6 Nisan 2010 Salı

Kampanya - Meleklere Alkış


Dün gördüm, kopyalama izninin gelmesi için bugünü bekledim. Papazın Çayırı bir kampanya başlattı. Duygularımızı, kızların neden bu kadar sevildiğini, o güzel takımın bizler için ne ifade ettiğini daha iyi anlatabileceğime inanmadığım için yazıyı aynen oradan alıntılıyorum..

***

Sportif Anlamda Bayan Voleybol takımımız hem kulübümüzün hem de ülkemizin şu güne kadar çıkabildiği en yüksek seviyeye çıktı. Ama bu kadar olmadığını hepimiz biliyoruz, esas önemli ve güzel olan şey, bunu tekrar yapabileceklerini göstermeleriydi. Bu takım seneye de Şampiyonlar Ligi finali oynasa Avrupa'da şaşıracak kimse yoktur, bu kızlar seneye kupayı kaldırsa bu bir süpriz değil beklenen bir gelişim olacak sadece. Dolayısıyla Fenerbahçe Acıbadem'in esas başardığı şey finale çıkmak filan değildir, hiç tartışmasız Avrupa'nın en iyi 2 takımından bir tanesi olduğunu herkese kabul ettirmesidir. Final bunun süsü, kupa bu başarının tescillenmesi olacaktı böyle bir noter operasyonuna ihtiyaç duymadan da onlar şahadetlerimizin zaten sahibi.

Şahsen uzun zamandır bir sportif mücadelede bu kadar heyecanlandığımı, bu kadar keyifli ve güzel bir müsabaka izlediğimi de hatırlamıyorum. Final Four'un ilk maçındaki müthiş performans bizim Fenerbahçe diyince istediğimiz her şeye tekabül ediyordu, pes etmemek, mücadele etmek, başarı için centilmence sonuna kadar savaşmak, karşıdakine hiç bir insanlık dışı hareket yapmadan yetenek ile, zeka ile, güzellikler yaratarak galabe çalmak. Fenerbahçe bir büyük isyan ruhunun, büyük hedeflere ve daha önce umulmadık başarılara ulaşmanın toplumsal sembollerinden birisiyse çubuklu forma altında bu ruhun hakkını vererek taşıyanlar şüphesiz Fenerbahçe Acıbadem'de oynuyorlar.

Bu kızlara güzel bir şey yapmak lazım. Bu kızların temsil ettiği değerlere ne derece meftun olduğumuzu göstermenin yolu ne ise ne maç primleri, ne de Başkan'ın soyunma odasına girip onlarla gurur duyduğunu söylemesi. Kurumsal değil insani, cüzdana değil yüreğe hitap eden ve onların neyin temsilcisi olduğunu onlara bir kez daha beyan eden, bu sebeple içten kutlayan insanlara ihtiyacımız var. Banka hesaplarına değil, yüreklerine unutamayacakları bir hatıra vermemiz gerekiyor.

Beşiktaş maçı bunun için harikulade bir fırsat.

İlk akla gelen sebeplerden değil, evet 18 Nisan'daki Maçta futbol takımımızın mücadele etmeye, zerafete, kazanmak için centilmence oynayıp, güzelliklerle hepimizi mest etmesine ihtiyacımız var. Şampiyon olalım olmayalım, şampiyon gibi oynamaya, kazanalım kaybedelim, hep büyük bir takım olduğumuzu göstermeye ihtiyacımız var. Ama bundan değil, en azından yalnız bundan değil.
...
Bu takımın bir spor kültürü olduğunu göstermeye de ihtiyacımız var. Çubuklunun neleri temsil ettiğini ve neleri temsil etmesinin güzel olduğunu, muteber bulunduğunu, bu kulübü tutan insanların seneleri, çağları, jenerasyonları aşan bir sosyal hareketin parçasında ne bulduğunu da bir kere daha hatırlamasına ihtiyacımız var.

Bizim istediğimiz, her branşda görmek istediğimiz, her oyunun kendi kuralları içerisinde bulmaktan haz aldığımız o duyguyu kutlamaya ve bir kere daha Türkiye'ye Fenerbahçe'nin ne olduğunu göstermeye ihtiyacımız var.

Fenerbahçe bir futbol kulübü değildir, bir voleybol kulübü, bir basketbol kulübü de değildir, Fenerbahçe bir spor kulübü dahi değildir, bu ülkenin içinde yetişmiş, seneler içerisinde oluşmuş, kırılmalar yaşamasına rağmen efsaneleriyle ayakta tutmuş bir sosyal harekettir, güzellikler rüyasıdır, fakirlerin, dışarıdan gelenlerin, mazlumların, ezilen halk kitlelerinin, itilmişlerin, mazlumların, saraya ancak uzaktan bakanların, çocuklarına güzel hikayeler ve onurlu bir geçmişten başka verecek bir şeyi olmayanların rüyalarının simgesidir. Dar sokaklarda top oynarken hülyamız, babamızın elinden tutup gösterdiği güzel bir anı, bazen şövalyelik, bazen kahramanlık bazen yalnızca hazzın kendisidir. Bu kızlar bunların hepsini simgeler, hepsini gösterir ve hepsini yaşatır.

O sebeple, 55.000 kişi ile, onları alkışlayalım. Onları kutlayalım. Onların başarısını değil ama simgeledikleri şeyleri şölenleştirelim. Onlara tezahüratlarla seslenip, çiçeklerle karşılayalım, her futbolcunun onların yarısı kadar dahi emek sarfetmeden elde ettiği şeyleri değil, çok daha üstünü gösterelim bir meşale şov değil, büyüklüğün kutlamasını yapalım.

Onlar sahaya girerken ayakta alkışlandığını görmek istiyorum, tek tek isimlerinin okunup bütün stad tarafından söylenmesini, Radetzky March ile karşılanıp tempo tutarak hep beraber onların hak ettikleri gibi ağırlanmalarını. Velhasıl, Vamos Bien olsun, CK olsun eminim çok daha güzel kareografiler bulacaklardır ancak işin ruhu yukarıda söylenen gibi olmalıdır.

Yönetim bize bu fırsatı versin. 18 Nisan'da Melekleri ve onların simgeledikleri her şeyi kutlayalım, sonra hep beraber Beşiktaş maçına dönelim, bir futbol kulübünden fazlası olarak, bir halet-i ruhiye ve bir halk hareketi olarak, bir dünya görüşü ve yaşam kavrayışı olarak, Fenerbahçeli olarak çıkalım karşılarına, ruhlarında duydukları saygı ile o gün izlesinler bizleri ama bu vesileyle bir önce biz bir kere daha hatıllayalım kendimizi. Güzelliklerin peşinde boyun eğmez bir isyan ruhu olarak.

----
PS: Kampanyaya destek verelim, biz de bloglarımızda bu yukarıdaki tipinde bannerlar koyalım, bu hususta yazılar döşenelim diyorsanız papazincayiri07@gmail.com'a bir mail atın, istediğiniz boyutta banner hazırlayalım gönderelim. Münferiden, müstakilen de bannerlar hazırlanabilir, şarkılar, youtube videoları düzenlenebilir. Tek talep Yönetimin bize bu fırsatı vermesi, tek hedef Fenerbahçe Acıbadem'in taltif edilmesi.

2 yorum:

aethewulf dedi ki...

mail adresi papazincayiri07@gmail.com olacak, hata olmuş.

sevgiler,

Arkhe dedi ki...

Tamamdır, düzelttim.