5 Ekim 2009 Pazartesi

Fenerbahçe 3-0 Gençlerbirliği

4 gündür çok çalışıyorum, evde geçirdiğim zaman çok az. Dün de maça iş yüzünden gidemedim, Digiplus sağolsun gecenin köründe eve geldikten sonra izleyebildim ama belki de tribüne en çok keyif veren maçı kaçırmış oldum. Sahada maç boyunca koşan ve mücadele eden takım tribünleri de hareketlendirmiş, dün Kadıköy’de çok keyifli bir 90 dakika geçmiş.

İlk devre az pozisyon olmasına rağmen iki takımın oynadığı futbol da izleyenlere keyif verdi. Gençlerbirliği gerçekten iyi bir takım ki düne kadar aldıkları sonuçlar da bunu gösteriyordu. Bu takım geçtiğimiz hafta maçın başında iki farklı geriye düştükten sonra Trabzonspor’u zor durumlara düşürmüş ve bir puanı kurtarmıştı. Pozisyonsuz geçen ilk devrede Fenerbahçe Güiza’nın asistine Alex’in yaptığı net vuruş ile öne geçti ve devre de böyle sona erdi. İkinci yarı Gençlerbirliği iyice öne çıkmaya başladı, Fenerbahçe de pozisyon vermemeyi öncelik kabul ederek ama mücadeleyi bir an bile bırakmayarak rakibini bekledi. Plan yine tuttu, rakibe yine fazla pozisyon vermeden iki gol daha buldu.
.
Bana göre dünün en iyi ismi Cristian’dı, muhteşem oynadı. Burada çok önce “sanırım Aurelio’yu unutacağım” demiştim, Cristian unutturuyor. Fenerbahçe’ye gelen her yabancı sıfır kredi ile başlar ve hep ondan önce mevkisinde oynayanlar ile karşılaştırılır. Andre Santos ile Cristian aynı anda geldiler. Santos’un bir avantajı milli olma etiketiydi ve ondan önce mevkisinde Uğur Boral oynuyordu. Gollerle de başlayınca kredisi iyice arttı ama 3-4 haftadır çok kötü oynuyor ve kredisi de bitiyor. Artık ara ara tribünden homurdanmalar da duyar olduk. Kötü oynadığının farkında ve çıkarken de çok üzgündü. Sıfır kredili Cristian ise üzerinde Aurelio gölgesi olmasına ve mevkisi itibariyle gol atma şansı da az olmasına rağmen futboluyla öne fırladı.


Bilica da 3-4 maçtır harika oynuyor. Daum’un yeni Luciano’su da o oldu. Belli ki direktif verilmiş, Volkan bile topu aldığında önündeki Luganoya vermiyor, Bilica’yı arıyor ve ona veriyor. Fenerbahçe’nin merkez ikilileri gün geçtikçe ve alışkanlıkları arttıkça daha iyi oluyor. Bilica-Lugano ve Emre-Cristian gerçekten harika bir omurga. Takımda şu an tek sorun Güiza ve Andre Santos’un formsuzlukları. Güiza için Kadıköy zaten çok zor, deplasmanlarda daha rahat. Formsuz da diyemiyorum, çok olumlu işler de yapıyor. Sanki yetenekleri kısıtlanmış gibi, topa hükmedemiyor ama çok koşuyor ve oyunu hiç bırakmıyor.

Dün mücadele gücünü arttıran isimlerden biri de Mehmet Topuz’du. Ben beğendim, çok istekliydi ve inanılmaz koştı. Mevkisi yüzünden belki çok efektif olamadı ama içeri kat ettiği her an Fenerbahçe’nin hücumda tehlike yaratma şansı da artıyor. Kazım ise sağ kanatta belki hücum adına çok daha efektif oynuyor ama benim tercihim Mehmet Topuz olur. Fenerbahçe’nin bir taktiği var, bazen bir anda inanılmaz bir çok pres yapıyorlar. Bu Emre’ye has bir özellikti ama dün ona Cristian ve Mehmet Topuz da eşlik etti. Dün bazen rakip ceza sahasında önünde bu üç isimden ikisinin rakip savunmaya bastığı pozisyonlar oldu.



Volkan bu sezon futbola çok konsantre. Çok ciddi oynuyor ve artık profesyonel görüntüsü veriyor.Unutmayayım, Özer’i de görmek çok güzeldi. Sanırım sesimizi duyurduk. Alex mi? Ben artık onu anlatmaktan yoruldum.

Fenerbahçe dördü deplasmanda olmak üzere 8 maça çıktı ve 24 puan topladı. Bu maçlarda 17 gol attı ve sadece 3 (üç) gol yedi. Kim ne anlatırsa anlatsın ben oynanan dengeli ve olgun futboldan memnunum. Bu takıma da az takviye yapılmadı, böyle bir başlangıç yapmak hiç kolay değil. En azından ben hayal bile edemezdim. 8 haftadır izlediğimiz bu takım belki Türkiye Ligi’nin en iyi takımı olmayabilir ama şu an ki görüntüsüyle Türkiye Ligi’ne en iyi takım Fenerbahçe.

1 yorum:

peralta dedi ki...

bilica tespiti çok isabetli. bana göre takımın en formda ismi an itibariyle.