2 Şubat 2009 Pazartesi

Mustafa'lı Beşiktaş 2




Hoca ilk göreve geldiği dönemde kısa bir taktik analiz yapmaya çalışmıştım blog'da. O zamandan bu zamana neler değişti bakmaya çalışalım.

1- Ekrem Dağ
İki kanadı da ofansif/defansif verimli kullanıyor. Tribünlerin, taraftarın şu aralar en çok sevdiği adam sanırım. Bu sezonun piyangosu. Şu an itibariyle sol beke ilaç olmuş durumda.

2- Nobre/Bobo olayı
Nobre çok formda Bobo kayip iken mantıklıydı Mert'in oynaması. Şimdi TC vatandaşı kontenjanından oynuyor Nobre. (Bu olayın doğrusu Federasyon saçma sapan tanıdığı bazı yerli statülerini kaldırması olurdu ama olacağı yok tabi. Gökçek Vederson'la Mert Nobre nereye Türk hala anlayamıyorum. Hani 5 sene dolunca verilene bu kadar itiraz etmiyorum ama neyse) İkisinin bir arada oynaması da bir çözüm elbet ama bir yandan Holosko, öte yandan Delgado olunca zor tabi.



3- Gökhan-Toraman tandeminin önlenemeyen dönüşü
Hem aldıkları kartlar, hem de ön liberoya yamanmaları sebebiyle Sivok ve Zapo ikilisi çaktırmadan kartal görünümlü şahin tandeme bıraktı yerini. Hele hele büyük maçlarda ne yapar ne eder iki yabancıyı koyarım defansın göbeğine ben olsam.

4- Ernst, Yusuf ve Erkan transferleri.
Cisse iki sezondur istikrarsız, mutsuz, demotive filan, böyle sanki Kleberson, Yasin, Amaral, Ahmed Hassan. Arada çıkıp önemli goller atıyor, bir-iki maç kitap gibi oynuyor, sonra yine aynı nakarat, 10 üzerinden 6 maçların %90'ında. Nedir kardeşim Beşiktaş'ın ortasındaki bu gelenek? Gözler Tayfur-Giunti ikilisini arar durur. Ernst Cisse'ye göre daha çok top çalan tipte bir oyuncu, daha iyi bilenlerin analizleriyle (Borges gibi ) kendi hafızamızı topladığımızda önemli bir oyuncu olacak Beşiktaş için diye düşünüyoruz. Cisse oturacak büyük ihtimal, yabancı sayısı problem olmasa ikisi bir arada fena olmaz aslında. Yusuf ise Delgado'ya alternatif olarak belli bir anlam teşkil etse de Delgado olmadığı zamanlarda 10 numarasız oynasa Beşiktaş ne kazanır ne kaybederdi diye iyi düşünmek lazım. Bobo-Nobre ikilisi kanatlarda Holosko ve Tello'yla nasıl olurdu acaba, aklıma gelen ilk örnek. Erkan Zengin isimli arkadaşı ise hiç tanımıyorum, ekleyecek birşeyim yok, ola ki bir piyango daha çıkarsa Ekrem'den sonra ne ala.

Gel gelelim dizilişe. Sezon başından bu yana Beşiktaş 2'li, 3'lü ve 4'lü defanslar kurdu. Bu da sistemin sistemsizlik olduğu anlamına geliyor. Aynı maç içerisinde de bu geçişler yapılıyor. Son dönemde Galatasaray da maçlarını biraz 442 biraz 352 oynamakta, periyod periyod kaymalar yapılıyor. Beşiktaş'ta da bazen sakatlık, bazen ceza, bazen de Mustafa Hoca bozup bozup yeniden kurdurtuyor defansı. Yine de şu an itibariyle bir denge yakalanmış gibi. İki açıklı veya iki santrforlu iki ideal dizilişi var Kartal'ın. İkisinde de bekler ileri çıkacak, ön libero defansı 3'leyecek gerektiğinde. Yani bekleri ve ön liberoyu ne defans ne de or taha olarak görebiliriz tam anlamda. Yani Beşiktaş'ı geriden 2-3 diye sayarak başlamak lazım.
Stoper - Stoper
Bek........ÖnL.........Bek
Orta saha ve ileride verilen kararlar yukarıdaki şemanın yerlerini belirliyor. Örneğin 2 santrfor demek ön liberonun daha çok defansa yakın oynaması beklerin daha çok ileri çıkarak hücuma kanat desteği vermesi demek oluyor, sonucu de 352/262 arası birşey, rakibin hücumcu sayısına bağlı olarak. Kanatların hem defansif hem de ofansif olarak çok yetersiz kaldığından neredeyse bütün takımların vazgeçtiği bir plan bu da. 352'den çok 532 oynatan kontratak takımları var mesela İtalya'da, onlar için anlamlı belki ama mesela en son hangi sezon Milan 3'lü oynamıştır söyleyeyim, Baresi'nin son senesi. İki santrfor artı 10 numara nasıl oynardı Beşiktaş? İç oyuncuları buna göre olsaydı belki, bu da bir değil iki tane oyunu çift yönlü oynayabilen adam demek, var mı? Yok. O zaman Delgado veya Yusuf'suz, düz İngiliz 442'si çift santrfor için son olanak, ama 7.5 Milyon Avro ve her ihtimale Kadıköy Yusuf transferleri böyle bir plan olmadığını gösteriyor bizlere.

