8 Şubat 2010 Pazartesi

Hafta Sonu



Yine önce yurt içinden başlayarak hafta sonumuzu kısa kısa not edelim;

* Tribünden izlediğim Fenerbahçe ve Beşiktaş maçlarını yazdım. Trabzonspor maçına bölük pörçük bakabildim, Kayserispor-Galatasaray maçının ise sadece özetlerini izleyebildim. Özetlerden sadece hakem yorumu yapabilirim çünkü maçta fazla pozisyon olmamış. Açıkçası Kayserispor’lu Hakan’a çıkan iki sarı kart da bana ucuz geldi ve bu pozisyonlar sonrasında Kadıköy’de Keita’ya su şişesi gelmediğine dair inancım arttı. Cangele’ye kalkan hatalı bir ofsayt bayrağı var, pozisyonun üzerinde fazla durulmadı ama devamı gol olabilirmiş. Mustafa Sarp’ın hareketine ise penaltı çalsa kimse bir şey diyemezdi, en azından Carlos'a çalınandan 2 kat daha fazla penaltı. Galatasaray aleyhine de hatalar olmuş olabilir, maçı izlemediğim için bilemiyorum. Özetlerden aklımda kalanlar da bunlar.

* Trabzonspor maçına ne zaman baksam tribünler oynanan futboldan memnun gözüküyordu. Atılan goller güzel, Umut’un kaptan olduktan sonra takım ile birlikte artan performansı da dikkat çekici. Umut’la birlikte Serkan Balcı’nın formunda da büyük bir yükseliş var, çok etkili oynuyor. Maçın en güzel yanı ise dolu tribünlerdi. O havada Olimpiyat Stadı’nı İstanbul’un 3 büyük takımı da o derece dolduramazdı.

* Sivasspor-Denizlispor maçı çalkantılı geçmiş ve kazanan da ev sahibi takım olmuş. Özden’in maç sonundaki görüntüleri bazılarının içini burkmuş olabilir ama ben zevk aldım. Özetlerde önce top toplayıcı ile ağız dalaşına girdiğini görmüştüm. Daha sonra da hakemin ayırdığı bir itiş kakışı tekrar alevlendirdi, tartışmanın kavgaya dönmesini sağladı ve en son da Mehmet Yıldız boğazını tuttuğu anda kendini yere attı. Mehmet Yıldız da oyundan atıldı. Denizli nefreti ve Özden’in bu hareketlerinin etkisiyle son dakikada yedikleri golden ekstra keyif aldım.


* Kasımpaşa-Antalyaspor maçı da güzel maç olmuş ve Kasımpaşa trajik bir şekilde 2 puan kaybetmiş. Maç boyu birçok pozisyon yakalamışlar, gollere kadar Antalyaspor’un pozisyonu var mıydı hatırlamıyorum ama son 5 dakikada gelen iki golle maç beraber bitti. Yılmaz Vural milli takım hayallerini bir kenara bırakıp takımına dönerse kendisi için daha hayırlı olacak, gidişat iyi değil.

* Euro 2012 grup kuraları çekildi. Ne yalan söyleyeyim pek umursamadım. Kahvaltı hazırlarken televizyon açıktı, arada kafamı uzatıyordum o kadar. Zaten nedense hep aynı takımlarla eşleşiyoruz gibime geliyor, kura sonrası yorumlar da hep aynı. Lider bile çıkabiliriz, üçüncü olmamız imkansız vs. Neyse, kuralar hayırlı olsun ama önce milli takımın bir teknik direktörü olsun. Artık kimi bulup insanlara beğendirecekler çok merak ediyorum. Trapattoni ve Hiddink isimleri geçtikten sonra burun kıvırılmayacak adam bulmaları kolay değil. Bu arada 2012 ve 2014 turnuvalarının eleme maçlarının yayın hakkı da Ntv tarafından alınmış. Sevindim.

* Chelsea-Arsenal maçını Fenerbahçe maçında olduğumdan izleyemedim, sadece evde biraz tekrarına baktım. Chelsea 25 dakikada işi bitirmiş, sonra Arsenal çok tırmalamış ama olmamış. Arsenal’in şampiyon olmasını istiyorum dediğim günden beri sanırım maç kazanamadılar ve lider Chelsea’nin 8 puan gerisinde kaldılar. Diğer derbide ise Liverpool-Everton’ı tek golle geçti. İlk 20 dakikayı izledikten sonra çıkmak zorundaydım, bir de son 15 dakikayı izleyebildim ama asıl izlenmesi gereken dakikaları kaçırmışım. Fellaini’nin atılması gerekirken Kyrgiakos atılmış ki Fellaini’nin daha öncesinde yerdeki Kuyt’un kafasına topla karışık attığı tekme de vardı. Mağlubiyeti sahada yaşamasını tercih ederdim ama o da kenara gelmek zorunda kalmış.

* Messi yine muhteşem bir gol attı. Görmeyenler buradan izleyebilir. La Liga için daha fazla bir şey söylemeye gerek yok, bu gol bana yetti.

* İtalya’da Milan Inter’e kaybettikten sonra oynadığı iki maçı da kazanamadı. Oysa ki o maç öncesinde şampiyonluk kelimesini bile telafuz etmeye başlamışlardı ama şu an fark 10 puan. Artık Roma ile ikincilik için kapışırlar.

1 yorum:

Pamukk dedi ki...

milli takıma fatih terim geri gelir