11 Mart 2010 Perşembe

Süper Lig'de Çarşamba


Dün İstanbul’da iki erteleme maçı oynandı. İlk maçta Kasımpaşa deplasmanında gizli lider Bursaspor rahat kazandı. İzleyemedim ama Kasımpaşa sezonun en kötü futbolunu oynamış, komik de goller yemiş. Skor çok daha farklı olabilirmiş. Bursaspor da iyice havaya girdi, hatta bazılarına göre şu an şampiyonluğun en büyük adayı onlar. Gerçi Süper Lig’de şampiyon sürekli değişiyor. 1 ay önce fikstür avantajıyla beraber en büyük aday Fenerbahçe’ydi. Geçtiğimiz hafta Galatasaray şampiyonluğunu ilan etti. Dün akşama doğru Bursaspor fikstür avantajıyla şampiyonluğun en büyük adayı oldu, birkaç saat sonra ise yine fikstür avantajıyla Beşiktaş bir adım öne geçti. Önümüzdeki haftalarda Trabzonspor ve hatta Kayserispor’dan da şampiyonluk bekliyorum.

Beşiktaş da dün akşam çok zorlanmadan kazandı, eksik İBB rakibini zorlayamadı. İlk devreyi izleyemedim, sadece golü gördüm. Ofsayt ile alakası yok. İkinci devreye de biraz baktım, İBB tam baskı kurmaya başlarken Beşiktaş’ın ikinci golü geldi. Belediye 1-2 net pozisyon yakaladı ama Beşiktaş maçın sonunu çok da zorlanmadan getirdi. Bilet fiyatlarındaki indirimin yaradığı tribünler de keyifli bir gece geçirdi. Demirören protestoları da neredeyse tamamen bitti, zaten aksini bekleyenlerin sayısı da fazla değildi. Bu işler böyle, birkaç maç kazanınca sesler kesilir. Geriye düşünce aynı sesler tekrar stadı inletir ama o saatten sonra da bir işe yaramaz, komik gözükür.



Aslında ben bu yazıya Abdullah Avcı için başlamıştım ama maçlara da bir ufak değinmiş olduk. Abdullah Avcı’yı ne çok severim, ne de nefret ederim. Fenerbahçe’yi hep çok zorladı, puan aldığı takımların birçok taraftarı gibi ben de bize karşı farklı hazırlandığını düşünürüm. Zaman geçirmek için yere yatmak normal ama onlar bu işi biraz abartır, tribünden çok küfür yer. Beşiktaş taraftarları da zamanında aynı şeyi çok yaşadığı için dün bu konu üzerine çok gittiler. Abdullah Avcı saha dışında ise genelde terbiyeli ve düzgün bir görüntü sergiler. Belki Trabzonspor maçını biraz ayırmak gerekir ama genelde ne dediğini bilir, iyi konuşur ve aklı başında davranır. Aynı Abdullah Avcı dün maçın ikinci devresinde bir pozisyonda kameralara kötü yakalandı. Muhtemelen hakeme, ona değilse bile bir futbolcuya ana avrat küfür ediyordu. Ağız okuma uzmanı olmaya gerek yok, ne dediği çok net anlaşıyordu. Maçı izleyen herkes bunu görmüştür. O görüntü Abdullah Avcı’nın bugüne kadar sergilediği profile hiç yakışmadı.

Bu arada bir yakışık olmayan görüntü de İnönü Stadı protokol tribününün ikinci golden sonra coşkulu bir şekilde “Abdullah Avcı yere yatsana” tezahuratını yapmasıydı. Orası protokol tribünü, hareketlere biraz dikkat etmek gerekiyor.




1 yorum:

Patasana dedi ki...

Yazıyı okurken ilk dikkatimi çeken şey Bursalıların resmi oldu. sadece kafası gözüken kişi Adnan Aybaba mı?:)

Abdullah Avcıyı severim. Kadroya giremeyen her genç oyuncumuzu İBB ye kiralamalıyız. Bence büyük gelişim kaydederler. Ama orda yattıkları kadar bizde de yatarlarsa kırarım kafalarını:) Bir diğer sıkıntımda gsli olmasından kaynaklı. Çocukların beynini yıkar falan...