15 Nisan 2009 Çarşamba

Chelsea 4-4 Liverpool

Harika bir Şampiyonlar Ligi gecesi oldu, maçın sonunda ortaya sıradışı bir skor çıktı. Harika bir futbol izlemedik, maç daha çok iki teknik adamın savaşı gibi geçti. Benitez karşılaşma öncesinde İstanbul’u Uğur Önver kadar çok olmasa da kullanarak ve iddialı demeçler vererek sanki Chelsea üzerinde bir baskı oluşturmak istemiş. Chelsea’de belki de bu yüzden biraz çekingendi, savunma da güven vermiyordu ve bir gol paniğe yol açabilirdi ki bu sinyali daha ilk dakikada Alex vermişti. Tribünlerde de bu korku var gibiydi, maçın başından itibaren sessiz kaldılar.
.
Liverpool sahanın kayıp adamı Torres ile 10. dakikada bir pozisyondan yararlanamadı ama Cech’in hatalı barajını ve yer tutuşunu çok iyi değerlendiren Aurelio ile öne geçti. Aynı oyuncu 7-8 dakika sonra bir duran top daha kullandı, bu kez de Ivanovic hata yaptı ve penaltıya sebep oldu. Bana gol getirecek hissi vermeyen baskı bir anda iki gol getirmiş oldu. Chelsea’nin hücum tehditi yoktu, Gerrard yerine oynayan Lucas ile oluşan üçlü Chelsea orta sahasına üstünlük sağlıyordu ve bunun sonucunda da baskı geliyordu. Drogba ilk devre zaten yok gibiydi, bir pozisyonda sakatlanır gibi oldu ve sonrasında hiç gözükmedi. Liverpool bu baskının karşılığı pozisyonları bulamadan ve hatta belki de istediği oyunu oynayamadan iki farkı yakaladı. İlk devre bitmeden Hiddink Anelka hamlesini yaptı. Herhalde Aurelio ile Benayoun’un tarafını rahatsız etmek ve baskıyı azaltmak istiyordu, fazlasını aldı.


İkinci devre Chelsea o baskıyı yemedi, daha rahat oynamaya başladılar. 35'de oyuna giren Anelka sağ kanattan iyi gitti, sert ortaladı ve bu kez de Reina’nın hatası ile fark bire indi. Liverpool adına çok da fazla bir şey değişmedi, her ihtimalde zaten bir gol gerekiyordu. Bu golden 5-6 dakika sonra kazanılan serbest vuruşta topun başına Alex geçti ve adeta kustu, topa muhteşem vurdu. Devre arası bu adam için transfer haberleri çıktığında çok istemiştim, Yunanistan’a gitme ihtimalinden bahsediyorlardı. Bu golden sonra oyun iyice Chelsea’nin istediği gibi gitmeye başladı ve bir gol de Lampard ile buldular. Ivanovic’i gözüne kestiren Benitez’in Riera hamlesi işe yaramayacak gibi gözüküyordu ama işte Liverpool, tekrar geri döndüler. Önce Lucas’ın şutu Essien'e çarpıp Cech'i de yanıltarak ağlara gitti. Hemen sonrasında da Riera’nın ortasını Kuyt kafa ile gole çevirdi.


Acaba mı dedik, umutlandık ama olmadı. Lampard noktayı koydu ve Chelsea Barcelona’nın rakibi oldu. Herhalde bu turu ancak Liverpool bu kadar zorlayabilirdi. 4-4 olduktan sonra Essien çizgiden bir gol çıkardı, işin içinde Liverpool olunca o gol olsa belki bir gol daha gelirdi diyebiliyoruz. Gerrard olsa bir şeyler değişir miydi bilinmez ama kaptan riske atılmayarak belki de bu kez Premier League, Şampiyonlar Ligine tercih edildi. Kaptan ile birlikte takımı sürükleyen diğer isim Torres’den de hiç verim alamadılar. İlk maçtaki skora ve bu iki oyuncunun yokluğuna rağmen böyle bir maç izlettirmek büyük başarıdır. Bunu da Liverpool’dan daha doğrusu Benitez’in Liverpool’undan başka bir takımın yapabileceğini sanmıyorum.

1 yorum:

Şen Şef dedi ki...

Valla naif karşılaştırmalar yapmayacağım bizim boklu derbiyle tabi ki ama, hızıyla, becerisiyle, ahlakıya, kazananı ve kaybedeniyle, seyircisiyle aslan gibi maç oldu. İlaç gibi geldi.

Uğur mu Önver mi ne haltsa, aman dedik yahu, zevzek herif zırt pırt maçın sonunu ilan ediyor. Daha maçın 65. dakikası "şöyle olur böyle olur". Yahu ne mutlu sana ne bok olacağı hiç belli olmayan, sürekli iki tarafa gidip gelen bir maçı anlatıyorsun. Bi dur da. Sanki hangi takımın turu geçtiğini ilk telafuz edene madalya veriyorlar. Gereksiz herif. Ne zaman acaba PES gibi stadyum sesi olan ama spiker olmayan yayın seçme şansımız olacak? Hatta bi köşede top kimdeyse adı yazsın yeter. Sanki ben seyrederken şut çekildiğini topun taca çıktığını, hakemin ofsayt verdiğini anlamıyorum. Bıktım ulan spikerlerin alayından SİEE