17 Kasım 2009 Salı

Suçlu Adnan Polat Olacak


Pazar günü oynanan maçtan sonra olanları hayretler içinde izliyorum. Çıkan olaylar beni şaşırtmamıştı, bunu dün de söyledim ama bütün bu olanların ne kafada olduğu belli olmayan bir kadının üzerine yıkılmasına, Galatasaray yönetiminin yaptığı rezil açıklamalara ve medyanın tavrına sessiz kalmak imkansız. Taraftarların yaptıkları üzerine kafa yormuyorum ama yöneticilerin taraftardan beter hale gelmelerine insan dayanamıyor.

Dün o iki kişi Serhat Ulueren’in programına çıktı ve böylece olayların tek sorumlusunun o kadın olduğu düşüncesi sabitlendi. Zaten Serhat Ulueren bunu açıkça dile de getirdi, Galatasaray’ın o kadın yüzünden ceza alacağını söyledi. Bir kısım medya ve Galatasaray yönetimi o kadın olmasaydı hiç olay çıkmayacağına inanmamızı bekliyor. Maçtan önce sahaya giren adamı, 6 yaşında bir çocuğun taciz edilmesini görmezden geliyor. Olaylı Efes Pilsen maçından sonra “Vahşet” başlığı atan Kaan Kural bile bu maç sonrasında “O kadın nasıl tahrik etti” başlığını atıyor. Tahrik denen şey mazeretse Efes maçından sonra da Fenerbahçe taraftarı Kaya’nın, Kerem’in hareketlerinden ya da hakem kararlarından tahrik olup oyunculara saldırdı denebilir. O zaman Kadıköy’de de hiçbir şey olmadı, sadece Arda ve Keita’nın maç öncesi hareketlerinden tahrik olan bazı seyirciler kendini tutamadı o kadar gibi bir savunma yapılabilir.

O kadın dün programda tam olarak doğruları söylemiyordu, bunu anlamak için alim olmaya gerek yok ama olayın nasıl geliştiğini, kadının Fenerbahçeli olduğu anlaşıldıktan sonra üzerine madde atıldığını ve küfür edildiğini, bundan sonra da kadının muhtemelen sarhoş kafayla o hareketleri yaptığını az çok tahmin edebiliyoruz. Haydi her şey o hareketten sonra oldu diyelim, basketbolcuya vurmak ile kadının hareketinin ne alakası var? Maçı kazandıktan sonra düdük ile birlikte sahaya madde yağdırmanın ne alakası var? Bugün her şeyin sebebi o hareket olarak gösterilirken Ahmet Dedehayır’ın Caferağa’da aynı hareketi yapmasının üzerinde neden durulmadı? İşin taraftar boyutunu sorgulamanın artık gereği yok diyorum ama yine o taraflara kayıyorum. Çünkü Adnan Polat başkanlığındaki yönetim kurulu taraftar gibi davranıyor, yukarıda yazdığım ve karşısında durduğum şeyleri savunuyor.

Yönetim kurulunun resmi açıklaması dışında Polat’ın söylediklerini değerlendirmeye almak ne kadar doğru olur emin değilim, sanırım bir demeç olarak değil de bir sohbet sırasında söylemiş. Gerçi sevinemedim demesine çok güldüm, sahaya girip sporculara saldıran ve madde yağdıran adamlarla tezahurat yapan kendisiydi. Kendisinin geçmişi ortada, bu tribünler üzerinde ne kadar emeği olduğunu da Galatasaray taraftarları benden daha iyi biliyor. Onun tekrar işin içine girmesinden sonra Fenerbahçe maçlarında branş fark etmeden gerginliğin ne kadar arttığını son 3-4 seneye bakan herkes çok net olarak görebilir. Aynı kafa da devam ediyor ve böyle devam ettiği sürece daha beterlerini göreceğiz. Daha karşı karşıya gelinecek çok branş var, kürek müsabakalarını bile bekleyenler olduğundan eminim.

Açıklamaları Galatasaray resmi sitesinde görebilirsiniz. Meğer o kadın olmasaymış hiçbir şey olmayacakmış. Galatasaray yönetimi olayları yatıştırmak için çok çabalamış. Olaylar yatışmışken 22 numaralı oyuncu seyirciye yumruk atmış ve olaylar tekrar alev almış. Sahaya giren adamları, oyuncuya vuranları, atılan maddeleri anlatan tek bir cümle bile yok. Kendilerini biraz suçlu ya da sorumlu hissettikleri gibi bir anlam çıkmıyor. Hala Ercan Saatçi kovalanıyor, Efes Pilsen maçına gidiliyor. Fenerbahçe’nin Efes Pilsen maçından sonra resmi sitesinden taraftarını kınamasını görmezden gelip Fenerbahçe’yi o maçı unutturmak ve olaylar hiç olmamış gibi göstermekle suçluyorlar.

Demek o kadın suçlu ve o olmasa hiç ama hiçbir şey olmayacaktı. Vurun kahpeye ki herkes rahatlasın yani. Oldu, geçiniz. Bugün bu açıklamalar geldikçe, Galatasaray yönetimi olaylara böyle yaklaştıkça, Fenerbahçe sporcusuna saldıran adamlar varken “Bana ne, siz de yaptınız” demeye devam ettikçe ve tüm suçu karşı tarafın üzerine yıktıkça Fenerbahçe taraftarının evinde oynayacağı ilk maçta olacak tüm olaylardan Adnan Polat sorumludur. Pazar günü ve sonrasına baktığımızda maç içinde yapılan komik “ilk defa kenarda oturan oyuncuya saldırı görüyorum” açıklamasını bir kenara bırakırsak Fenerbahçe yönetimi “Efes Pilsen maçında olanlar maç sonunda olmuştu” demek dışında bir yanlış yapmamıştır. Galatasaray yönetimi ise büyük bir hızla saçmalamaya devam etmektedir.

Tekrar ediyorum, bundan sonra Fenerbahçe’nin evinde oynayacağı ilk maçta olması muhtemel olayların sorumlusu amigo gibi davranan Adnan Polat olacaktır.

7 yorum:

Sinan Kolat dedi ki...

biraz katılayım biraz katılmayayım dediklerine.

şahsen, 40 dakika boyunca hiç bir olay çıkarmamış seyircinin, o kadın orada olmasa o saatten sonra bir şey yapacağına da inanmıyorum. Aslında gergin bir atmosferde geçen maçta, kendiliğinden olay çıkacak olsaydı daha önce çıkardı bence.

Bir de şu tribünden çıkarılan Fener formalı çocuk var. Bence de keşke çıkarılmasaydı, ama kimse de dönüp demiyor ki bizzat Aziz Yıldırım'ın talimatıyla Dereağzı'ndaki halısahaya kimse üstünde sarı-kırmızı birşeyle giremiyor. Bunu kapıdaki güvenlik görevlisinin ağzından duydum, bir arkadaşımızı maça almadı.

Bunun dışında, sebebi nolursa olsun, taraftarların yaptıklarını kesinlikle kabul edemiyorum ve üzülüyorum. Yönetimlerin yaptıkları da cabası. Maalesef (sırf bu maç için demiyorum genel olarak her zaman) yönetimlerin, verdikleri demeçlerle suçu diğer tarafa yüklemesi zaten olayların önündeki en büyük engel. Delikanlı gibi biri çıksa ve hatadır yapmicaz dese o gün çok şey değişebilir. O yüzden de Fenerbahçe'nin GS maçında sahaya madde atan kişileri bulup kombinelerini iptal etmesini çok takdir ediyorum, umarım bizimkiler de örnek alır.

Bir de bir daha ki maçta suçlunun Adnan Polat olacağı var. Haklı olabilirsin ama bunu söylemek, boku karşı tarafa atan yönetimlerin yöntemini takip etmekten başka bir şey değildir.

Teşekkürler

Arkhe dedi ki...

Bana da o kadın olmasaydı hiç olay çıkmayacak olması garip geliyor. Galatasaray maçın tamamını önde götürdü, olay çıkmaması şaşırtıcı değil ama kazanmayı hak ettiği bir maç uzatmaya gidince neler olurdu bilinmez. O kadının hiç ama hiçbir şey yokken, durup dururken arkasına dönüp hareket çekmesi de bana mantıklı gelmiyor ki yanındaki kişi Fenerbahçe tribünlerinde bilinen bir kişi. Bunu yapmayacak ve yaptırmayacak tecrübesi var.

Ben yaklaşık 5 senedir her Perşembe Dereağzı'nda oynarım. Sadece Galatasaray değil Beşiktaş ya da Trabzonspor forması ile de maç yapılamıyor. Özer abi halı sahanın sorumlusudur ve muhtemelen o güvenlikten çok önceden beri oradadır. Bize, benim Fenerbahçe taraftarı olmayan arkadaşlarıma söylediği ise başka bir şey. Genelde Fenerbahçelilerin oynadığı bir sahada Galatasaray formalı bir çocuk olduğunda tatsızlık çıkacağını ve bunun daha önce olduğunu söylemişti.

Son paragrafta haklı olabilirsin, söyleyecek bir şeyim yok ama ben içinde olduğum camiayı iyi tanıyorum. Bu maç ve sonrasındaki gelişmeler ile nasıl gerildiklerini de çok iyi tahmin ediyorum. Olay çıkarsa detayda o taraftarı suçlayabilirim de ama büyük pencerede asıl suçlu benim için Adnan Polat olacaktır.

Ben teşekkür ederim.

Sinan Kolat dedi ki...

GS'nin hep önde götürdüğü bir maçın uzatmaya gitmesi eminim gerer taraftarı, haklısın ama o kadın olmasa olaylar çıkar mıydı sorusunda ortak bir düşünceye sahip olamayacağız gibi duruyor. Zaten soru biraz teyzemin bıyıkları tarzında :)

Belli ki sen daha çok oynuyorsun benden, daha net bilgi vermişin. Dediklerin hakkında şüphe de duymuyorum ama rengi ne olursa olsun, başka renkli bir formanın varlığının bir provokasyon olması ne kadar acı...

Merak etme camialarımız son derece yakın aslında, bizde de herkes yıllardır gerilen ilişkilerde suçu Aziz Yıldırım ve Ali Şen'de görüyor. Ben de zaten aslında blogumda o yüzden artık futbol yazmamaya karar verdim.

Pamukk dedi ki...

bence içinde bulunduğun camiayı tanıyosan, adnan polatın abuk açıklamaları olmadan da gerildiklerini bilendiklerini kadıköydeki yada şahenkteki ilk maçı sabırsızlıkla beklediklerini bilebilirsin.

olaylar hakkında yorumum yok herkeyi herşeyi söylüyo yeterince. hep aynı bok,her zaman aynı bok. kısaca yiyin birbirinizi.

imam osurursa cemaat sçarmış. yönetimler de taraftarın bu hale gelmesinde yıllardır büyük paya sahip.

Arkhe dedi ki...

Pamukk haklı olabilirsin. Muhtemelen yine olay çıkacaktı ama bu maç sonrası demeçler olayların boyutunu etkileyecektir.

Kadıköy konusunda emin değilim. Şu kamerayla yakalama olayı herkesi korkuttu.

Pamukk dedi ki...

Şen Şef in fikirlerini bekliyorum.

futbolvefenerbahçe dedi ki...

Bu olaylar ne ilk ne de son olacak ne yazık ki. Kitle olarak mağlubiyetin yada rekabetin ne olduğunun hesabını içinde vermedikçe, cevabını bulamadıkça sorunu sıfıra indirmek mümkün değil. Bunun da kendi kendine düzelmesini beklemek hayalcilik. Başta başkanların buna ön ayak olması lazım. Aziz Yıldırım %100 olmasada bunu başarmak yönünde adımlar atıyor. Hataları da var tabi ki ama üzülerek Adnan Polat'ın bunu başarmasını bekleyemiyorum. Ve hatta farklı bir açı getirip olaya bu gerginlik ortamının giderilmesine ekonomik sebeplerin de engel olduğunu düşünüyorum zira ekonomik sıkınıtları nispeten aşan kulüp yöneticileri bu konuda daha ferah ve dinginler. Aziz Yıldırım'ın attığı ciddi adımların temelini de bu oluşturuyor. F.Bahçe taraftarı bir seviyeye geldi diyebiliyorsak bunda başkanın ciddi payı vardır. Ama G.Saray'da durum tam tersi. Adnan Polat'ın taraftarı ve oy verecekleri yanında tutabilmesi için F.Bahçe ile işbirliğine gidiyor olması ona puan ve yandaş kazandırmayacaktır. F.Bahçe'ye yanaşan başkan imajını yemesiyle kalacaktır. Zira birçok konuda taraftar desteğine ihtiyacı vardır. Şu anda ekonomik alanda F.Bahçe'ye göre geri olması, stat sorunu vs derken Adnan Polat'ın kendi çerçevesinden yaptıklarını doğru bulmak lazım ama bütün fotoğrafa katkısı sıfır. F.Bahçe'nin olaylı maçlarından sonra Aziz Yıldırım'ın taraftarla çekilmiş bir resmini bu sebeple göremezsiniz. Adnan Polat bir kurtarıcı edasıyla başkanlığa gelmiştir. Kıra döke de olsa, baş yararak da olsa emellerine varmak adına bazı temel değerleri rafa kaldıracağı kesindir. Bunu gören ve zaten bundan zevk almaya hazır taraftar topluluğu da başkanın safına geçecektir ve hatta geçmiştir bile. Bu yüzden kısa ve orta vadede iki takımın arasının düzelmesine ihtimal pek vermiyorum.
Bu sebeple de bu dönemde kavga gürültü asla eksik olmayacaktır.