
.

Beşiktaş bir süredir Kadıköy’e puan olarak da moral olarak da avantajlı gelmiyordu. Bu maçın öncesi aslında biraz Galatasaray maçını andırıyor, anketlerde önde giden de taraftarı galibiyete fazlasıyla inançlı olan takım da Beşiktaş. Fenerbahçe ise Galatasaray maçı ile çıktığını sandığı çukurun içine son iki maç ile tekrar girdi ama bu sefer karşısında psikolojik olarak her daim üstün olduğu bir takım yok. Her ne kadar son senelerde Fenerbahçe’nin bir üstünlüğü varmış gibi gözükse de hala ne taraftarı ne futbolcusu bir Beşiktaş maçına Galatasaray maçı gibi bakamıyor.

Yarın Fenerbahçe’nin kazanmaya daha fazla ihtiyacı var ve genelde bu psikoloji Saraçoğlu’na gelen taraftarı da, futbolcuları da olumlu etkiler, stresten uzak kalınabildiği sürece mücadele gücünü arttırır. Aslında bir de Fenerbahçe taraftarını rakibe duyulan nefret havaya sokar ve bu nefret o stadı cehenneme çevirebilir. Beşiktaş’a karşı bu hava ne kadar pek yakalanamıyor gibi gözükse de 2006 yılında Selçuk Dereli’nin damga vurduğu kupa maçı bunu biraz değiştirdi, yarın nasıl olacağını da göreceğiz.








***
Fenerbahçe maça çok iyi başladı. Hücumda iyi pas yaptı, baskı kurdu ve pozisyonlar da buldu. Bu dakikalarda ilk golü bulabilseydi maçı kaybetmezdi ama gol gelmedikçe oyun da yavaş yavaş dengelendi, Emre ve Josico'ya karşı Porto orta sahası rahat top yapmaya başladı ve sonrasında yine bireysel hatalar sonucunda gelen goller ipi erken çekti. Aslında ilk golü yedikten sonra bile oyunun dönebileceğini düşünüyordum ama sahadakiler de tribünler de beklediğimden çabuk çöktü. Hakem hakkında yazmamak olmaz, çok detaya girmeye gerek yok ama İspanyol benim hayatımda gördüğüm en kötü hakemlerden biri, Şampiyonlar Ligi maçlarında gördüğüm en art niyetli hakemdi.








Zirvede yer alan takımların 13 puan kaybettiği haftanın son maçını oynamak Beşiktaş için artı motivasyon ve bir şans oldu. Eskişehirspor’un da çok kapalı ve sert bir oyunu tercih etmemesiyle siyah beyazlılar kendilerini çok fazla sıkmadan üç puanı kazandılar. İlk gol gelene kadar etkili bir Beşiktaş izleyemedik, akıllarda sadece Tello’nun çizgiyi geçtiği halde gol olarak değer kazanmayan korneri kaldı. Bu golle gelen skor avantajı ikinci devre Beşiktaş’ın işini iyice kolaylaştırdı ve maçı da çok rahat kazandı, biraz daha sıksalardı maç daha farklı bir skorla bitebilirdi. Maçta benim en çok gözüme çarpan isim ise Holosko oldu. Maçın en iyi oyuncusu değildi ama son haftalardaki formsuzluğundan kurtulmuş gözüktü, özellikle ikinci yarıda daha rahat boş alan bulmasıyla birlikte çok etkili oldu. Golün geldiği ilk duran topu kullanan ve ikinci golün öncesinde de Holosko’ya çok güzel bir pas atan Tello ile Sivok da ön plana çıkan isimler oldular. Bu arada Tello da son haftalarda gereksiz bir agresiflik var, Bursaspor maçında kırmızı kart görmekten ucuz kurtulan Tello dün de bu kolay ve sakin maçta bazı bile agresifilikler yaptı. Sonuçta Beşiktaş haftayı en karlı kapatan takım oldu ve Saraçoğlu deplasmanı için de kendisine psikolojik bir avantaj sağladı. Beşiktaş nispeten zayıf yani zirveye oynamayan takımlarla yaptığı maçları kazanmakta özellikle İnönü’de zaten zorluk çekmiyor ve bu maç da onlardan biriydi. Ligin zirvesine oynayan takımlara karşı ise pek başarılı olamıyorlar. Kadıköy deplasmanına da bu sorundan kurtulmak hedefiyle çıkacaklar.
Ligdeki sıralamayı deplasman performanslarının belirlediği çok açık bir şekilde ortada, Trabzonspor 6 deplasman maçından 15 puan çıkartırken Beşiktaş 9, Galatasaray ve Fenerbahçe ise deplasmanlardan 5’er puan toplayabilmişler. Anadolu kulüplerinin artık daha iyi seviyede futbol oynadığının, özellikle deplasmanlarda puan almanın kolay olmadığının ben de farkındayım ama bu kadar da değil. Deplasmanlarda büyüklerin bir puana razı gibi gözükmelerini, bu maçları öylesine oynar bir görüntü sergilemelerini anlayamıyorum.




Ankaragücü'nün Fenerbahçe ile oynayacağı Turkcell Süper Lig 12. hafta mücadelesi için atanan Halis Özkahya'nın, MHK'nın haftanın hakemlerini basın bülteni ile duyurmasından sonra Ankaragücü Kulübü Başkanı Cemal Aydın tarafından telefonla arandığı tespit edilmiştir.
Haftanın hakemlerinin açıklandığı basın bülteninin yayınlanmasından daha önce Başkan Cemal Aydın'ın, 'söz konusu maçın hakeminin Halis Özkahya ya da adını vermediği başka bir hakem olacağı' iddiası üzerine, Türkiye Futbol Federasyonu derhal harekete geçmiş ve bilgisine başvurmak için Başkan Aydın ile görüş alışverişinde bulunmuştur. Bu görüşmede Aydın'dan, iddialarının kaynağını Türkiye Futbol Federasyonu ile paylaşması talep edilmiş ve bir bilgi paylaşımı olmaması halinde tüm hakem camiasının töhmet altında kalacağı vurgulanmıştır.
Ancak bu görüşmeye rağmen Sayın Cemal Aydın'ın, haftanın hakemlerinin açıklandığı basın bülteninin yayınlanmasından sonra, başkanlığını yaptığı kulübün maçını yönetecek hakemi telefonla araması, konuşmanın içeriği ne olursa olsun bir yönetici duyarlılığı ve sorumluluğuna yakışmamaktadır.
Ankaragücü Kulübü Başkanı Cemal Aydın, bu girişimi nedeniyle Türkiye Futbol Federasyonu Hukuk Kurulu tarafından tedbirli olarak Disiplin Kurulu'na sevk edilmiştir.
Tüm bu gelişmeler üzerine herhangi bir spekülasyona yol açmamak adına, 22 Kasım Cumartesi günü oynanacak Ankaragücü-Fenerbahçe maçının hakemi MHK tarafından Fırat Aydınus olarak değiştirilmiştir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.












