Dün oynanan maçın tribüne gelenler için tek anlamı Roberto Carlos’un son maçı olmasıydı. Seyircinin az olmasına üzüldüm. Maçın günü ile saati ve havanın da çok kötü olması seyirci sayısını çok etkiledi ama ben yine de daha fazlasını bekliyordum. Galiba taraftar takımını çok özlememiş, bunun üzerine düşünmek lazım. Ve sanırım kimin veda ettiğinin farkında değillerdi..
Önemsiz bir maçtı hatta bir anlamda jübile maçıydı. Uzun zamandır izlemediğimiz oyuncuların bir Avrupa maçında sahaya çıkması da iyi oldu. Uğur’u bu sezon ilk defa istekli, Santos ile Semih’i biraz kendine gelmiş, Bekir’i yine biraz toparlamış, Deniz ile Özer’i de gayet iyi görmek beni memnun etti. Çok güzel bir golle gelen galibiyet de gecenin sonunu daha bir keyifli hale getirdi. Ama gecenin olayı ne bu gol, ne oynanan futbol ne de oyuncuların performansıydı. Gecenin olayı o güzel ve gözleri dolduran vedaydı..
Geldiğinde dünyanın belki de en “ünlü” 5 futbolcusundan biriydi, hatta belki de en kariyerli 5 futbolcusundan biri.. Bunlar tartışılabilir ama gelmiş geçmiş en iyi sol bek olduğunu en azından ben tartışmam.. O bir efsane olarak geldi, efsane olarak gidiyor..
İlk sezonunda takıma sınıf atlattı.. Şampiyonlar Ligi çeyrek finalinde büyük katkıları oldu.. Ciddi bir sakatlık geçirdi, o sakatlıktan önce saha içi performansı da gayet iyiydi ama onu çok haksız eleştirdiler.. Sakatlıktan sonra belki kendini tam olarak toparlayamadı ama bence aldığı paranın hakkını öyle ya da böyle verdi.. Tek üzüldüğüm şey şampiyonluk göremeden gitmesi oldu..
Roberto Carlos’a bu ülkede Fenerbahçe formasını giymek yakışırdı.. Ve evet, çok yakıştı.. Kim ne derse desin, iyi ki gelmiş, iyi ki o formayı giymiş..
Bu ülkeden Roberto Carlos geçti..
Ve dün fark ettik ki biz bu güler yüzlü adamı çok sevmişiz..
Yolu açık olsun..
Onu unutmayacağız..
2 yorum:
başlıkta Carlos olmalıydı, maç değil. bence tabi.
"Roberto Carlos’a bu ülkede Fenerbahçe formasını giymek yakışırdı"
tabi ülkenin tek takımı. komik olmuş. unutmuşuz kaf dağındaki takım ve taraftar olduunuzu:)
Yorum Gönder