Daha çok görülmek istenen, daha dengeli sistem ise tek santrforlu olanı. Bu modern 433 taktiğidir ama 451 attacking olarak bilir eski CM/FMciler. Buna göre yukarıdaki bekler de ön libero da hücum/defans dengesini optimize eder, takım en azından bir adet yaratıcı tek yönlü orta saha oyuncusunu tolere eder, toplu hücum, toplu savunma anlayışına da birebirdir. Velhasıl,
Çift yönlü orta saha
Sağ açık....................10....................Sol açık
Santrfor
şeklinde dizilinir. Aaa Ertuğrul Sağlam, yaa değil mi? Noat Samisa başta olmak üzere birçok aklı başında kişi aylardır bunu söylüyordu, hatta Ertuğrul Hoca bu sisteme gelmeden önce de bunu söyleyenler çoktu. Alex ve Fenerbahçe'dir bu sistemin Türkiye distribütörü. Açıklar kanattan etkili oldukları kadar ceza sahası içine de girip tehlikeli olursa, arka direkte kafa vurursa işlemesi daha kolay olur. Holosko ve Tello'da bu özellikler mevcut. Buna göre (Ernst transferinin resmileştiğini varsayarak) Beşiktaş'ı şampiyonluk yarışında taşıması gereken diziliş aşağıda:

Rüştü
Serdar - Sivok(Zapo*) - İbrahim(Gökhan) - Ekrem
Ernst
Uğur(Cisse*).....................
............Delgado
Holosko................................................Tello
Bobo(Nobre)


Son olarak Mustafa Denizli hala çok top şişirtiyor ileriye, tüm kariyeriyle aynı çizgide. Ben bu konuda fanatik değilim. Hakan Şükür'e şişirilen toplarla Türk futbolu 6. torbalardan 2. torbalara çıktı, hepsine şahidim. Ama rakipler bizden güçlüyken anlamlı olan birşeydi öncelikle, bunu mutlaka koymak lazım bir kenara. 541'ler oynadığımız dönemlerdi. Gene kullanılır, nasıl kullanıldığına bağlı. İtalya 2006'da kupayı kaldırırken Lippi-Pirlo-Toni üçlüsünün rakiplere nasıl eziyet ettiğine bakarsak uzun topun futbolda henüz tamamen bitmediğini görürüz. Özellikle en uzaktaki 20 metreye topu taca atıp rakip sahaya yerleşip pres yapmak tümden şerefsizve kolay bir baskı modeli. Ama geçerli. Yine de bunun bir ortası olur. Nobre'ye salla, indirsin, şut çek diye bir taktiği TSL'de, hem de küçük takımlara karşı kullanmasak artık, ayıp oluyor yahu. Şaka bir yana verimliliği ve zenginliği de çok tartışılır bir uygulama, defansın da işine geliyor, kendin ritm de yakalayamıyorsun. Pas hocam pas!

Umarım Beşiktaşlı arkadaşlar "bir sen eksiktin" demiyor yazılarımı okuyorlardır.

2 yorum:

Pamukk dedi ki...

okuyoruz efeenim

Arkhe dedi ki...

Sene başından hatta geçtiğimiz sezondan beri Fenerbahçe'nin oynadığı sistemin bire bir Beşiktaş'a uyarlanması halinde başarı gelebileceğini söylüyordum, hala da fikrimin arkasındayım.

Hep konuştuğumuz gibi en büyük sorun 8 iyi yabancının olması. Nobre bu yüzden Beşiktaş'da vazgeçilmesi kolay bir oyuncu değil ama Bobo'ya verilen tribün desteği de ortada.

Kadro geniş ama idare edilmesi zor bir kadro. Kadrodan birçok farklı sistem ve oyuncu yerleşimi de çıkartılabiliyor doğru ama bence çıkan her muhtemel 11'in bir eksiği var.

Mesela yoruma "Benim kadrom şu olurdu" diyerek kadro yazacaktım ama bir türlü yazamadım, düşündüğüm hiçbir şey gözüme doğru gelmedi.