28 Ağustos 2009 Cuma

Fenerbahçe 2-2 FC Sion


Korku filmi gibiydi. Elenme korkusu değildi bu, geçtiğimiz sezonun şımarık ve ciddiyetsiz Fenerbahçe’sini görmek bizi korkuttu. Özellikle Selçuk ve Uğur Boral için ayrıca konuşmak lazım ama takımın en değerlisi, en ciddisi Gökhan’ın bile gevşediği bir maç izlemek gerçekten çok rahatsız edici. Selçuk-Uğur Boral ikilisini bir süre 18’e almayarak cezalandırmak lazım. Bu formanın değerini, ne kadar şanslı olduklarını anlayamıyorlar. Böyle bir kadro içinde forma şansı buldukları bir maçta kötü oynamak bir yana oynamış olmak için oynuyorlar. Selçuk top kaptırıyor, ayağını tutuyor, Alex triplerine girip geri koşmuyor. Uğur 3 kişinin içine dalıyor, çıkamadıktan sonra geri koşmak yerine arkadaşlarına el kol yapıyor. Akıllarını başlarına almazlarsa kariyerlerine Kayseri’de, Sivas’da ya da başka bir yerde devam etmekten hiç mi korkmuyorlar anlamıyorum.

Daum ve Aykut’a da kızıyorum. Sahaya bu kadro ile çıktıkları için değil, sahaya çıkan adamların kafasına bu maçı mutlaka kazanmak gerektiğini vura vura sokmadıkları için kızıyorum. Bu maçlardan alınan puanlarla torba atlanıyor ve Honved’den sonra ikinci gereksiz puan kaybı geldi. Yoksa kadroya bir itirazım yok, hatta dengeli bir rotasyon yapıldığını düşünüyorum.

Bu iki isim haricinde herhangi bir oyuncu için bu maç özelinde bir yorum yapmanın çok bir anlamı yok. Takımın verdiği bu görüntü tepeden tırnağa herkesin suçudur. Geceden akıllarda kalan en güzel şey ise Fenerbahçe tribünleriydi. Bu yeni yerleşim gerçekten çok iyi oldu, böyle bir maçta bile tüm stad ortada hiçbir şey yokken hareketlenebildi.

Sion maçı ile felaket senaryoları üretmeye, bu takımın şuna buna ihtiyacı var demeye de gerek yok. Dün bu takımı herkes minik eksiklikleri ile beğenirken bu gevşek maç sonrasında kadronun bir sürü zayıf yönü varmış gibi konuşmak pek anlamlı değil. Kafaya bir şey takacaksak dün gördüğümüz mental problemleri takmamız gerekiyor ki bu takımın başına son senelerde ne geldiyse öncelikle bu yüzden geldi.

Hiç yorum yok: