21 Nisan 2010 Çarşamba

F.C. Internazionale 3-1 FC Barcelona


Az gollü ve kısır bir maç bekliyordum. Bu sebeple maçı evde internetten ara ara takip ederim diyordum ama arkadaş çevresinin tahriklerine kapılıp D-Smart'ı ve rakısı olan bir yere kendimi attım. Bir önceki turun sonunda Mourinho'dan çekindiğimi söylemiştim, korktuğum başıma geldi. Sezon başında sorsalar ve bu kupa finalinde Barcelona olmayacaksa kim olsun deseler saniye düşünmeden Inter derdim. Bilen bilir, benim için değeri Barcelona'ya yakındır ama final Bernabeu'da olunca tercihim haliyle Barcelona oluyor.

Maçı dışarıda izlediğim için net görememiş olabilirim ama sanırım 90 dakika sonunda ekrana yansıyan istatistiklerde Barcelona lehine 518-158 gibi bir pas sayısı vardı, topa sahip olma oranında da yine %63-37 ile bir Barccelona üstünlüğü vardı. Ama ne ilginçtir ki en azından son 15 dakikayı bir kenara bırakırsak Inter de en az Barcelona kadar pozisyon buldu, gole yaklaştı. Bu noktada iki isim öne çıkıyor. İlki tabii ki Mourinho, diğeri ise Milito. Arjantinli bence kusursuz bir forvet performansı sergiledi.

Barcelona golü gelmeden önce de Inter savunma arkasına atılan toplarla gol kovalıyordu ve hatta Barcelona'dan daha net bir pozisyon da bulmuştu. Barcelona golü geldikten sonra da oyunun şekli değişmedi. Inter rakibin topla oynamasına izin verdi ama pozisyon vermedi. Hızlı çıkışlarla da gol kovaladı ve bunda da başarılı oldu.. Atıyorum sanki Fenerbahçe Eskişehir deplasmanında oynar gibiydi. Bunu ne Eskişehirspor'u ne de Inter'i ezmek için söylüyorum, oyun mantığından bahsediyorum. Inter sahasında oynamasına rağmen savunma yaptı ve kontra ataklarla gol aradı. Milito oyunda kaldığı sürece bence muhteşem oynadı. Hangi bölgeye giderse gitsin o taraftaki Barcelona'lı savunmacının başına bela oldu. Arkaya çok iyi koşular yaptı, Barcelona savunmasını çok yıprattı. 1-0 geriye düşen Inter oyun formatında çok fazla değişiklik yapmamasına rağmen üst üste 3 gol buldu. Bu arada ikinci golde ofsayt olabilir, bizdeki çizgi çekme olayları oralarda olmadığı için emin olamadım.
.
Gerek maç öncesinde gerekse maç içinde taktiksel olarak Guardiola'nın önüne geçen Mourinho'nun bence tek hatası Eto'o yerine Milito'yu dışarı almasıydı. Milito çıktıktan sonra klasik bir Barcelona baskısı başladı ama gol gelmedi ki bu da hem Inter'in hem de Mourinho'nun şansı oldu. Bu dakikalarda hakemin atladığı bir de penaltı var, Dani Alves'in düşürüldüğü pozisyon bence penaltıydı. Guardiola tek farkla gerideyken kenarda Abidal'ı hazırlamıştı ama henüz değişiklik yapılmadan Inter'in 3. golü geldi. Buna rağmen değişiklik işleme kondu ve Zlatan yerine Abidal oyuna girdi. O son 15 dakika baskısında Zlatan oyunda olsaydı belki bir gol çıkardı. Belki o değişiklik olmasaydı öyle bir baskı da kurulmayacaktı, bunu kimse bilemez ama iki farklı geriye düştükten sonra ben İbrahimovic'i oyundan almazdım.

Barcelona'nın en çok üzerinde durulan iki oyuncusu Messi ve Xavi maç boyunca neredeyse hiç gözükmedi. İkisi de hiç boş alan bulamadılar. Bu maçta ortaya çıkan skorda Barcelona'nın Espanyol maçı üzerine yaptığı uzun otobüs yolcuğunun da etkileri olabilir ama herhalde İspanya'da kimse bu sebeple sızlanmıyordur. 3-1 Inter için üzerinde saniye düşünmeden kabul edilecek bir skor. Nou Camp'da Barcelona 30 dakikada bu dezavantajı ortadan kaldıracak golleri rahatça bulabilir ama neticede rakip bir İtalyan takımı, hem de Mourinho'nun kontrolünde bir İtalyan takımı olacak.

Hayalim Madrid'de Barcelona'nın Şampiyonlar Ligi kupasını kaldırmasını yerinde görebilmek ama en azından Inter'in ilk Şampiyonlar Ligi şampiyonluğuna şahit olmak da benim için fazlasıyla yeterli bir teselli olacak. Yine de kendimi fazla kandırmayayım ve tarafımı belli edeyim. 28 Nisan'da dualarım Barcelona ile olacak..

1 yorum:

Pamukk dedi ki...

ispanyada 5 yer inter, mümkündür

yemez de turu geçerse kesin cebinde milyon eurolar olur, madridden yollanan. sene sonu da kalanını almaya madride uçar ve kalır.