Euro 2016'ya ev sahipliği yapacak ülke beklediğim gibi Fransa oldu, 1 oy farkla kaybetmek de bizim züğürt tesellimiz.
Sonuç ve bizim izlediğimiz yol her platformda tartışılıyor ve birkaç gün daha tartışılacak. Neden böyle olduğu hakkında herkes farklı bir şey söyleyecektir. Ulaşım, konaklama, stadların hazır olmaması ve Euro 2012 örneği, tribün olayları, Ramazan, Platini, final sunumunun içeriği ve şekli vs. Fransa karşısında önde olduğumuz noktaların fazla olduğunu da savunanlar olacaktır, bu organizasyonu düzenleyemeyeceğimizi düşünen de. Bu konularda ortak yol bulmak mümkün değil ki zaten artık tartışmanın da bir anlamı yok. Biz alamıyorsak İtalya alsın isterdim ama neticede Euro 2016'yı Fransa düzenliyor.
Daha önce adaylığımızla ilgili iki yazı yazmış ve düşüncelerimi belirtmiştim. Ben stad, ulaşım, konaklama gibi detayların bu organizasyonların yapılacağı ülkenin belirlenmesindeki en önemli noktalar olduğunu düşünmüyorum. Buyrun işte, Euro 2012 / Ukrayna-Polonya ve daha da önemlisi Güney Afrika'da düzenlenecek olan Dünya Kupası önümüzde duruyor. Mutlaka projenin iyi hazırlanması, her türlü hazırlığın karşı tarafı tatmin edecek şekilde yapılması gerekiyor ama ağırlık başka tarafta. İşin sadece projelerde, turnuvanın hangi ülkede daha iyi geçeceği noktasında bittiğini düşünmek zaten saflık olur.
Evet, en önemlisi lobi gücü ama sadece futbol dünyası içinde değil. Futbolu yönetenlerin gelecek kaygıları ve sonraki seçimlerin oy hesapları da bu turnuvaların kararı verilirken yapılıyor. Ama ben yine de bu derece büyük organizasyonların nerede düzenleneceğine sadece futbol adamlarının karar verdiğine inanmıyorum. İşin içinde bin çeşit siyasi, diplomatik, stratejik ve hatta belki de askeri hesap olduğunu düşünüyorum. "Faul! FIFA'nın Karanlık Yüzü" isimli kitabı okumanızı tavsiye ederim. Orada geçen bir örnek var, tekrar vereceğim. 2006 Dünya Kupası'nın yapılacağı ülkeyi belirlemek için yapılan oylamanın 9 gün öncesinde Alman ulusal güvenlik kurulu bir araya gelmiş. Şansolye ve dört bakan silah ihracatı politikalarını aksi yönde değiştirip Suudi Arabistan'a 1.200 adet tanksavar füzesi yollamak için karar almış. Ve bu hamle 24 oyun sadece birini almak için yapılmış. Şenes Erzik'in sonucun açıklanmasından sonra söylediklerinde Platini'ye dokundurması ile beraber bu yönde de imalar vardı.
Her şeye rağmen lobi anlamında da olabildiğince iyi iş çıkarmışız ki 1 oy farka kadar yaklaşmışız. Kim ne derse desin ben Şenez Erzik'e de teşekkür ediyorum. Bu sonuçtan ötürü ona tepki verenler var ama ben elinden geleni yaptığına inanıyorum ki kendisi de gerekli kulisi yaptığını dile getirdi. Platini'nin Fransa için çalışmasını abartarak eleştirenleri de anlamıyorum. Şenes Erzik'i ülkesi için yeterince çalışmadığını söyleyerek onu suçlayıp, Platini'yi ülkesi adına çalıştığı için eleştirmek bana pek tutarlı gelmiyor.
Dünya Basketbol Şampiyonası'nı alırken Fransa'nın bir oy önündeymişiz, Euro 2016'yı ise bir oy farkla onlara kaptırdık. Biz aday olmaktan bıkmayız, muhtemelen 2020 için tekrar aday olacağız. Olalım zaten, bu ülke büyük bir futbol organizasyonu düzenlemeyi tüm eksiklerine rağmen hak ediyor. Hatalardan ders alınması ve 2016 adaylığının aksine herkesin gönülden destekleyeceği ve sahipleneceği bir proje ile işe kaldığımız yerden devam etmek lazım. Organizasyonu alamadık diye projelerden vazgeçilmesin, kazanamadık diye her şey iptal olmasın. 4 sene sonra tekrar bu arenaya çıkacaksak "şunu yapacağız bunu yapacağız" diye değil "bunları yaptık" diyerek çıkalım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder