17 Ekim 2008 Cuma

Trabzon maçına doğru Galatasaray


Galatasaray Ali Sami Yen'de oynayacağı tüm maçların favorisidir. En azından kaybetmesi ikincil olasılıktır, o da en güçlü rakiplere karşı. Bu haftasonu da favori çıkacaktır sahaya. Lakin meteorolojiye bakmadan söyleyebiliriz ki rüzgar Ersun Yanal ve ekibinin arkasında gibi.

Teknik ekibi karışıklık içerisende olmasaydı da Mehmet Topal, Linderoth ve Barış Özbek'in 3'ünün birden olmadığı Galatasaray orta sahası (ya da kısaca Ayhan) iyi rakipler önünde zorlanacaktı, zorlandı ve bu hafta sonu da sırıtacak.

Şu ana kadar Mehmet Güven ve Hakan Balta'yla oraya yapılan kaynaklar pek tutmadı. Hoca'ya duyulan saygı minimal olduğundan Skibbe'nin her denemesi ayrı eleştirildi, ki kimseye yaranamayan bir hoca görüntüsüyle oyuncular üzerinde ne kadar forsu var onu da bilemiyorum. Bu maç kritik kararlar verecek olan Skibbe malesef sakin ve güvenle düşünüp karar vereceği bir ortamda değil. Bu meslek böyle birşeyse de, bizim, fayda beklediğimiz insanların işini zorlaştırmakta üstümüze yok. Sağlam bir karakter testinden geçecek genç teknik direktör, ensesinde yönetimin kılıcını hissederken iki maçta kahraman da olabilir. Zico ilk geldiğinde neler yaşadı, nereden döndü nereye geldi?

İsim: Micheal Skibbe
Konu: TSL - Trabzon' karşı mini-derbi

Soru: Galatasaray istikrarsız bir oyun sergilemekte, azıcık dişli rakiplerden tıkır tıkır gol yemektedir. 2 haftadır istifanız ve selefiniz üzerinde spekülasyonlar yapılmakta. Yarısı 2 gün önce dönen oyuncularla son antrenman. Kafanızdan geçenler:
A)"Kaybedeceğim ne var zaten, bari atak oynatıp taraftara cesur görünürüm. Kazanırsak güven toplarız, tribün arka çıkar."
B)"Ben gaza gelip bildiğimden şaşmam. Ne da olsa Alman'ım. Maçın gidişatına göre defans-ofans dengesi ayarlarım."
C)"Ben gaza gelip bildiğimden şaşmam. Ne da olsa Alman'ım. Rakibimiz bu ligin lideridir, tek santrfor çıkarım ve öncelikle rakibi kitlerim. Zamanla evde oynamanın gazıyla rakibi sindirir gol atarız elbet."

Bunlar maç öncesi kafadan geçebilecek düşünceler. Hocayı hiç tanımıyorum, karakterini de futbol mantalitesini de çözebilmiş değilim. Bunları düşünmez ve evrensel bir plan peşinde midir teknik direktörler ondan da emin değilim. Kimisi mikro-yönetim yapar, kimisi sistemcidir, kimi de maç içinde manevrayla doğruyu arar. Belki Skibbe her maç en iyi 11 oyuncuyu seçip onlara göre taktik ayarlıyordur PES'te Master League oynar gibi.

Kulübe ne kadar önemli olursa olsun top sahadaki topçularla oynanacak. Yukarıda saydığımız hesaplarda fazla sofistike olma şansı da yok Alman Hocanın. Sakatlıklardan dolayı kadro ne doğru dürüst antrenman yapıyor ne de beraber oynama alışkanlığı edinebiliyor. Milli takımdan dönen Sabri, Arda, Servet, Hakan ve Ayhan'ın ne kadar formda olacağı soru işareti. Skibbe hem defanstaki Servet-Meira uyumsuzluğunu, hem de orta sahadaki boşluğu Meira'yı oraya kayırarak çözebilir. Emre Aşık stoperde yeterli olabileceği gibi, Hakan Balta-Servet ikilisi de kullanılabilir. Tabi ilk Steau maçından sonra çok eleştirildi bu konuda (Meira'yı orta sahaya koyması), bir daha dener mi bilmiyorum.

Sistem olarak medyada tahmin edildiği üzere Ayhan'ı tek bırakip Lincoln+Arda+Kewell+2 santrfor başlamaz heralde, ya da İnşallah. Bir de beli kalın iki stoperi yan yana koydu muydu Trabzon coşar, Skibbe 90. dakikayı göremez. Fakat tahminim bunu yapmasa bile buna yakın bir 4-1-4-1 oynatacağıdır. Tek santrfor olmasına rağmen önliberonun önündeki toplam defans gücü sıfırdan hallice bir takım olur. Mesela ileride Baros'un arkasında sol çizgide Arda, sağ çizgide Aydın, iki oyun kurucu/forvet Kewell-Lincoln, çapa Ayhan. Rakip Ersun Yanal'ın Trabzonspor'uysa işin zor. Onbeşinci dakikada 5-0-5'e dönmesin takım sonra kendiliğinden. Hele Ayhan bu pozisyonda kısıtlı, asıl meziyeti oyunu iki yönde de oynayabilmek olan bir orta saha oyuncusuyken.

Meira'nın topu oyuna sokuşundaki ustalık hem yerden oynayan takıma ciddi işlevsellik kazandırıyor hem de orta sahayı güçlendiriyor. Öyle ki Mehmet Topal'ın bu sene oynadığı bazı maçlarda sırıtması da bundan kaynaklanıyor. Onun yaptığı işin çoğunu daha iyi yapan bir stoper oynayınca arkasında, başka, ekstra şeyler yapmaya çalışan Mehmet bir türlü ritm tutturamadı, arkasından sakatlanmasıyla da defansif olarak takım iyice düştü. Öncelikli çözüm Meira'yı gerçek önlibero gibi kullanmak olacaktır. Böylece Emre Güngör iyileşince Servet'le geçen seneki uyumlu ikiliyi yakalayabilirler. Fizik yapısı Servet'le aynı olduğu için geri ikilide bir türlü güven vermemesine rağmen ön liberoya geçince çok ciddi bir defansif katkı sağlayacak olan Meira, hem defansı hem de ofansı rahatlatacaktır, atacağı isabetli, uzun ama yerden paslarıyla.

Gerçek ön libero niye dedim? Çünkü bu terimin çıkmasına sebep eski 3'lü-5'li defanslarda en gerideki adam markajı yapmayan adam liberoydu. Libero da zaten İtalyanca serbest demekti. Bu pozisyonun kralları Baresi'ler, Beckenbauer'ler hem defansı toplar, hem de hücümu başlatırlardı, adam markajı sorumluluğu olmadığı için ceza sahasına kadar hücuma katılabilir gol ve asistleri olurdu. Bizim gördüğümüz en iyi liberolardan Falco Götz penaltıları hariç 4-5 gol atardı her sezon. 4'lü defansla beraber bu adam rakibi son değil ilk karşılayan kişiye döndü, tandemin önüne kondu ve adı da ön libero oldu. Buraya kadarını bilmeyen yok gibi. Ancak 4'lü defansın önünde oynayan her oyuncu gerçek 'ön libero' değil. Bazısı ön stoper, bazısı da merkezi orta saha oyuncusu olabilir. Örneğin Ayhan işte ön libero değil, MC bildiğin (FM'yi hiç bilmeyen okurumuz var mı ki acep?), veya Barış Özbek, Okan Buruk, İnamoto. Öte yandan Mehmet Topal, Maldonado, Saidou iyi kesicilikleri olan, nerede duracağını, ne zaman basacağını bildikleri için oynayan defansif orta saha oyuncuları. Ama pek yapmayan, üretmeyen, ekseriyetle bozan oyuncular oldukları için ben bu tip sadece-kesici adamlara ön stoper diyorum.

Meira ise Popescu'ya benzetiliyordu gelmeden, doğru benzetmeydi ve ben bundan çok seneler önce (10, yazıyla -on-) Popescu Galatasaray'a gelirken bayram yapıyordum. Takıma bir lider, defansı-ofansı uyuma sokacak bir libero geliyordu çünkü. Popescu Barça'ya Koeman gibi bir liberonun boşluğunu doldurmaya gitmiş, kaptanlığa uygun görülmüştü Katalan devde. Ben emindim ki bizde ön libero oynayacak, gerekirse maç içerisinde liberoya sarkacaktı. O dönemde tembelleşmekte olan top kovalamak istemeyen ama yılların oyun kurucusu Tugay'ın yerine ön liberoya geçecek, zaten asıl işi top servisi yapmak olan Tugi rahatlayacaktı. Öyle olmadı, üst klas bir tandem oluşturdu, sadece Bülent ile değil, yanına kim verildiyse onunla. Bu sefer de "Popescu olsun" diye tandeme alınan Meira ön liberoda müthiş oynayabilir, Mehmet Topal'a da hatta faydası dokunur uzun vadede. Ayhan da, Tugay için 10 sene düşündüğüm şekle benzer bir şekilde, defans sorumluluğu altında ezilmediği zaman etkisini arttıracaktır.


Neticede Meira-Ayhan-Lincoln üçlüsü çok maçın göbeğine hakim olur. Kısa vadede beklentim Skibbe'nin bunu denemesidir.

Hiç yorum yok: