30 Ekim 2010 Cumartesi

Bursaspor 1-1 Fenerbahçe


Bu hafta hala inanamadığım Iverson transferi, mükemmel geçen Formula 1 Kore GP, Beşiktaş'ın üst üste 3. mağlubiyeti ve Trabzonspor gibi yazmak istediğim çok şey oldu ama ayıptır söylemesi 3-4 günlüğüne Ölüdeniz' kaçtım, orada da bu işler hiç umrumda olmadı. Bu maçın da ilk yarısını havalimanında ayakta, ikinci yarısını ise kayıttan izleyebildim. Futbol adına her şeyin olduğu mükemmel bir maç olmuş ve bu maç bir Fenerbahçeli olarak beni ayrıca keyiflendirdi.

Fenerbahçe deplasmanda son şampiyon Bursaspor karşısında 3 puanı kaçırdı ama 1 puanı da kurtardı. Ben dün izlediğim takımı çok beğendim. Niang, Dia ve Lugano gibi isimlerin yokluğunda sahaya çıkan kadro çok doğruydu. Hatta bu yapıdaki bir kadro Galatasaray maçında da sahada olmalıymış. Aykut Kocaman'ı o seçimi için çok suçlamıyorum, çoğunluğumuz onunla aynı fikirdeydik. Alex-Niang-Dia-Stoch dörtlüsünün büyüsüne kapılmıştık. Zorluk derecesi yüksek maçlarda ise Bursa deplasmanında gördüğümüz yapıda bir kadro olmalı, Emre-Mehmet ikilisi yetemeyebiliyor. Biz Galatasaray maçını zorluk derecesi yüksek maçlar arasında saymayarak hataların en büyüğünü yaptık. Dün akşam ise sahada doğrular vardı, Bursaspor deplasmanında böyle bir orta saha olmalıydı. Fenerbahçe eksiklerine rağmen maçta üstün olan taraftı. Her iki devrenin de büyük bölümünde oyuna hükmetti, son yarım saat Bursaspor'u büyük ölçüde sahasına kapattı. Bu kadar tempolu bir Fenerbahçe'yi görmeyeli çok olmuş. Beşiktaş ve Galatasaray maçlarından sonra üzgündüm, bu maçta galibiyetin kaçmasına da üzüldüm ama Fenerbahçe'nin oynadığı futbol üzüntümü hafifletti.

Fenerbahçe 16. dakikada Semih ile öne geçtikten sonra devamının geleceği hissediliyordu. Bursaspor geride olmasına rağmen oyuna hükmedemiyordu ve savunmada da eksik yakalanacak gibiydiler. Fenerbahçe ise özellikle son 15 dakika rakibine ceza sahası çevresinden çok fazla duran top imkanı verdi ve ikinci devre de bu şekilde başladı. Bursaspor atarsa duran toptan atacak gibiydi ve öyle de oldu, Fenerbahçe kornerden pis bir gol yedi. Golü yedikten sonra ise takım kazanmak için elinden geleni yaptı. Aykut Kocaman'ın oyuncu değişiklikleri de bence iyiydi. Fenerbahçe Bursaspor üzerinde baskı kurmaya başlamıştı ve Stoch açık alan bulamayacaktı. Oyundan da biraz düşmüştü. Andre Santos en kötü haliyle bile ayağı iyi top yapan bir adam, o girdikten sonra Fenerbahçe topa iyice sahip olmaya başladı. Dia olsaydı Stoch yerine o da güzel bir hamle alternatifi olabilirdi. Cristian-Kazım değişikliği ise çok büyük olmasa da maçı kazanmak adına alınmış bir riskti. Bu oyun anlayışının karşılığında kalesinde iki net gol pozisyonu da gördü ve çok iyi oynadığı bu maçı neredeyse kaybediyordu.


Fenerbahçeli futbolcuların form durumlarında genel bir yükselme olduğu çok açık, hepsi sezon başına göre çok daha ilerideler ama Mehmet Topuz ve Emre bir başka ilerledi. Her ikisi de Fenerbahçe'ye geldiklerinden beri en iyi dönemlerini geçiriyor olabilirler. Emre'nin yaptığı iyi işler zaten belli, bunların yanında artık onu daha fazla ön tarafta görmeye başladık ve etkili de oluyor. Mehmet Topuz da o ürkekliğini, acemiliğini sonunda attı. Kendine daha çok güveniyor, artık sahada varlığını hissettiriyor.

Kim ne derse desin ben Caner'den de memnunum, Fenerbahçe onun sayesinde 5 yabancı ile oynayabiliyor. Galatasaray günlerine göre ileride nispeten daha az gözüküyor ama işin savunma tarafında çok konsantre ve elinden geleni ciddi bir şekilde yapıyor. Dün Volkan Şen'in adını çok az duyduysak bunda Caner'in de payı var. Zamanında Uğur Boral'dan beklediğim ama göremediğim şeyleri o yapıyor. Yeteneği zaten var, ciddiyeti elden bırakmayıp bu şekilde ilerlemeye devam ederse çok iyi bir sol bek olabilir.

Kaptanı beyaz ayakkabılar ile gördüğümü pek hatırlamıyorum ama yakışmış. Dün Alex de bir farklıydı, sanki o da oyununu bir üst seviyeye taşımıştı. Takımıın en iyilerinden biriydi. Maçın son dakikasına kadar çok aktifti ve hep oyunun içindeydi. Onu böyle istekli görmek çok güzel..

Maç sonunda yaptıkları ve yapamadıklarıyla ön plana daha çok Sercan çıktı. Son dakikalarda girdiği iki net pozisyondan birini atsa kral olacaktı ama işi bitiremedi. Gerçi Volkan'ın da hakkını vermek lazım, her iki pozisyonda da maçtan kopmadığını gösterdi. Sercan kaçırdıklarıyla öne çıktı ama bence maçın Bursaspor adına en iyi oyuncusu Turgay'dı. Çok güçlü ve hiç durmuyor. Rakip savunmayı tek başına dağıtıyor, her şeyi yapıyor. Bursaspor kontra ataklar dışında ileride ne kadar gözüktüyse bu Turgay sayesinde oldu.


Tabii bu skordan sonra Fenerbahçe'nin önemli maçları kazanamıyor olmasına yapılan vurgular arttı ama katılmıyorum. Kadıköy'de oynanan iki derbide alınan beraberlikler önemli kayıplar tamam ama diğer üç maç da çok zor deplasmanlardı. Bursaspor ve Galatasaray maçlarından önce oynanan maçlarda da takım sancılı bir dönemin ortasındaydı, kendine gelmeye çalışıyordu. Yani kısaca Fenerbahçe'nin önemli maçlarda kazanamamış olmasını sabit bir sorun haline getirecek kadar abartmamak lazım.

Fenerbahçe için kalan 8 maçta 20 puan hedeflediğimi yazmıştım. O hesapta Bursaspor deplasmanı karşılığında 1 puan vardı. Şimdi kaldı 7 maç. Sezon başında olanları, bugüne kadar yaşananları şöyle bir düşününce an itibariyle Fenerbahçe iyi bir yerde diyebilirim. Puan hesaplarından da önemlisi Fenerbahçe iyi top oynuyor. Sezon başına göre takım her hattıyla çok ilerledi ve gün geçtikçe daha çok zevk veren bir takım haline geliyor. Yavaş yavaş Aykut Kocaman'ın yapabildikleri ortaya çıkıyor. Yani kısaca Fenerbahçe iyiye gidiyor..

2 yorum:

Bolat dedi ki...

maçları izleyemiyorum ama anladığım kadarıyla takım iyi yolda lerliyor... aykut kocaman ı severim ama iyi bir teknik direktör olduğunu düşünmüyordum... inşallah beni yanıltacak...

sarıkamış dolaylarındaki askerden selamlar bu arada:)

Arkhe dedi ki...

Geçen aklıma gelmiştin, hiç sesin çıkmayınca ne yaptığını merak etmiştim. Hayırlı teskereler Bolat. :)