24 Haziran 2010 Perşembe

Güney Afrika 2010 / 22-23 Haziran


Gruptan çıkanlar belli olmaya başladı. Bir yandan kimin devam edeceğinin heyecanını yaşıyor ve bunun üzerine ince hesaplar yapıyoruz. Diğer taraftan da belli olan 2. tur eşleşmelerinin heyecanını ufak ufak yaşamaya başlıyoruz. Şimdiden yıllar boyunca unutulmaması mümkün bir mücadelemiz oldu bile, İngiltere-Almanya. Meksika-Arjantin maçından da beklentilerim büyük, çok keyifli ve heyecanlı geçeceğini düşünüyorum. Önümüzde heyecan dolu 8 maç daha var, bakalım daha neler göreceğiz.

Maçlara geçmeden önce başka bir şeyden bahsetmem lazım, TRT’ye lafımı etmezsem rahat edemeyeceğim. Yayın kalitelerine, spikerlerine ya da yorumcularına bir şey demiyorum. Artık onları zorla kabullendik, dalga geçerek keyif almaya çalışıyoruz. Bazı noktalarda imkanlarının yetersizliğini de anlayabiliyoruz ama bir Dünya Kupası maçı, hele ki aynı anda büyük bir sevinç ve aynı büyüklükte üzüntünün yaşandığı maçlar biter bitmez yayını kesmeyi anlayamıyorum. Yıllardır bu işi yapan insanların, bu turnuvalar boyunca meslektaşlarının nasıl iş yaptığını gören yayıncıların böyle bir anlayışta olmasına akıl erdiremiyorum. Bunlar bu kafayla finalde kupa törenini de yayınlamazlar, kendimi buna bile hazırlıyorum.


Meksika ve Uruguay’ın beraberliğe razı olacağı düşünülüyordu, bahislerde bile beraberlik oranı iki tarafın galibiyet oranından çok daha düşüktü ama diğer tarafta bir Arjantin tehdidi olunca işler değişti. Meksika liderlik istedi, Uruguay aynı kararlılıkla karşılık verdi. Böylece ortaya keyifli ve heyecanlı bir mücadele çıktı. Meksika ataklarında Uruguay savunması hata yapmadı, güzel bir hızlı hücumla da golü buldu. Liderliği hak etmişlerdi, gruptan gol yemeden çıktılar. Güney Kore’nin onlara ters gelebileceğini düşünüyorum, her türlü sürprize de açığım ama yine de ibre Uruguay’dan yana. Meksika ise çok çabalamasına rağmen Güney Afrika’ya verdiği iki puanın bedelini Arjantin ile eşleşerek ödedi. Bu iki Güney Amerika takımının mücadelesi ikinci turun en zevkli mücadelelerinden biri olacaktır.

Fransa için ise bir şey söylemeye gerek yok, onlar zaten kendilerini yeterince rezil ettiler. Ev sahibi takımın Dünya Kupası’na Fransa’yı yenerek veda etmesi de çok güzel oldu, keşke o golü de yemeselerdi.

Yunanistan’ın bu kafayla, böyle bir anlayışla gruptan çıksaydı çok yazık olacaktı. Beraberlik yetmiyorken risk almak son 1-2 dakikada akıllarına geldi, gerçekten çok çirkin bir takım. Bu duygularımda Karagounis’in de payı büyük, çok çirkef bir adam. Yüzünden pislik akıyor. Arjantin tarafında ise Maradona bazı oyuncuları dinlendirmişti ama en çok dinlendirmesi gereken adamlar sahadaydı. Messi’yi oynatmasına lafım yok, hatta işime de geliyor ama Veron’u bu kadar yıpratmak ne kadar mantıklı bilemiyorum. En azından ikinci devrenin ortasında bu iki oyuncuyu da kenara alabilirdi. Neyse, öyle ya da böyle Maradona sayesinde bir Veron resitali izleyebildik. Mükemmel bir maç çıkardı, eskiden gelen hayranlığımızı pekiştirdi. Palermo’nun gol atması da ayrıca mutlu etti.

Nijerya-Güney Kore maçını izlemeyerek yanlış bir tercih yaptığımı biliyorum, aklım başıma son 10 dakikada geldi. Harika bir maç olmuş, iki takım da gruptan çıkma umudunu son dakikaya kadar sürdürmüş. Nijerya’nın kaçırdığı çok net pozisyonlar var, hele Yakubu’nun kaçırdığı bir gol var ki muhtemelen yıllar boyu birçok jenerikte karşımıza çıkacak. Nİjerya çıksa da üzülmezdim ama tercihim ve maçlar başlamadan önce ki tahminim Güney Kore’ydi. Uruguay karşısında işleri çok zor ama hiç şanslarının olmadığını da söyleyemem.

Bu grupta oynanan 17.00 maçlarını izleyemedim, akşam oynanan maçların arasına ise sık sık Mahut-Isner mücadelesini soktum. O ayrı bir hikaye zaten ama hala bitmediği için şimdilik bir yorum yapamıyorum. Futbol kalitesi olarak çok yüksek olmasa da çok heyecanlı 2 maç oynanmış, maçların son dakikalarında bile 4 takımın da gruptan çıkma şansı devam ediyormuş. İngiltere gruptan çıkamasaydı yazık olacaktı, turnuvalara büyük keyif katıyorlar. Maçı kayıttan biraz izledim, bazı bölümlerde iyi bir futbol oynamışlar ama tabii ki tatminkar değil. Milner ve Defoe’nun girişi İngiltere’yi olumlu etkilemiş, herhalde bu düzenle devam ederler ama Almanya’yı geçmek ve daha da ilerlemek için Rooney’e çok ihtiyaçları var. Slovenya karşısında 2-3 pozisyona da girmiş ama yararlanamamış, bir gol atsa onun için çok iyi olacaktı. Slovenya’ya fazla üzülmedim, ekstra sempatimin olduğu bir takım değil. Cezayir’in kurtaracağı beraberliğe fazla güvenmişler, elenmeyi de hak etmişler.

Amerika herhalde hiçbir platformda bu kadar sempati ve destek bulamaz. İngiltere karşısında gösterdikleri direnç, Slovenya karşısında geriden gelip beraberliği yakalamaları ve hatta hakem sebebiyle galibiyeti kaçırmaları ile takdir topladılar. Cezayir karşısında da bir golleri verilmedi, neredeyse iki hakem hatasıyla turnuvaya veda edeceklerdi ama Donovan buna izin vermedi. İkinci uzatma dakikasında yakaladıkları bir kontra atağı gol ile sonuçlandırdı ve Amerika’yı hak ettiği liderliğe taşıdı.

D grubunda her takım bir maç kazandı, Gana karşısında ikinci galibiyetini alan Almanya gruptan lider olarak çıktı. Avustralya-Sırbistan maçına hiç bakmadım, hiç yorum yapamayacağım. Avustralya’nın kazanması beklenmiyordu ama Sırbistan’ı kupa dışına ittiler. Bu skorla Gana da mağlup olmasına rağmen gruptan çıkmayı başardı, beni de mutlu etti. Amerika’yı eleyip bir üst tura da çıkmaları mümkün. Amerika sempatimizi kazandı dedik ama Gana’yı elemelerini isteyecek kadar da değil.

Alman oyuncuların üzerinde belli ki büyük bir baskı vardı. Bunu normal karşılamak lazım, genç bir takım ve tam bir liderleri de yok. Gana karşısında zor anlar yaşadılar, Gana öne geçebilecek 1-2 pozisyon buldu. Almanya geriye düşseydi geri dönemeyebilirdi ama sahneye Mesut çıktı ve çok şık bir gol atarak takımını rahatlattı. Aslında çok da iyi oynamıyordu, ilk yarı çok net bir gol de kaçırmıştı ama yeteneği ortaya çıktı ve Almanya’yı gruptan lider olarak bir üst tura taşıdı. Kim ne düşünüyor bilmiyorum, bu konuda tartışmanın da çok bir anlamı olmadığını düşünüyorum ama ben Mesut böyle ışıldadıkça mutlu oluyorum, gurur duyuyorum.

Hiç yorum yok: