28 Aralık 2009 Pazartesi

Euro 2016 Türkiye




Başlık ne kadar güzel duruyor.. Neyse, bir süredir adaylığımız hakkında bir şeyler yazmak istiyordum. Seçilen şehirler, stadlar ve adaylık şansımız üzerine birkaç kelime not düşmek gerekirdi ama atladım. Bugün Fenerbahçe'den gelen açıklama bazı seçimleri tartışmaya açınca ben de artık topa gireyim dedim.

Bu ülkenin futbolu için çok önemli bir süreç başladı. Avrupa Futbol Şampiyonası'nın sadece Türkiye için değil en gelişmiş futbol ülkesi için bile ne kadar önemli bir organizasyon olduğunu anlatmaya gerek yok. Mesela adaylardan İtalya'nın böyle bir organizasyona neredeyse bizim kadar ihtiyacı var. Serie A bitiyor, stadların ve zeminlerin durumu rezalet. Ülke futbolunu tekrar ayağa kaldırmak için mutlaka büyük bir şampiyona almaları gerekiyor. Geçmişte bu organizasyonların yapıldığı ülkelerin nasıl bir ivme kazandığı da ortada, mesela en popüler örnek Almanya.

Bizde kötümser insan çok. Şehirlerin yetersizliği ile birlikte altyapı sorunlarını ve stadların yetişmesinin mümkün olmadığını düşünerek Türkiye'ye bu yolda pek şans tanımıyorlar. Bu insanlar muhtemelen Şampiyonlar Ligi finalinde de, UEFA finalinde de bir şekilde çuvallayacağımızı düşünüyorlardı ama yanıldılar. Bu noktada biraz milliyetçilik yapabilirim, Ukrayna ve Polonya 2012'de Avrupa Futbol Şampiyonası düzenleyebiliyorsa, Türkiye bu organizasyonu 2016'da hayli hayli düzenler.


Organizasyonu almak için siyasilerden halka kadar bir bütün olarak çalışmak gerekiyor. Bu işi daha şimdiden sahiplenmek gerekiyor. Ama hepsinden önemli bir şey daha var. Bu stadlar, şehirler, ulaşım ve konaklama falan hep ikinci planda. Aslolan lobinizin ne kadar kuvvetli olduğu. İş sadece spor yöneticilerinde bitmiyor, siyasiler dememin sebebi de zaten lobi. Bu organizasyonları almak için devleti yönetenler de çok ciddi çalışmalı. Bir oy için neler teklif edilebildiğini, hangi devlet meselelerin sırf bu organizasyonları almak için halledilebildiğini zamanında duyduk, okuduk. Mesela bir örnek vereyim, "Faul! FIFA'nun Karanlık Yüzü" kitabının yazarı Andrew Jennings'in yalancısıyım, 2006 Dünya Kupası'nın yapılacağı ülkeyi belirlemek için yapılan oylamanın 9 gün öncesinde Alman ulusal güvenlik kurulu bir araya gelmiş. Şansolye ve dört bakan silah ihracatı politikalarını aksi yönde değiştirip Suudi Arabistan'a 1.200 adet tanksavar füzesi yollamak için oy vermiş. Mesela bu hamle 24 oyun birini almak için yapılabilmiş..

Önemi yok dedik, yazıyı da çok uzatıyorum ama biraz da şehirlerden bahsetmemek olmaz. İstanbul, İzmir, Antalya ve Ankara zaten bu organizasyonun olmazsa olmazları. Bursa ve Eskişehir de beni hiç rahatsız etmiyor. Bu futbol şehirleri böyle bir organizasyonun içinde yer almayı hak ediyor. Ama Konya ve Kayseri için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim. Aslında işin bu bölümü hakkında yorum yapınca tepki gelebiliyor. Mesela şimdi bu iki il hakkında bir şeyler söylediğim anda birileri fazla hassas davranıp savunmaya geçebilir. O yüzden fazla detaya girmeyeyim ama benim tercihim bu iki ilden önce kesinlikle Trabzon olurdu. Birkaç tepki yazısı okudum ama bence seçimlere bugün Fenerbahçe'nin verdiği tepkinin kat kat fazlasını Trabzon halkı ve Trabzonspor yönetimi vermeliydi. Konya ve Kayseri tercihlerinin şehirler arasında mesafelerin kısa tutulması için yapıldığı söyleniyor ama ben doğuya gidemiyorsak bile en azından Adana'yı tercih ederdim.


Bu tartışmaların içine bugün Fenerbahçe çok sert girdi. Yapılan açıklamanın tam metni burada. İsteyen bu yazılanları "Bize niye yer vermediler diye ağlıyorlar" şeklinde yorumlayabilir ama onlar bile açıklamada geçen isimleri ve iddiaları ciddiye almalılar. Ahmet Güvener ve Orhan Gorbon hakkında söylenenler çok önemli. Ben doğrudur diye iddia edemem ama ciddiye alıyorum. Malum, burası Türkiye. Bu tip fırsatlar öncelikle ülke için değil şahıslar için değerlendiriliyor. Bahsedilen paralar, bu stadlara ve şehirlere yapılacak yatırımlar çok büyük rakamlar. İnsanın şüpheye düşmesi çok normal. Bu organizasyonu Türkiye alamasa bile birileri şimdiden para kazanmaya başladı, EURO 2016'yı almamız durumunda ise neler döneceğini, ne büyüklükte paraların ne şekilde harcanacağını hepimiz az çok tahmin edebiliriz.

Şükrü Saraçoğlu Stadyumu yerine futbol oynanabilecek ve izlenebilecek en kötü yerlerden biri olan ve ulaşması bile büyük bir çaba gerektiren Olimpiyat Stadı'nın UEFA'ya bildirilmesinde ben de bir mantık bulamıyorum. İnsanları güzel İstanbul'a getiriyorsunuz ama stad seçimlerinizle o insanları şehrin dışına gönderiyorsunuz. Finali yerinden izleyen birinin galibiyeti kutlamak için şehir içine gelip kalabalığa karışması bile ekstra bir iş olacak, belki saatler alacak. Maça gidecek taraftarlar şehirden uzak kalacak, bütün o eğlenceyi arkalarında bırakacaklar. Tek yapabilecekleri Fanzone'lara tıkılmak olacak.

Olimpiyat Stadı seçiminde ağırlıkla dile getirilen bir mazeret vardı, final için minimum 80.000 kişilik bir stad olması gerektiği ve bu yüzden İstanbul'un bir hakkını mecburen Olimpiyat Stadı'nın alması gerektiği söyleniyordu ki Olimpiyat Stadı'nın kapasitesi de şu an 75.000. Bir de Saraçoğlu'nun otopark ve trafik konusu var ama onu kaale bile almıyorum. 2014 yılına kadar farklı illerde 6 stadı sıfırdan inşa edip bitireceğimizi mümkün görürken bu sorununun çözülemeyeceğini düşünmek de pek mantıklı değil. Final oynanacak stadın minimum kapasitesi hakkında söylenen bu şeylerin kaynağı nedir bilmiyorum ama ben merak ettim ve biraz araştırdım. Tabii ki önce geçmiş finallerin oynandığı stadlara ve kapasitelerine baktım.

Euro 2000 / Stadion Feijenoord - 51.500
Euro 2004 / Estádio da Luz - 65.000
Euro 2008 / Ernst Happel Stadion - 53.000

Belki kriterler o zaman farklıdır, daha çok takımın katılacağı sonraki şampiyonlar için bazı şeyler değişmiş olabilir diye düşündüm. Bu yüzden biraz daha bakındım ve Euro 2016 Tournament Requirements dosyasını buldum. Bu dosyanın 68. sayfasında gerekli olan minimum stad kapasiteleri yazıyor. Grup maçları için 30.000, çeyrek ve yarı final maçları için 40.000 kapasite istenirken açılış, ev sahibi takımın maçları ve final için en az 50.000 kişilik iki stad isteniyor, biri 60.o00 kişilik olursa da daha iyi olur deniyor. Fenerbahçe'nin bir ara ortaya attığı ama arkasını getirmediği bir proje vardı. Stadın üstü tamamen kapanacak ve kapasite de 60.000'e çıkacaktı. UEFA Finali sebebiyle projenin ertelendiği söylendi ama demek ki bu yapılabilecek bir şey. Sıfırdan 6 stadın yapılabileceği söylenirken Saraçoğlu'nun tüm tribünlerine 3. katın çıkılması bile ütopya sayılmaz. Kapasiteyi 60.000'e çıkarmak iste çok daha kolay ve zaten masaya daha önce de yatırılmış bir proje. Bunları düşündükçe Fenerbahçe'nin yaptığı açıklamada sorulan sorular daha bir anlam kazanıyor. Link yukarıda, tıklayıp bir kez daha okumakta fayda var.

Euro 2016 organizasyonunu almamız imkansız değil, ben gayet mümkün olduğunu düşünüyorum ama başta da söylediğim gibi hep beraber çok çalışmak gerekiyor. Lobi en önemli şey dedik, bu noktada karşımıza Platini ismi çıkıyor ama ben İtalya'nın daha büyük rakibimiz olduğunu düşünüyorum. 20 yılı bile devirmeden bir büyük organizasyonun daha Fransa'ya verilmesi çok tepki çekecektir, bence cesaret edemezler. İtalya ise güçlü lobisinin yanında bu turnuvaya olan ihtiyacı ile bence Fransa'nın önünde. Biz ise bir şekilde stadları yetiştiririz, iki büyük organizasyondan alnımızın akıyla çıkmış olmamız da önemli bir referans. Konaklama, ulaşım vb. konularda UEFA delegelerinin aklını çelmek için gerekli lobi çalışmalarını yapmak ise yönetenlerin öncelikli işi olmalı.

Daha işin başındayken ortaya çıkan bu huzursuzluklar can sıkıcı ama insanların aklında bu soruların oluşmasına sebep olan kurumların bazı şeyleri bir kez daha düşünmesi ve yapmış oldukları seçimlerin doğruluğuna insanları inandırması lazım. Şehir seçimlerinden sonra bu işten soğuyanlar oldu, mesela bu linkte bir örnek var. Stad seçiminin de buna benzer etkileri olacaktır, hatta olmaya başlamıştır. İnsanların kafasındaki soru işaretlerini gidermek ve bu organizasyonu sahiplenmelerini sağlamak Türkiye için çok önemli.

Türkiye Futbol Federasyonu'nun bu açıklamaya ve gelen diğer tepkilere, sadece İstanbul'un stad tercihine değil seçilen 8 şehri belirleyen kriterlerin ne olduğuna da tatminkar cevaplar vermesi gerekiyor. Kafamız iyice temizlensin ki bu yolda hep beraber yürüyebilelim.

10 yorum:

Pamukk dedi ki...

bu ülkede hep birileri para kazansın diye yollar bile ihtiyacı olmadan tadilata alınıyor, kimi semtlerde 1 sene içinde yollardaki taşlar 3 kez değiştiriliyor, sebep birileri para kazansın. burdaki şehir ve stadlar da buna göre yapılmıştır eminim. alışmadık mı ve bıkmadık mı zaten yıllardır bu şekilde yönetiliyoruz....

şükrü saracoglunun seçilmemesi saçma katılıyorum, ama olimpiyata fazla tepki vermişsin gibi geldi çünkü daha 2005de orda lpool-milan CL finali gördük. olimpiyata tepki verilceğine ne zaman biticeği belli bile olmayan aslantepeye tepki vermek daha doğru olurdu sanki, bence.

sonuç olarak, biz ülke olarak birlik olmayı değil, hep birilerinin nemalanmasını tercih eden bir ülke olduk çıktık. MAALESEF!

Patasana dedi ki...

Basketbol= Şehirler - Futbol= Stadlar

Acaba bi işide kafalarda soru işareti bırakmadan yapamayacak mıyız merak ediyorum? Saraçoğlu yatırım gerektirmeyen bir stad. Olası bir iyileştirmede ödeneği hükümetten alsa bile işi Aziz Yıldırım yapar. Diğer stad zaten TT Arena. Yani yatırım gerektirmiyor. Para harcanacak tek yer Olimpiyat stadı. Üstü ve yanları kapatılacak. Orhan Gorbon ORG Spor Danışmanlığı adlı şirketin sahibi. Pazarlama, eğitim, oyuncu temsilciliği ve en önemlisi "mimarlık" gibi faliyetleri var. Linki aşağıda. Kimileri ne alakası var, göz göre göre de olmazki falan diyebilir ama bu işleri kulbuna uydurmak bakkaldan ekmek almak kadar kolay. Biraz daha deşsek kimbilir neler çıkar. 2. linkdeki yelken resmine dikkat! Sanırım sponsoru Sabah. Artık gelin gerisini de siz düşünün...

http://www.org-sports.com/

http://www.org-sports.com/subpage_foto.html

Diğer şehirlere gelince Konya hariç hepsine eyvallah. Futbol kültürü olmayan bir şehirde teknoloji harikası bir stad yapsan neye yararki. 2019 da haberlerde duyarız adını. Şu kadar maliyetle yapılan Konya vs. stadı çürümeye yüz tuttu...

painkiller dedi ki...

kapasite kriterleri değişti galiba
hatta isveç-norveç bu yüzden çekilmiş olabilir
olimpiyat stadı nda çok büyük değişiklikler olacakmış
kale arkalarına binalar dikilip rüzgar engellenecek, üstü kapatılacak, ek tribünlerle sahaya sıfır 95000 kapasiteli stadyum ortaya çıkacak

Arkhe dedi ki...

Kapasite kriterleri benim bulduğum tüm kaynaklarda aynıydı. Yazı içinde verdiğim link UEFA'nın resmi sitesinden, herhalde bir değişiklik olsaydı o kitapçığı orada bırakmazlardı.

