21 Mart 2009 Cumartesi

Bursaspor 2-1 Fenerbahçe


Dün akşam maç sonrası ne yazayım diye bir süre düşündüm, bir şey bulamadım. Sabah ofise geldim, ne denebilir diye biraz daha düşündüm, yine bir şey çıkmadı. Hep aynı şeyler işte, kaybedilen maçlardan sonra neler söylendiyse bir kelimesi bile değişmeden aynen söylenebilir..

Maçtan aklımda pek bir şey kalmadı. Deniz’in kulübede oturmasının anlaşılmaz bir tercih olduğunu söyleyebilirim, o varken Gürhan niye oyuna girdi hiç anlamadım. Semih 2-3 haftadır kötü oynuyordu, dün de çok kötüydü. Üzerine bir de Alex olmayınca hücum edebilmek imkansızlaştı. Fenerbahçe ince bir ofsayttan gelen golle 80 dakika önde oynamasına rağmen Semih ve Güiza’nın ilk devredeki birer pozisyonu elle tutulur kontra ataklar yapamadı. Mustafa Sarp ilk yarı boyunca tribünü de arkasına alıp Alex’in yokluğunda en önemli isim olan Emre’nin üzerine oynadı, kasti faullerle zaten normal bir insan olmayan Emre’yi sinirlendirip amacına ulaştı ve Emre de sarı kart gördükten sonra oyundan düştü, İkinci devre adı adam gibi duyulmadı. Gökhan Gönül de yediği kırmızı kartlık tekmeden sonra aksamaya başladı ve pek ortalıkta gözükmedi. Buna rağmen maç tam kırılacak gibiyken, Bursaspor yarı sahasında geniş alanlar ve tek tük pozisyoncuklar bulmaya başlanmışken yine saçma sapan bir yan top golü yendi, üzerine son dakikada yaratılan penaltı da maçın galibini belirledi. Fenerbahçe çok kötü, bu yüzden daha önce de hakemler hakkında konuşacak yüz bulamadığım maçlar oldu ama keşke zamanında federasyona bir yürüyüş de Kadıköy’den düzenlenseymiş.

Şampiyonluktan uzak bir lig mücadelesinin içinde olmayalı, hatta şampiyonluğun en büyük adayı olmayalı çok olmuştu. Belki de buna alışması kolay olmadığı için umutlandık, kendimizi kandırdık. İşin ilginci bu saatten sonra ne olur hala bilemiyorum, bu şartlar altında Şampiyonlar Ligine katılım hakkını kazanmak büyük başarı olacak gibi gözüküyor. Manevi değerler adına kalan büyük maçlarda galip gelmek, UEFA kupasına katılmak ve Türkiye Kupasını kazanmak ise ne yazık ki elde kalan en gerçekçi hedefler. Fenerbahçe’nin İBB, Hacettepespor, Kocaelispor, Gençlerbirliği gibi takımlarla oynadığı “zorlu” fikstürü geride kaldığına göre lig ilk 3 içinde de bitirilebilir. Komik..

Fenerbahçe taraftarı artık bu kabus sezonun bitmesini bekleyecek ama umarım işin başındakiler beklemek yerine önümüzdeki yıl için çalışmalara şimdiden başlamış ve yapılması gereken ciddi değişiklikler üzerine kafa yoruyorlardır. En “Fenerbahçe’li” oyuncusunun bir Uruguay’lı olduğu takımı izlemek herhalde onlara da taraftara verdiği kadar acı veriyordur..

1 yorum:

Patasana dedi ki...

Son günlerde Fenerbahçe okurken dayanamıyorum, içim çekiliyor. 7 aydır o kadar çok canım yandı ki tekrar bir şeylere bel bağlama gücünü bulamadığım gibi peşinide bırakamıyorum. Resimdeki adama da bir kaç kelime etmek gerekirse: Tuncay ve Marcodan sonra Luganoda giderse ya bu takıma bir ruh hastası alalım ya da Nestayı...