Aman diyeyim herkes tek santrfor oynasın. Aman. Sofistike bişeydir futbol. Siz anlamazsınız. Zaten hocalar da anlamaz. Koskoca futbol bu, ki asla sadece futbol değildir :gözleri yuvarla, üfle, püfle:
Ahlak dersidir, taktik dersidir ama çizgiden öteye dürtüklenen top sayısının tutulduğu basit bir oyun olamaz. Tek santrfor ve yığılı orta sahayla en iyi şekli oynanır. Her şartta böyledir bu. Öyle olmasa Galatasaray Antalyaspor'u yenmez miydi allasen? Rakibinden daha çok koşarak, mücadele ederek kazanırsın ancak. Avrupa'nın bütün liglerinde en çalışkan takımlar kazanır şampiyonlukları, kupaları. Hep aynı takımlardır niyeyse bunlar, ama öyledir kesin. Football Manager'ın o seneki versiyonunda egemen olan taktik önemlidir mesela. Önce bir onu denersin. İki sağlam ön libero, bir arapas'çı (ya da 10nümero). Niye olmasın? Bak Alex'e... Allahallah ya...
----------
Bunlar özeleştiridir öncelikle, kimse kırılmasın. Taraftar acizliğidir bu. Pasif olarak katılınan bir yarışın uyandırdığı bir reaksiyonla sarılınan çözümlemeler, kurallar. Tahmin ve öngörüleri doğru çıktıkça kafada betonlaşan ilişkilendirmelerdir. Sonuç doğru çıkmayınca ise şansa, kısmete, metafiziğe bağlanır. Bazen de bir akıllı çıkıp bundan rant elde eder, başkalarının görmediğini söyleyerek (veya sadaca iddia ederek) tartışma yaratır. İkna edebildikçe güçlendirir söylemini. Bazen bir de bakarsınız anlayan veya anlamayan bir dolu insan onun peşinden gitmiştir.
Acizliktir çünkü pasiftir, deneye bağlı değildir. Belli örneklere dayandırılabilir ama durumların, şartların birbirinden farklılıklarını görmezden gelmek zorunda kalır.
Futbol mu? Haa evet futboldan bahsediyorduk. Aslında ne çok şeye uydu değil mi?
----------
Maçlardan aklımda kalanları biraz hafif notlar şekinde listeleyeyim:
1. Fenerbahçe zaman zaman geçen senelere göre daha akıcı hücumlar yaptı. Edu-Lugano oynasa rahat kazanırdı. Uğur'a tepkileri anlamıyorum. Küstah futbol taraftarımız adlı bir köşe yapmaya başlayacağız yakında. Uğur heralde sık sık yer bulur.
2.Penaltıydı. Gerekirse tartışırız da, ama lezzetli bir sohbet olmuyor bunlar genelde.
3.Roberto Carlos artık bazı maçları hiç umursamıyor gibi. Alex'i beğenmeyenler var mı hala bilmiyorum ama saygı duyulmalı, işini yapıyor, efendi, sakin. RC'u ne kadar sevmiyorsam o'na da o kadar sempatim var.
--------------
4. Arda'nın iyi günü-kötü gününe bakıyor fazlaca Galatasaray. Milli maç sonrası biraz yorgun, biraz soldan ortaya kayırılmasından sıkkın geçirdi ilk yarıyı. İkinci yarı Kewell'la değiştirmeleri de enteresandı. Hele Ayhan'ın yerine Lincoln girince Socceroo'nun suratındaki şaşkınlık ve çaresizlik umut kırıcıydı benim için. Diğer hocalarımız ne derler acaba? DJ Ümit D? Öte yandan, Hasan sağ bekte yönetimi kurtaracak bir performans sergilemeye aday, bakalım sinirine ne zaman yenilecek. O zamana kadar Sabri'ye tercih ederim ama.
5. Elbette bir gol içeri girecek ve "önemli olan üç puandı, son dönemde iyi bastırdık", deyip, "zamanla daha iyi futbol da oynamak" isteyecektik. Aydın'a methiye de düzülecekti tabi bir-iki satır. Dürtüklenemedi. Önemli olan kayıp 2 puan değil, bunun bir trend haline gelmeye başlaması.
6. Antalya zor günler yaşar bu ligde.
-----------------
7. Derbi çok yavandı. 0-0 biten ne müthiş maçlar da vardır hani, bu onlardan biri olmadı malesef.
Ahlak dersidir, taktik dersidir ama çizgiden öteye dürtüklenen top sayısının tutulduğu basit bir oyun olamaz. Tek santrfor ve yığılı orta sahayla en iyi şekli oynanır. Her şartta böyledir bu. Öyle olmasa Galatasaray Antalyaspor'u yenmez miydi allasen? Rakibinden daha çok koşarak, mücadele ederek kazanırsın ancak. Avrupa'nın bütün liglerinde en çalışkan takımlar kazanır şampiyonlukları, kupaları. Hep aynı takımlardır niyeyse bunlar, ama öyledir kesin. Football Manager'ın o seneki versiyonunda egemen olan taktik önemlidir mesela. Önce bir onu denersin. İki sağlam ön libero, bir arapas'çı (ya da 10nümero). Niye olmasın? Bak Alex'e... Allahallah ya...