Olimpiyat Stadı'na ne kadar büyük masraf yapılırsa yapılsın neticede orası bir futbol değil bir olimpiyat stadı. Artı diyelim ki turnuvayı aldık, daha sonra o
stad ne kadar kullanılacak? Hazır bir stada daha az masraf yaparak işi bitirmek ve insanları daha çok eğlenebileceği yerlerde tutmak varken neden böyle bir stada masraf yapılsın?

ziggytheking dedi ki...

Federasyonun Fenerbahçe'ye olan cevabında ise stadyum ve çevresinin 100 dönümlük boş arazi olması konusunda bir kriter ortaya konulmuş. Stadyumdan çıkıp da sevincini kutlamak isteyenlerin Bağdat Caddesi trafiğinde ezilmelerini önlemek içindir düşünmüştür bunu UEFA herhalde.

Şehir seçimlerindeki en az 50.000 kişinin bir gecede başka şehire ulaşımı konusunu düşündüğünüzde Trabzon'un hiç şansı kalmıyor. Takalarla 50.000 kişiyi Karadeniz'e salamayız. Trabzonlu arkadaşların tepkisi çok yersiz.

İyi ya da kötü projeler geliştirilip Mayıs ayı beklenecek ve eğer şampiyona Türkiye'ye verilmezse de bir açıklama bekliyorum ben Fenerbahçe sitesinden ve Trabzonlu arkadaşlardan.

Arkhe dedi ki...

Genel ve detaysız bir cevap vermişler. Artı final için minimum 60.000 kişilik stadın şart olduğunu söyleyerek yalan da söylemişler. Saraçoğlu çevresinde bir stad yapmaktan daha az bir maliyetle o ebatta bir boş arazi yaratılabilir. Hep söylüyorum, Salı Pazarı artık yok. Kenan Evren ise Fenerbahçe'nin sayılır.

Şehir seçimi için de sadece federasyonun bu cevabında belirttiği kriterler yok, birçok başka kriter de var. Trabzon'un yerine getiremediği bu kriter örnek verilirken diğer şehirler için de yerine getirilemeyecek kriterler öne sürülebilir. Şu an itibariyle hiçbir şehir bu kriterleri sağlamıyor, unutmayalım hedef 2016.

Bir de herkes sadece şehir ve stad seçimi konusundaki iddialara takılıyor. Fenerbahçe'nin açıklamasında verilen isimler ve iddialar üzerinde de durmak lazım. Ve federasyon da bu iddiaların hiçbirine cevap vermemiş.

Adsız dedi ki...

ben fblilerin tepkisini anlayamıyorum. hiç değilse istanbulda 2 stadyum olacak maç için. kayserinin doğusunda stadyum yok. trabzon yok. bu nasıl turnuva olur. türkiye değildir bahsettikleri. batı türkiye desinler bari ona. biz ne yapmalıyız şimdi trabzon olarak? gürcistanla rusyayla filan mı ortak projelere girmemiz gerekir turnuvaya ev sahipliği için. yazıklar olsun diyorum. trabzon halkına ve ordaki futbol aşkına yapılmış olan hakaretten dolayı. inşallah vermezler turnuvayı türkiyeye.

Bolat dedi ki...

Bildigim kadariyla su anda Fenerbahce önüne getirilen bürokratik engellerden dolayi stadyumun kapasitesini artiramamakta...

Yani öyle duymustum...

Sinan Kolat dedi ki...

Fenerbahçe'nin, stadının etrafını açması, paradan bağımsız bir şekilde imkansız. Bir tarafında Istanbul'un en kullanılan yolu, öbür tarafında Kurbağalıdere, bir tarafı silme ev. Bir liseyi ve etraftaki evleri de bir turnuva için yıkmayı yanlış buluyorum şahsen.
Bu arada Olimpiyat stadını da tasvip ettiğimi sanmayın ama kötünün iyisi olarak orda diye düşünüyorum.
Yalnız dediğin gibi, asıl konuşulması gerekenler oradaki insanlardır ama o konuda çok bilgim olmadığından yorumda bulunamıyorum.
Trabzon açısından, orayı bir şehirle daha ikilemek gerekiyordu. Rize ile yapılabilir, o zaman da mantıklı olabilirdi. Ama mesela Güneydoğu'nun bir ikileme çıkarıp daha çok faydalanması da var ki bence daha mantıklı olurdu.

Arkhe dedi ki...

Stadın dört yanı var ve bir tarafı artık Salı Pazarına uzanan ve arası açmak için çok müsait olan bir alan. Kenan Evren Lisesi ise zaten sene sonu itibariyle büyük ihtimal yıkılacak..