22 Mart 2009 Pazar

TSL 25. hafta


25. haftada şampiyonluğa oynayan beş takımdan kazanan olmadı ama bu Süper Lig için artık büyük sürpriz sayılmıyor. 70 puan şampiyonluk getirir deniyor ama herhalde 3-5 puan altı bile yeterli olacak. Trabzonspor’da iyice düşmeye başladı, eskiden kaybederken bile saldırır, pozisyon bulurlardı ama Gaziantepspor karşısında hiç etkili olamadılar. Tüm takımla birlikte Song’da da ciddi bir form düşüklüğü var ve artık kalelerinde çok rahat gol görüyorlar. Açıkçası ben tekrar ayağa kalkabileceklerini düşünmüyorum. Beşiktaş ve Sivasspor ise hala şampiyonluğu çok istiyor. Cumartesi akşamı oynanan 90 dakika ile diğer takımların maçlarına şöyle bir bakınca bile bunu anlayabiliyorsunuz.


Beşiktaş’ın da Sivasspor’un da beraberlik kredisi zaten vardı, Fenerbahçe ve Trabzonspor’un puan kayıpları da iki takımı iyice rahatlattı. İnönü’de oynanan ilk maç da berabere bitmişti, ikili averajı da düşününce takımlardan birinin kazanmak için risk almasını beklemiyordum.

Sivasspor’da Kamanan belki de Mehmet Yıldız gidecek diye transfer edilmiştir. Onun beklenenden fazla faydalı olması ve Mehmet Yıldız’ın da takımda kalması sonrasında Bülent Uygun’un elindeki forvet opsiyonu çoğaldı, sanırım bu da Sivasspor’da biraz karışıklığa yol açtı. Beşiktaş karşısında ileride yine Thum ve Mehmet Yıldız’ı gördük, başarılı oldukları düzene dönmüşlerdi ve toparlanmış gözüktüler. Beşiktaş’da ise tam tersini gördük, Cisse-Ernst ikilisinin orta sahada, Sivok’un ise stoperde oynadığı maçlarda Beşiktaş iyi bir görüntü vermiş, bu düzeni bozduğu maçlarda mesela İBB maçında bile top görmekten zorlanmıştı. Sivasspor karşısında Mustafa Denizli takımın daha iyi olduğu düzeni bozup Cisse’yi yine kenara aldı ve Ernst’in de verimini düşürdü. Yine de Yusuf’un nispeten faydalı, Tello’nun da çok iyi performası Beşiktaş’a 1 puanı getirdi.

Sivasspor maça hızlı başladı, özellikle son haftalarda formsuz gibi gözüken Ekrem’in savunduğu sağ kanattan etkili geldiler ve bu bölümde Musa ile net bir gol fırsatından yararlanamadılar. Bu pozisyon Zapo’lu savunmanın vermesini beklediğim boşluklardan biriydi. İlk 15-20 dakikadan sonra denge kuruldu ve iki takım da kontrollü oynamayı tercih etti. Beşiktaş duran toplarla etkili olmaya başladı ve bir korner sonrasında Sivok ile çok net bir pozisyon yakaladı. İkinci devre de ilk devreye benzer başladı ama bu kez Sivasspor hızlı başladığı oyunda golü de buldu. Biz Mustafa Denizli’nin hangi oyuncu değişiklikleri yapacağını düşünürken Yusuf’un görerek attığı pasa Tello’nun güzel vuruşu ile beraberlik golü geldi. İlk devre olduğu gibi iki takım da yine kontrollü oynamaya çalıştılar. Balili girdikten sonra Sivasspor Beşiktaş kalesini birkaç kez tehdit etti ama iki takım da kazanmak için çok şey yapmadı. Sahada mücadele ve istek vardı ama öncelik doğal olarak kaybetmemekti. Çok fazla gol pozisyonu yoktu ama yine de güzel bir maç oldu. Bu arada şunu da not etmek lazım, televizyon falan izlemedim ve bir hatası var mı bilmiyorum ama bence hakem maçın tamamında çok iyiydi.

İki takım da üzülmedi, rakipler arasından kazanan olmayınca fikstürün en zorlu maçlarından biri kayıpsız atlatılmış oldu. Beşiktaş yine zorluk derecesi yüksek bir maçı kazanamadı, bunu yine de akılda tutmak lazım. Sivasspor’un fikstürü iyi, bu beraberlikle camia da biraz sakinleşmiştir. Belli ki sezon sonuna kadar şampiyonluğun en büyük adaylarından olacaklar.


UEFA Kupasına veda ettikten sonra Galatasaray’ın ligi bir şekilde götüreceğini düşünüyordum. Kadro iyi ve kaliteli, milli maç için verilecek arada sakatlar da dönecek ve elde sadece Süper Lig hedefi kaldı. Rakiplerin de kaybettiği haftada kazanıp öne de fırlarlar diyordum ama Eskişehirspor maçından sonra bir kez daha gördüm ki bu sezon Sivasspor, Beşiktaş ve Trabzonspor için büyük şans. Şampiyonluğa çok ihtiyacı olan bu üç takım herhalde bir daha aynı sezon içinde hem Fenerbahçe’yi hem Galatasaray’ı bu kadar kötü yakalayamaz.

Hafta içi gazetelerde Eskişehirspor cephesinden kazanmak için oynayacaklarına dair demeçler okumuştum, maç da bu görüntüde başladı. Topa daha çok sahip olan, gol arayan ve pres yapan taraf Eskişehirspor’du, Galatasaray ise oyunu kabullenen ve kontra atak arayan bir görüntüdeydi. Lincoln beklendiği gibi kulübedeydi, oyuna da girmedi. Maç sonrasında Bülent Korkmaz’ın Lincoln’ün sakatlığı olduğunu söylemesi komik, Trabzonspor maçında da dinlendirilmişti zaten. Sahadakiler de bitse de gitsek havasındaydı, bitik ve bıkkın bir haldelerdi, sanki şampiyonluk şansları yokmuş, sezon bitmiş gibi oynuyorlardı.

İkinci devrenin başını izleyemedim, maça döndüğümde spikerden kırmızı kartı duydum ama hangi takımın eksik olduğunu o söylemeyince öğrenmek için arkadaşımı aramak zorunda kaldım. Oyuna baktığımda Galatasaray’ın bir kişi fazla olduğu pek belli olmuyordu. Skoru değiştirmek için çok bir çaba yoktu, futbolcular sanki skoru kabullenmiş gibiydi. Eskişehirspor golü de sakatlık sebebiyle sahada 9 kişi olduğu bir anda buldu. Maçı çevirmek için hamleler yapan Bülent Korkmaz Kewell’ı çıkartıp Mehmet Güven’i aldı, ne düşündüğünü merak ediyorum. Galatasaray 10 kişi kalmış Eskişehirspor karşısında mağlup durumdayken elle tutulur bir pozisyon bulamadı. Fenerbahçe’den kötüsü olamaz diye düşünüyordum ama oluyormuş, onlar en azından gol yediklerinde biraz hareketleniyorlar.

En kaliteli kadroya sahip olmak her zaman iyi olmuyor ya da daha doğrusu yetmiyor, bunu Fenerbahçe örneğini yakından gören Galatasaray’ın çok iyi bilmesi lazım. Geçen sezon işler yolunda gitti ve şampiyonluk geldi ama bu sezon Adnan Polat ve Adnan Sezgin yanlarına daha demeç vermeyi beceremeyen Bülent Korkmaz’ı da aldılar ve Galatasaray ile birlikte iflasa doğru sürükleniyorlar. Bu bir çöküştür. Milli maç arasından sonra Gaziantep’e gidecekler, sonra da Sami Yen’de Fenerbahçe maçı var. İşler çok daha kötüye gidebilir.

İspanya maçları için liglere verilen araya en çok Fenerbahçe ve Galatasaray’ın ihtiyacı vardı. Bu ara sonrasında derbilerin de oynanacağı ligin final periyodu başlayacak. Kalan 9 haftada takımlardan biri çıkıp da bir galibiyet serisi yakalamadığı takdirde şampiyonu ilk beş takımın aralarında oynayacakları maçlar belirleyecek. Sonuç ne olursa olsun kötünün iyisi kazanmış olacak.

1 yorum:

Şen Şef dedi ki...

Sivas-Beşiktaş maçı gayet zevkliydi, tepedeki ikiliye yakışan bir mücadele oldu. Şu an bu iki takım diğer 3'lüden bariz bir şekilde daha iyi.

Galatasaray komada, yönetim başta olmak üzere herkes şu 15 günlük arada silkinmek zorunda yoksa dediğin gibi bu düşüş devam edebilir. Ben UEFA'dan elenince takımın düşeceğini tahmen ediyordum ama böyle bir teknik direktör faciası da yaşayacağımızı bilemedim. Düşük olan beklentilerimin çok çok altında işler yapıyor Bülent. Onu apar topar buraya getirip harcayanlar versin hesabını. Lincoln de izinsiz Brezilya'ya gitmiş bugün, kalsa ne olurdu bu saatten sonra ayrı. Süper disiplinliyiz, şahane!
Keşke dün berabere kalsaydık da Kocaeli'ye yarasaydı :((