----------
Bunlar özeleştiridir öncelikle, kimse kırılmasın. Taraftar acizliğidir bu. Pasif olarak katılınan bir yarışın uyandırdığı bir reaksiyonla sarılınan çözümlemeler, kurallar. Tahmin ve öngörüleri doğru çıktıkça kafada betonlaşan ilişkilendirmelerdir. Sonuç doğru çıkmayınca ise şansa, kısmete, metafiziğe bağlanır. Bazen de bir akıllı çıkıp bundan rant elde eder, başkalarının görmediğini söyleyerek (veya sadaca iddia ederek) tartışma yaratır. İkna edebildikçe güçlendirir söylemini. Bazen bir de bakarsınız anlayan veya anlamayan bir dolu insan onun peşinden gitmiştir.
Acizliktir çünkü pasiftir, deneye bağlı değildir. Belli örneklere dayandırılabilir ama durumların, şartların birbirinden farklılıklarını görmezden gelmek zorunda kalır.
Futbol mu? Haa evet futboldan bahsediyorduk. Aslında ne çok şeye uydu değil mi?
----------
Maçlardan aklımda kalanları biraz hafif notlar şekinde listeleyeyim:
1. Fenerbahçe zaman zaman geçen senelere göre daha akıcı hücumlar yaptı. Edu-Lugano oynasa rahat kazanırdı. Uğur'a tepkileri anlamıyorum. Küstah futbol taraftarımız adlı bir köşe yapmaya başlayacağız yakında. Uğur heralde sık sık yer bulur.
2.Penaltıydı. Gerekirse tartışırız da, ama lezzetli bir sohbet olmuyor bunlar genelde.
3.Roberto Carlos artık bazı maçları hiç umursamıyor gibi. Alex'i beğenmeyenler var mı hala bilmiyorum ama saygı duyulmalı, işini yapıyor, efendi, sakin. RC'u ne kadar sevmiyorsam o'na da o kadar sempatim var.
--------------
4. Arda'nın iyi günü-kötü gününe bakıyor fazlaca Galatasaray. Milli maç sonrası biraz yorgun, biraz soldan ortaya kayırılmasından sıkkın geçirdi ilk yarıyı. İkinci yarı Kewell'la değiştirmeleri de enteresandı. Hele Ayhan'ın yerine Lincoln girince Socceroo'nun suratındaki şaşkınlık ve çaresizlik umut kırıcıydı benim için. Diğer hocalarımız ne derler acaba? DJ Ümit D? Öte yandan, Hasan sağ bekte yönetimi kurtaracak bir performans sergilemeye aday, bakalım sinirine ne zaman yenilecek. O zamana kadar Sabri'ye tercih ederim ama.
5. Elbette bir gol içeri girecek ve "önemli olan üç puandı, son dönemde iyi bastırdık", deyip, "zamanla daha iyi futbol da oynamak" isteyecektik. Aydın'a methiye de düzülecekti tabi bir-iki satır. Dürtüklenemedi. Önemli olan kayıp 2 puan değil, bunun bir trend haline gelmeye başlaması.
6. Antalya zor günler yaşar bu ligde.
-----------------
7. Derbi çok yavandı. 0-0 biten ne müthiş maçlar da vardır hani, bu onlardan biri olmadı malesef.
8. Serkan Balcı'yı beğendim seneler sonra. Adamın konfigürasyonunu biliyor Ersun Yanal.
9. Zapo fena değilmiş hakkat.
10. Holosko yoksa, Beşiktaş Bobo-Nobre bir arada oynatabilir bence, ligde tabi ve özellikle içeride.
11. Ertuğrul Hoca maçı kazanmak için hamle yapmadı sonlara doğru. Eleştirilebilir ama uzun süre sonra bir seri yakalamaya başlayan bir takımın Trabzon'dan yenilmeden dönmesi daha önemli gelmiş olabilir.
2 yorum:
Lugano'nun etkisine katılıyorum,maç bitiminde de aynen söylemiştim Arkhe'ye.. ayrıca "Alex'i beğenmeyenler var mı hala bilmiyorum ama saygı duyulmalı, işini yapıyor, efendi, sakin..ve RC" aynen katılıyorum. Hasan şaş'ın ne zaman delirip kendini bulacağını söyliym, Galatasaray çok değil, bikaç puan öne geçtiği zaman onun için yeterli an olacaktır.derbiyle ilgili Arkhe'ye yazdığım yorumları oku."Ertuğrul Hoca maçı kazanmak için hamle yapmadı sonlara doğru" demişsin.Nobre'yi 68 de oyuna alması nedir?
Yorumlarını okumuştum. Arkhe'yle aynı düşünüyorum maçın tatsızlığı ve galibiyet için atılım yapılmamasıyla ilgili.
Bobo'yu çıkarıp Nobre'yi almak maçı kazanma hamlesi gibi gelmedi bana. Onun yerine önce bir orta saha oyuncusu yerine Nobre'yi sokup skoru forse etmeye çalışabilir. Gol atması ya da atamayacağı belli olması halinde bu sefer Bobo'yu çıkarıp orta saha oyuncusu sokabilirdi. Mesela yani.
Ama zaten "Eleştirilebilir ama uzun süre sonra bir seri yakalamaya başlayan bir takımın Trabzon'dan yenilmeden dönmesi daha önemli gelmiş olabilir", demişim. Yani moral ile alakalı bir hesap yapılmış olabilir. İstikrar ve denge arayan bir takım/camia için TS deplasmanından yenilmeden dönmek önemli olabilir. Yenilmeme alışkanlığı önemlidir.
Yorum Gönder