23 Ekim 2009 Cuma

Steaua Bükreş 0-1 Fenerbahçe

Dsmart-Digitürk ikilisi hakkında bir şey söylemek istemiyorum, zaten bütün maç küfür ettim. Saat de geç oldu, artık rahatladım. Sadece yasalar ve kurallar bu kadar mı anlaşılmaz ki iki kuruluş da ayrı telden çalabiliyor, birinden biri kafasına göre iş yapabiliyor anlayamıyorum. Bir şekilde ses yükseltmek lazım, tepki vermek lazım. Aptal yerine konmak da bir yere kadar. Neyse yine darlanıyorum, bunu geçtim..

Aslında oyun ne kadar farklı gelişse de çok zor bir maçtı. Kritik eksikler var ve daha da önemlisi hafta sonu bir Galatasaray maçı var. Ben bile Bükreş maçı bir an önce geçsin de Pazar günü gelsin diye düşünüyordum, bütün hafta aklım oradaydı. Bir futbolcu da ne kadar profesyonel olursa olsun buna benzer şeyler düşünür. Hiçbir şey olmasa mücadeleden kaçar, sakatlanmaktan çekinir. Bu açıdan baktığımda Bükreş deplasmanında oynanan futbol beni fazlasıyla mutlu etti.
.
Fenerbahçe’nin geniş bir kadrosu var, bence Türkiye’nin en geniş kadrosu. Alex, Güiza, Semih ve Deivid oynamıyorken sahaya çıkan kadro yine de oldukça kaliteliydi. Kalitenin yanında aynı zamanda mücadele gücü de yüksek bir takım vardı. Maçın başlamasıyla birlikte oyunun kontrolü Fenerbahçe’ye geçti ve pozisyonlar da geldi. Top hep Fenerbahçe’de kaldı, kaybedildiğinde de takım halinde pres yapıldı. Steaua Bükreş Volkan’ı ilk devre hiç rahatsız edemedi.
İki forvetin sakatlığında en uca Kazım geçmişti. Bu takıma ilk geldiğinden beri forvette çok daha verimli olacağını düşünüyorum. Fiziği iyi, süratli, şutu var, dripling yapıyor ve adam eksiltebiliyor. Orada istedği kadar çalım denesin, topla gitsin ya da şut atsın fark etmez. O mevkinin gerekleri zaten bunlar ama sağ kanatta aynı işleri yapınca olmuyor. Forvetlerin şımarmasına izin var ama orta sahada yapamaz. Bu akşam da gayet faydalı oynadı. Topu sakladı, pas dağıttı ve golünü de attı. Kazım’ın forvete geçmesi ile sağ kanata Mehmet Topuz geçti. Bu da takımı çok olumlu etkiliyor. Mehmet yeri gelince ortayı üçleyip Cristian-Emre ikilisiyle pres yapıyor ve bu da ortaya pres gücü çok yüksek bir takım çıkartıyor. Arkasında Gökhan Gönül’ün de olduğunu düşünürsek bu ikilinin karşısında sol kanat oynamak hiç kolay değil. Gökhan’ı da toparlamış gördüm, Kazım’ın önünden çekilmesi onu rahatlatmıştı. Hücuma iyi çıktı, iyi savunma yaptı. Diri ve konsantreydi. Mesela çok önemli bir müdahelesi vardı, net bir gol pozisyonunu kesti. Rakip oyuncuyu çok geriden gelerek yakaladı ve topu kornere attı.
.

Dün akşam sahada Özer’i gördüğü için galibiyet kadar mutlu olan çok Fenerbahçe taraftarı vardır. Özer de ilk sınavı geçti. Atılan gol muhteşem ve en büyük pay Özer’in. Ondan fazla bahsetmek istemiyorum, nazar değmesinden korkuyorum ama tek bir şey söyleyeyim, 20 numara ona çok yakışıyor.. Golden sonra kısa bir süreliğine Steaua Bükreş iyi geldi, tüm güçleriyle Fenerbahçe’yi zorladılar ama fazla pozisyon bulamadılar. Bu kısa süreyi atlattıktan sonra kontrolü tekrar Fenerbahçe aldı ve maç da böyle bitti. Rahat demek doğru değil ama rakipten çok üstün oynarak kazanılan bir maç olduğunu söyleyebiliriz. Maç sonu istatistiklere baktım, topa sahip olma oranında üstünlük 64-36 ile Fenerbahçe’deydi. Takım rakibin iki katı pas yapmış, iki katından fazla şut çekmiş ve daha da önemlisi iki kat fazla top çalmıştı.

Herkes skordan ve oynanan futboldan memnun, üzerine bir de liderlik geldi. En sonunda Steaua Bükreş maçı da geçti ve şimdi sıra gönül rahatlığıyla Pazar gününü düşünmeye geldi..

Hiç yorum yok: