30 Eylül 2009 Çarşamba

Alaçatı finale

Artık bitiriyoruz dedik, bitirelim madem...

Windsurf
Tabi bu resimdeki ben değilim. Ve tabi eylül ortasına kadar da board'un üstüne çıkmadım. Normal olarak. Ve fakat ondan sonra az çok kıvırdım diyebilirim. Haziranda başlasaydım peheey diyebilmek için bilinçaltım beni durdurmuş olabilir bu vakte kadar. Bakalım gelsin seneye jibe atmalar, 7 metrekare yelkenler. Dün 5.0'la çıktım bu arada boru değil :) Efendim kalkıp da heralde sadece rüzgarın sesi ve sen filan gibi cümleler kasmaya gerek yok, sörf işte, Rüştü'den bağımsız. Güzel bişey yani ne bileyim, daha iyi yapınca daha da zevkli oluyor sanırsam. Rüzgar sörfünün -artık herkes biliyor zaten- Alaçatı'dan ala mekanı yok Türkiye'de, Datça filan zordur yani öğrenmek için (bak bak gitmiş de denemiş gibi). Evet baba, yavaş yavaş board'un küçülecek, yelkenin büyüyecek, kilometre işi yani ne diyim ben sana. Yaparsın yaparsın :))



Sakız
Karşı tarafta malum Sakız Adası var. Kios diyor yerliler, onu Xhios diye mi ne yazıyorlar. Biz Sakız demişik, sakız ağacının yeri yurdu olması bakımından, yunancada sakız mastika bu arada, hani Trakya'nın ooOo mastika mastika'sı, sakızla tatlandırılmış bir çeşit uzo zaten, Bulgar mastikası daha bizim rakı gibi. Çeşme'de de var bu ağaçlardan, çok az kalmış ama var. Falım firması bu işe el atmış, arttırmaya çalışmakta sayılarını. Hakikaten de ağaçtan damladığı için damla sakızı dediğimiz bu reçineyle tatlandırılan sütlü tatlılar (özellikle de muhallebi), kurabiyeler, Türk kahvesi, Votka filan çok acayip başarılı. Reçeline ceviz batırıp yiyerek yoldan çıkar insan filan. Yalnız asıl bomba sakız likörü (buna mı diyorlar mastika diye merak ettim ama likörü başka mastika, uzosu başka mastika). Burgaz firmasının yaptığı versiyonla avunmak pek mümkün değil ama. Kaçak gelen Yunan versiyonunu buldun mu zaten anlıyorsun vaziyeti. Yakalayan şişe şişe alsın alabiliyorsa. Daha ötesinde birşey içmedim hayatımda. Bak ben diyorum bunu, yok diyorum... (Runner up: kumru, o da çok böyle efsane birşeydir pek çokları için, lakin bana çok süper birşey ifade etmiyor, tosttan hallice. Peki niye yazdım buraya. E çünkü kralı burada yenir, tamam Alaçatı değil ama Çeşme'de. Çok hastaları olduğundan yazmadan edemedim)

Toparlarsam, birkaç temel öğe fevkalade mazhar eyledi şu gönlümü. Basitleştir, hareket et, arkada güzel müzik çalsın. Hadi basitleştirme konusunda zaten bir diplomam vardır benim de, hareket etme konusunda senelerce sınıfta kalmış bir insan olarak ilaç gibi bir yaz geçirdim. Verdiğim 8-10 kilo da bundan zaten. Normal hareket repertuarıma badmington, surf gibi şeyler eklerken, çalışırken g.tümün üstüne oturamamam da isabetli oldu ziyadesiyle. Yüzdüm de tabi ama, hayat boyu antrenman yaparcasına yüzmekten hazzetmediğim için denizle olan ilişkimin asıl güzel tarafı deniz buz gibi olduğu zamanlarda girip şoklanmak oldu. Acayip birşey çok tavsiye ederim, Ali Şen'in bildiği birşey var bu konuda kesinlikle. Ve son olarak bol bol güzel müzikler dinledim, normalde dinlediğimden çok daha fazla. Bir de öyle bir görüntünün fonundaydı ki heralde daha da güzel geldi dinlediğim herşey.

İşte böyle dostlar. Bloga döndüm dönmesine de daha futbol yazmak için erken galiba. Zaten Arkhe diyor denilecek ne varsa. Dayanamayıp da yazana kadar zorlamam kendimi bu konuda. Çok da ölüp bittiğin sanmıyorum kimsenin aman yaz diye. Yoksa öyle misiniz lan? Neyse, belki yemek yazarım biraz daha. Eğlenceli oluyor sizi münasebetsiz zamanlarda acıktırmak.

2 yorum:

Pamukk dedi ki...

futbol yazılarını bekliyoruz Şenşef :D
yaz yaz yaz yaz yaz yazz

Arkhe dedi ki...

Yaz yaz yazmayan.. :o