetmedik, kaybetmeye devam ediyorlar. Aynı çizgiyi devam ettiremeyeceklerini herkes düşünüyordu ama bu kadarını da herhalde kimse beklemiyordu.

Serie A ve La Liga’nın kaderi de Süper Lige benziyor. Inter-Juventus ile Barcelona-Real Madrid ikilileri ligden kopup gidecek gibi gözüküyor. Barcelona Inter maçında sinyali vermişti, acaba Şampiyonlar Ligi motivasyonu mu diye düşündük ama değilmiş. Son iki lig maçı geçtiğimiz sezonun Barcelona adına sadece kağıt üstünde bittiğini ama sahada hala aynen devam ettiğini gösteriyor. Real Madrid seneye de bir 200 milyon € daha harcamak zorunda kalabilir.

İtalya’da ise her ne kadar puan durumu an itibariyle net olarak bir şeyleri belli etmese de çok belli ki Inter ve Juventus’dan başka bir takımın şampiyon olma şansı yok. Bence Juventus’un da şampiyon olma ihtimali hiç yok o ayrı. Milan da Şampiyonlar Ligine katılabilirse o büyük başarısını kutlar.

Premier Lig bu sezon da bambaşka. Manchester derbisi ağzımızı yine açıkta bıraktı, Giggs hayranlığımızı bir kat daha arttırdı. İlk devre beklemediğim kadar baskın çıkan City’ye karşı ikinci devre karşı konulamaz bir United baskısı izledik. Yine de maçın hakkı beraberlik demek kolay değil, United ikinci devre galibiyeti çok hak etti. Tabii ki bu Hughes’un uzatma dakikalarına yaptığı itirazı haksız çıkarmaz ama Old Trafford işte, normal.

Chelsea Tottenham’ı da zorlanmadan geçti ama maç 1-0’ken Keane’nin düşürülüşü bence penaltı. Gerçi orada beraberlik gelse de bence Chelsea puan kaybetmezdi. İlk iki sıra belli ki United ve Chelse arasında gidip gelecek ama 3. ve 4. sıralar için verilecek mücadele de en azından şampiyonluk mücadelesi kadar keyif verecek.

Almanya ve Fransa henüz şekillenmedi, en azından ben fikir belirtecek kadar takip edemedim. Eurobasket’e ise özellikle değinmedim, elim gitmedi. Turnuva öncesi büyük çoğunluğun şampiyonluk adayı olan İspanya turnuvayı kazandı, biz ise beklediğimiz gibi Yunanistan’a elendikten sonra tüm maçları kaybettik. Beklendiği gibi acımasız eleştiriler hemen döküldü, en düzgün kalemler bile nankörce eleştiriler yapmaya başladılar. Tabii ki şaşırmadım, bizde bu işler böyle. Nankörüz. Bütün düşünceler ve yorumlar tek bir topun 40-50 cm’lik bir çemberin içinden geçip geçmemesine göre değişebiliyor.

Şimdilik bu kadar. Buna da şükür. Blogger dualarımız seninle, lütfen geri dön. Aslında galiba bugün daha iyi gibiydi, yoksa düzeldi mi? Umarım.

Blog takip edemeyince boş zamanları New Star Soccer almaya başladı. Eskiden oynardım, bu aralar anlamsızca tekrar tutuldum. Basit ama muhteşem bir oyun, bilmeyenler bir denesin. Çok eğlenebilirler. Şifre arayan olursa yorumlardan yardımcı olurum.

8 yorum:

Pamukk dedi ki...

heheueh başka bişey dileseymişin bak duan kabul oldu blogger düzeldi

Unknown dedi ki...

Aslında değişen insanın gözüne batan o kadar çok şey olmasına rağmen, bu aralar senden daha Süper Lig odaklı bir yazı bekliyordum. Olmadı. Canın sağolsun. Ama Daum'un 6da 6 ne zaman gördünüz ki lafı. Kazım'a tekrar arka çıkıp ceza almasını önlemesi üzerine belki iki kelime edersin?
Galatasaray müthiş gidiyor, ama seninde dediğin gibi Fenerbahçe kötü dense de aynı puanda ve kayıpsız. Tek fark gelecek vaadi. Fenerbahçe kemikleşmiş 11 ile 90 dakika çıkarıyor neredeyse, oysa Galatasaray ön hattın yorgunluğunu ROTASYON ( bu senenin lafı bende kullanayım) ile dinlendirmeyi başarıyor.

Bence puan kaybı Fenerbahçe maçını beklemez. Galatasaray'ın Eskişehirspor maçından sonra. S.Graz-Trabzon-Dinamo-Fenerbahçe-Dinamo gibi çok zorlu olacağına inandığım bir dönemece giriyor. burada puan kaybı yaşayacağına inanıyorum. Ama geleceğe çok daha parlak ve sağlam adımlarla ilerleyen bir Galatasaray gördüğüm için bu konuyu dert etmiyorum. Galatasaray olası bir Kadıköy yenilgisinden sonra bile yoluna devam edecebilecek güce, isteğe ve yeteneğe sahip.
İki söz daha:
Rijkaard'ın futbolcusunu (Keita) sakinleştirme çabaları ve maç sonu açıklamaları. Eğer Kasımpaşa maçında yenilse idik aynı şeyleri söylerdi diye düşündüğüm için KOCAMAN bir Alkış diyorum.

Arkhe dedi ki...

Dediğim gibi işte Blogger sorunu ve Bayram tatili beni biraz uzaklaştırdı. Daum'un son isteyeceği şey taraftarı karşısını almaktır. O açıklamayı da izlemiştim ve çok neşeli bir tavırda konuşuyordu. Galatasaray'da olduğu gibi Fenerbahçe'de de ciddi bir tercüman sorunu var, daha yumuşak şeyler bir anda bu kadar sert aksettirilmiş olabilir. Yanlış tercüme demiyorum, tarz sertleşmiştir belki de.. Kazım'dan hiç haz etmiyorum ama arka çıkmasını da takdir ediyorum. O taraftara inat yapılan her hareketi destekliyorum.

Puan kaybı olacağını ben de düşünüyorum, Fenerbahçe'nin bu deplasmanı da Antep deplasmanı da çok zor geçecek. Gelecek vaadinden bahsedeceksek de daha uzun vadeyi de düşünmek lazım, Fenerbahçe'nin ikinci yarı çok ciddi bir fikstür avantajı var..

Rijkaard'ın abartılı derecede tanrılaştırıldığını düşünüyorum. Çok detaya girmeyeceğim ama ben hala geçen sene Skibbe'nin takımında bazı maçlarda gördüğüm futbolu bu sezon göremedim..

father vic dedi ki...

herkes galatasarayı barca ya benzetsede özellikle zor maçlarda manu gibi onuyor takım..bu maçlarda ayhanın olmayışı da etken olabilir bu duruma tabi..

bir de derbi öncesi süreçte galatasaray trabzon dinamo bükreş ve fenerbahçe maçlarını istanbulda oynayacak..fener önce antepe sonra romanyaya gidecek ve istanbula dönüp derbiye çıkacak..zorlu dönemeç fenerbahçenin aleyhine gözküyor şu an

Pamukk dedi ki...

2.yarı fikstür avantajı değil fikstür ayarlaması o :p

Unknown dedi ki...

Valla Arkhe, Daum'un açıklaması konusunda seninle aynı fikirde değilim. Senin yaptığının biraz kendini kandırmak ve olayı yumuşatmak gibi geldi bana. Her ne olursa olsun çok uzatılmaması gereken ama Daum'un uyarılması gereken bir konu bence.
Çünkü Fenerbahçe bir Köln değil. Köln 6 da 6 görmemiştir belki ama Fenerbahçe sene içinde çok daha iyilerini gördüğünden eminim.

Kazım'a destek çıkılmaya devam ettikçe, kimse bak kardeşim sen yanlış yapıyorsun demedikçe o çocuk böyle oynamaya devam eder. Dün akşamda dediğim gibi Fenerbahçe kazım ı satmaya kalksa, hangi takım alır????
Trabzon :)

İkinci yarı fikstür avantajına gelince, Galatasaray ve Fenerbahçe takımlarının hiç bir zaman önemli olmadığı düşünmüşümdür.
Ayrıca ikinci yarıda bu kadar çok avrupa kupası maçı araya sıkışmayacak. Dünya Kupas elemelerinden elenmiş Avrupa da da en fazla 2 hafta da bir maça çıkılır. Bu avantaj mı değil mi ayrı bir konu tabi ki.

Rijkaard konusuna gelince, Türkiyeye gelmiş en iyi futbol+hocalık kariyeri olan bir teknik direktör. yanında ki Neeskens ve Puyol ile Barcelonayı bu düzeylere getirmiş bir hoca, ve Galatasaray'da da gelecek vaat ediyor, hem altyapıya hem şu an ki takıma. bu yüzden de yüceltiliyor.

Oynanan futbola gelince, unutmayalım ki Rijkaard takımda istediği kafa ve mental yapıyı Barcelona'da oturtturana kadar, Barcelona 15.liğe kadar gerilemişti.
Onun için şu anda çok bile iyi hatta şansı ile müthiş bir performans sergiliyor.

Bu yüzden bence her övgüyü şu an itibarı ile hak ediyor.

Arkhe dedi ki...

Emre;

Aslında bunları yüz yüze de konuştuk ama iki kelime yazalım ki saygısızlık yapmış olmayalım. :)

Emin ol Daum ile de gerekli konuşmalar yapılıyordur, Kazım da yüzlerce kez uyarılmış ve yanlış yaptığı söylenmiştir. Bunu bir tek senin düşünmediğine eminim. :)

Fikstür konusunda ise ikinci devre Fenerbahçe deplasmana gitmeyip de avantaj elde ettiğinde Necati Ateş gibi "Hep biz deplasmanda oynuyoruz ama" sızlanmaları duyarsak şaşırmayacağım. :)

Rijkaard önemli bir futbol insanıdır, bu ülkenin gördüğü en büyük futbol adamı da olabilir ama şahsen işin biraz bokunun çıktığını düşünüyorum. :)

Tuner dedi ki...

NSS 2 candır =) bir de capraza sürebilsen topu =)))