16 Kasım 2009 Pazartesi

Çözüm Önerisi


Hafta sonu yurt dışındaydım, eve girip televizyonu açtığım anda olaylar başladı. Maçı kaybetmiş olmak beni çok üzmedi, Galatasaray’ın da Fenerbahçe’nin de bu sezon yapabilecekleri zaten ortada. Normal sezonda oynanan maçlar da bana çok anlamsız geliyor. Artı Ülker ismi geldiğinden beri bir tane bile basketbol maçına gitmedim, o yüzden bu mağlubiyeti de çok önemsemedim. Zaten maçın skoru ya da oynanan basketbol bu olaylardan sonra önemini kaybediyor.

Şu suçlu, bu suçlu, tahrik vardı, utanılacak olaylar gibi geyiklere girmenin artık gereği yok. Belli ki bu hep olacak. İkinci maçta aynı şeyleri biz yaşatacağız, belki oraya kadar beklemeden futbolda kupa eşleşmesi olursa aynı olayları göreceğiz.

Dün hakkında illa ki konuşacaksak taraftarların değil ama yöneticilerin tavrı üzerine konuşmak, mesela Galatasaray yöneticilerinin umursamazlığı üzerinde durmak lazım. Okan Çevik’in maç sonrası röportajında taraftara teşekkür etmesini, Yiğit Şardan’ın 15 yaşında çocuk gibi “Fenerbahçe-Efes açında çıkan olaylarda çok daha büyüktü” demesini irdelemek lazım.

Kadıköy sonrası “UEFA maçında olsaydı bu maç oynanmazdı” diyenler, dün olanların Euroleague maçında olması durumunda seyircisiz devam etmek dışında bir ihtimal yokken de konuşsun. Adnan Polat dün gördüğümüz sessizliğini açıklasın, Üstünel basın toplantısı düzenlesin, Işın Çelebi yine demeçler versin.

Fenerbahçe yöneticileri de sorgulansın. Neden geri vites yaptıkları ve takımı o ortamda sahaya çıkardıkları konuşulsun. Yönetim Kurulu üyesi “salon boşaltılmazsa çıkmıyoruz” dedikten sonra hangi kriterle can güvenliğinin sağlandığını ve takımı sahaya çıkarttığını anlatsın. “Puan kazanmak önemli değil” dedikten sonra puan kazanmak için neden sahaya çıktılarını açıklasın.

İşin taraftar boyutu ile aklıma gelen tek bir çözüm var. Sahaya madde atarak delikanlılık gösterisi yapanların ne kadar samimi olduğunu böyle görebiliriz diye düşünüyorum. Sanırım PSV ve Ajax taraftarları arasında olmuştu. Hemen Ultraslan, GFB ve Antu gibi oluşumlar bir toplantı yapıp karar alsınlar. Ortada bir yer belirlensin, mesela atıyorum Beşiktaş’da iskelenin oradaki meydan olsun. Gün ve saat üzerinde de anlaştıktan sonra anonslar yapılsın. İki taraftan birbirine zarar vermeye meraklı olanlar toplansın ve ne olacaksa olsun. Silah ve bıçak olmasın, en fazla sopa kullanılsın. Herkes birbirine girsin, ölen ölsün, kalan kalsın. Herhalde herkes rahatlar, en azından sporcular ve dün dışarı çıkarılması gereken 6 yaşındaki Fenerbahçeli çocuk gibiler işin dışında kalmış olur.

Kulağa ilk anda çok vahşi gelebilir ama her maç taksit taksit bunları görmektense işi tek seferde halletmek bana daha mantıklı geliyor.

7 yorum:

Pamukk dedi ki...

itirazım var; gidin kendi semtlerinizi mahvedin.

bence de bir derbi maçında asy k.köy farketmez yarı yarıya tribün yapılsın, kavga çıksın, polis karışmasın, toplu katliam olsun. belki sonra biter herşey.
ben bile beni ilgilendirmeyen çok sevdiğim derbi maçı izlemekten bıktım artık.

gs yönetim tarafı ile ilgili söylediklerini katılıyorum da, fb tarafında biz böyle birşey görmedik bu bi ilktir diyenlere ne diyosun? efesle final maçı unutulmuş heralde.

Arkhe dedi ki...

Doğru o da büyük komediydi, atlamışım. O demeç verildiği anda "bizi rezil ediyorlar" dedim.

stalker dedi ki...

eşit şartlarda kapışmaya kimse razı gelmez. bu ülkenin kültürü pusudur. delikanlılık mavalları okunmasın boşuna. fb formalı küçük bi çocuktan, orta parmak gösteren bir kadından tahrik oluyor bu ülke insanı yahu! bunlar anca linçle beslenir, orda cevvalleşirler. o nedenle tr şartlarında en makul çözüm rakip taraftarı futbol, basketbol, voleybol maçlarına sokmayacan. ne sporcu yakını gelecek, ne rakip yönetici. 15-20 efesliye saldırmış bizimkiler de. insan sinirlenir, küfür eder, yalandan tehdit eder ama böylesi olmaz. hepsi apaçi olsa, holigan olsa ne yazar o 20'nin.

Arkhe dedi ki...

Türk insanı tribünde polis olunca, yaptığının karambole gelip fark edilmeyeceğini bilince delikanlı olur. Benim dediğim olursa da o meydana en fazla 10'ar kişi gelir zaten..

Rakip taraftarı almamak da çözüm değil ki, yine sporcuya saldırılır. Herhalde ancak biriler öldükten sonra bir şeyler değişecek..

futbolvefenerbahçe dedi ki...

Evet belki en gelişmişimiz bile bir derbi maçında rakiple maç seyredecek düzeyde değiliz artık 50 sene öncek gibi. Bunu da beklemiyor yada özlemiyoruz ve anlamakta zorluk çekmiyorum.
Ancak maç sonu kızdırmalarını yaşayamayacak ve kaldıramayacak kadar gelişmemişliğin sonucudur bu. Aziz'in, Adnan'ın müridi gibi davranmanın, bunu bir dava halinde yaşamanın sonucudur. P.tesi ben işe/okula nasıl giderim, benim takımım nasıl kaybeder? Bunun hesaplaşmasını içinde tamamlayamadığın zaman dışa vurumu böyle olur. Ne zaman ki gerçek, mantıklı bir birey haline dönüşeceğiz, Aziz'in Adnan'ın aklıyla değil o zaman derbimizi kurtaracağız. Ancak bu gelişmeyi de bu taraftar topluluğunu doğru gütmeye ve her takımda bulunan zihin gerici, mide bulandırıcı yöneticilerden arındırıp bunu bir savaş ve sidik yarışından çıkarttığımızda rahatlayacağız. Kendi kendine olmasını beklemek hayalcilikten bile öte değil şu anda.

stalker dedi ki...

arkhe,

taraftar, yönetici, sporcu yakını filan olmazsa en azından saha dışı "tahrik" unsurları temizlenir :)sadece sporcuları uyarmak gerekir beinm önerimde :)

trajikomik mevzu... bunlar bi yana, rakip taraftarı görmek istiyorum ben yav.. eski açıktan deplasman tribününe bakıp oranın dolu olduğunu görünce seviniyorum valla. ama 30000e karşı 1500. yarı yarıya fantezim yok ama bi kale arkası ayrılmalı rakibe. stadın % 20-25 i filan.

bi de deplasman taraftarına adam gibi muamele edilmeli. misal kadıköyde ne hikmetse turnikeler çalışmaz, balık istifi gibi tünelde eziliriz, içerde su satılmaz, çıkışta polis terörü.. ondan sonra gel bu taraftardan normal davranış bekle. sadece deplasman da değil. aha dün akatlara giden bjk taraftarı kendi yönetiminin zulmüne uğradı. taraftarı insan olarak görmüyorsun sonra da...

Arkhe dedi ki...

Rakip taraftar benim de yaramdır, göremediğimde üzülürüm. İçimden maça gitmek bile gelmez. Ve evet, ben de daha fazlasını istiyorum deplasman tribününde. Bir kale arkasının yarısına bile razıyım.

Kadıköy deplasmanı hala öyle mi bilmiyorum. Eskiden daha çok hikaye duyardım, son senelerde azaldı. Hatta bana en rahat gelen deplasmandır, taksiyle gel kapının önünde in. :) Turnike çalışmaması ise bir klasik, çalışan stad görmedim. :) İnönü girişi dardır, fiziksel olarak zorlar ama özellikle zorluk çıkarma konusunda Sami Yen üzerine tanımam..

Sevgilim iyi Beşiktaşlıdır ve çok Beşiktaşlı arkadaşım vardır. Olanları duyuyorum da, sizin derdiniz gerçekten çok büyük..