7 Kasım 2008 Cuma

HEROES - Rıdvan Dilmen, "Şeytan"

30 yaşıma gelmek üzereyim. Futbol ve Fenerbahçe beni tam anlamıyla 88-89 senelerinde aldı. Daha öncesi ile de hatırladığım şeyler var tabii ki ama o yıllar benim için hala bir başkadır ve o yılları da Rıdvan'la hatırlarım. En net karelerde hep o var ve bu net karelerin çoğu Galatasaray maçlarından. Milli takımda oynadığı Almanya maçı unutulmaz, gol atamamıştı ama muhteşem oynamıştı. Gol attığı Avusturya maçındaki performansı da hala akıllardadır. Altay maçında attığı gol hala futbol tarihimizin en güzel gollerinden biri olarak kabul edilir. Rıdvan'ın 19 gol atıp 40 civarında asist yaptığı 88-89 sezonunda 100. golün atıldığı 4-3 biten Sarıyer maçını da hep onunla hatırlarım ama Galatasaray maçları bir başkadır.













1962 doğumlu Rıdvan futbola Nazilli'de başladı, daha sonra sırası ile Muğlaspor, Boluspor ve Sarıyer'de oynadı. Sarıyer’de oynarken olaylı bir şekilde Fenerbahçe’ye transfer oldu ve 1995 yılına kadar Fenerbahçe formasını sakatlıkların izin verdiği kadarıyla giydi. Futbolu bıraktığı bu yıla kadar 278 lig maça çıkabildi, 69 gol attı. Rakip takım taraftarları tarafından da sevilirdi, belki geçirdiği sakatlıkların da bunda etkisi vardır ama aynı zamanda efendi bir adamdı. 1991'de Galatasaray'ın 4-1 kazandığı maçta Yusuf'un çelmesi ile sakatlandıktan sonra sedye ile oyun dışına çıkarken Galatasaray taraftarlarından alkış almış, adına tezahurat yapılmıştı. Milli formayı sadece 24 kez giyebildi ve 5 gol attı. Camianın baskısı ve beraber at yarışı oynamayı çok sevdiği teknik direktörü Veselinoviç için sakatlığı tam geçmeden sahaya çıktığı çok oldu, herhalde bu huyu da kendini tam anlamıyla toplayamamasında etkili olmuştur.


Futbolu bıraktıktan sonra ben teknik direktör olarak da başarılı olacağını bekliyordum çünkü etkileyici bir futbol zekası vardı ama olamadı. Yarım sezon Veselinovic ile birlikte Fenerbahçe’de çalıştı. Daha sonra Vanspor’a teknik direktör oldu ve bu takımı birinci lige çıkardı. Fenerbahçe'ye 2. kez geldi ve bu sefer teknik direktördü. O günün şartlarıyla Fenerbahçe taraftarının ve camiasının onu medyadan koruması pek mümkün değildi, sonuçta Rıdvan'ı çok çabuk yediler. İstifasını açıkladıktan sonra televizyona yorum yapan Ogün Altıparmak'ın mutlu hali ve ukala tavrı beni ufak çaplı bir sinir krizine sokmuştu, evde bazı eşyalara zarar verdiğimi hatırlıyorum. Rıdvan artık futbol camiasında yorumlarıyla ağırlığı olan bir isim. Onun söyledikleri hemen hemen herkes tarafından kabul görüyor, hatta günümüzün en önemli futbol otoritesi oldu dersem herhalde abartmış olmam. Doğru tespitleri, esprili yorumları ile hala çoğunluk tarafından da sevilen bir isim, en azından nefret edeni fazla değildir.

Türkiye'nin en iyi yorumcusu da olsa, ileride bir gün Türk futboluna teknik direktör ya da menajer olarak büyük hizmetler verse de o benim aklımda hep oynadığı futbolla kalacak. Son sürat giderken aniden durmasına döneminde çare bulamadılar, "bel kırmak" deyimini ben onunla öğrendim. İslam Çupi onun için "Son yıllarda futbol izlemeyi seviyorsam bunun sebebi Rıdvan Dilmen'dir" derdi. Bana ve birçok Fenerbahçe'liye futbolu ve Fenerbahçe'yi Rıdvan sevdirdi. Bursaspor'a karşı oynadığı kendi jübile maçında bile çok iyi bir top oynamış, onu az izleyebilmemizin ne kadar büyük bir kayıp olduğunu giderayak bir kez daha göstermişti. Aynı maçta kariyerinin ikinci kafa golünü atarak jübilesinde gol atmayı başaran ender futbolculardan biri oldu.
.
Futbolu, teknik adamlığı, futbolculuğu bir yana Rıdvan her şeyden önce çok iyi bir Fenerbahçe'li. Geçmiş yıllarda katıldığı bir programda "Ben Fenerbahçe'li doğdum, Fenerbahçe'li öleceğim" derken yalan söylemediğini seneler ilerledikçe daha iyi anladık. Belki Galatasaray maçlarında sergilediği unutulmaz performansların sebebi de bu yani iyi bir Fenerbahçe'li olmasıydı, herhalde o maçlarda Galatasaray'a karşı kazanmayı bir taraftar kadar çok arzuluyordu. 1989'daki unutulmaz 4-3'lük maçta 2. devre atılan 4 golün de pasını Rıdvan vermişti, 92'de 5-2 biten maçta oynadığı futbol Hayrettin'i en sonunda çileden çıkartmış, kendisine saldırmasına sebep olmuştu.






Onun için Galatasaray maçları bir başkaydı, bütün Fenerbahçe'liler için olduğu gibi..

Çünkü o çok iyi bir Fenerbahçe'li.. Benim de en büyük kahramanlarımdan biri..

3 yorum:

Tuner dedi ki...

Anılarını anlatırken şunun gibi birşeyden bahsetmişti.
"O zamanlar Beşiktaş'ı hiç yenemzdik.Maçlarımız hep 3 ihtimalliydi.2-0 3-0 4-0" dobra adamdır sevmeyeni yoktur desek yeridir...
Müdür sen neden benim bloguma hiç yorum atmazsın??

Arkhe dedi ki...

Müdür haklısın ama iş dönüşü yeni yeni ısınıyorum, bundan sonra daha sık ziyaret ederim.

Adsız dedi ki...

yazıyla rıdvana doyduk.